“Bahar”la Gelen Esintiler…

Haşim Ay, Grup Yürüyüş'ün 10 yılını ve Mehmet Ali Aslan'ın yeni çıkan albümü "Bahar"ı etraflıca tahlil ediyor.

HAŞİM AY / YÖNELİŞHABER

10. Yılında Grup Yürüyüş ve “Bahar” Albümü

Türkiye’de müzikal yürüyüşüne 28 Şubat vasatında Özgür-Der bünyesinde amatör bir müzik grubu olarak başlayan Grup Yürüyüş, Müslümanlarla dayanışma amacıyla sürdürüle gelen sokak etkinliklerinde sergilediği istikrarlı performansıyla bugün kitlelerin gönlüne taht kurmuş profesyonel bir müzik grubu olmayı başarmıştır.

Müzikal serüvenine tamamı Müslümanların varoluş mücadelesinin müzikal tanıklığı niteliği taşıyan 3 albüm sığdıran Grup Yürüyüş, şimdi de Grubun kurucusu ve solisti olan Mehmet Ali Aslan’ın “Bahar” isimli ilk solo-albüm çalışmasıyla gündemde.

Bahar albümünde de yine Grup Yürüyüş’ün tüm albümlerinde şahit olduğumuz enstrümantal plandaki o çok seslilik dikkat çekiyor. Albümde poptan caza, arabeskten rocka, Türk halk müziğinden sanat müziğine değin birçok tarza ait tınılar bulmak mümkün. Yine bu albümde de edebiyatçı-yazar Ali Değirmenci, şair adıyla Ali Emre’nin katkıları hemen göze çarpıyor. Söz düzeyinde Özgür-Der Amasya Şubesinden Haksöz dergisi ve sitesi yazarı Mustafa Siel ve Özgür-Der Üniversite Gençliğinden Garip Tanyıldızı da albüme katkı sağlayanlardan.

Bahar albümünde temelde Grup Yürüyüş’ün müzikal çizgisinden bir kopuş yok. Bununla birlikte Grup Yürüyüş ile özdeşleşen ve aslında kendisi için aynı zamanda dezavantaj olma özelliği de taşıyan bazı durumlar aşılmış görünüyor. Örneğin Grup Yürüyüş’teki besteler ağırlıklı olarak ümmet coğrafyasında öne çıkan acılar ve umutlar üzerine kurulu. Müzikal açıdan her zaman dinlemeye değer bulduğum bu bestelerin önemli bir kısmı yorum açısından konjonktürel olma özelliği barındırıyor. Şarkılara kaynaklık eden olaylar, mekânlar çok somut. Bu nedenle Grup Yürüyüş’ün hemen tüm albümlerini ben tam da bu nedenden ötürü “süreç albümü” olarak tanımlıyorum. 

Ancak “Bahar”da yine müzikler çok kaliteli. Bununla birlikte bu kaliteli müziklere giydirilen söz/yorumda konjonktürel özellikler aşılmış ve dolayısıyla albüm genel olarak gerek söz gerekse de müzik açısından “her zaman dinlenebilir” türden bir forma kavuşmuş. Grup Yürüyüş’ün birinci albümünde yer alan “Kara Gözlüm” ve “Sokak Çocuğu”, ikinci albümde yer alan “Allahu Ekber” ve “Kan Ağlar” ve üçüncü albümdeki “Direnç Olur” ve “Resûlê Azadî” isimli parçalar da söz/yorum itibariyle bu kategoriye dahil eserlerden idi. Grup Yürüyüş’ün genel olarak marş türünden şarkılar bestelemesine karşın yukarıda adı verilen bu solo tarzı parçaları yorum açısından daha süreklilik arz ediyor.

İlk albümün 2005 tarihli olduğu dikkate alındığında Grup Yürüyüş’ün bugün itibariyle 10 yaşında olduğu anlaşılıyor. Bu bağlamda aslında en sona saklamayı düşündüğüm sözü en başa almaktan edemedim; artık hemen her gün ümmetle dayanışma amaçlı bir salon programında yer alan Grup Yürüyüş’ü çok daha fazla sahiplenmek gerekiyor. Bugün İmam Hatipliler gibi genç kuşaklardan çeşitli İslami kesimlere geniş bir kitleye mal olan ve bununla birlikte popülizme kapılmadan müzik anlayışını koruyan ve müzik tarzıyla mücadelemizin adeta müzikal tanıklığını yapan bu grup elemanlarının çalışma şartlarını kolaylaştırmak, en azından konserlere çağırırken işin ucuna hem moral-motivasyon takviyesi, hem iaşelerini kolaylaştırma ve hem de daha nitelikli eserler üretmeye teşvik etmek maksadıyla mali katkı konulabilmeli.

Ek olarak önümüz yaz. Baharı müşahede ettiğimiz şu günlerde güçlü bir finansman desteği ve çevre illerden de katılım sağlanarak Grup Yürüyüş’e bir tür “10. Yıl kutlaması” olarak İstanbul gibi kozmopolit bir şehirde görkemli ve coşkulu bir açık hava konseri ayarlanabilir. Ve hatta Grup Yürüyüş’e ya marş veya da solo ağırlıklı derleme türünden bir 10. Yıl Albümü yaptırılabilir.

Grup Yürüyüş’ün 10 yıllık birikimine yaslanarak “Bahar” albümüne imza atan M. Ali Aslan’ın albümüne gelince; gerek özgün üretimleri ve gerekse de parçaları seslendirmedeki performansını bu albümde de gayet beğendiğimi belirtmeliyim. Albümdeki 10 parçanın 9’unun müziği kendisine ait. Sözleri Kuddusi’ye ait olan “Cürmüm ile” ilahisi de M. Ali Aslan kendine özgü yorumuyla yeniden düzenlenmiş. Daha çok marşlarla öne çıkan M. Ali Aslan’ın tok sesinden bu ilahiyi dinlemek doğrusu birçok dinleyiciyi gibi beni de şaşırttı. Bununla birlikte bu durumu bir olumluluk olarak gördüğümü belirtmeliyim. Ve açıkçası bana göre M. Ali Aslan’ın bu ilahiyi seslendirme biçimi de gayet hoş olmuş. Kendisinden önümüzdeki süreçlerde özgün ilahi üretimleri de bekliyoruz inşallah.

Bu arada bu güzel albüme aynı güzellikte bir kapak tasarlayan Metin Yüksel Alkan'ı da anmadan geçemeyeceğim. Gerçekten de albüm bu çok güzel ve anlamlı çizimlerden örülü kapakla göz dolduruyor. Metin Yüksel Alkan ve Rast Akademi'ye teşekkürler.

Arapçayı artık kendimiz üretiyoruz

Albümde yeni yüzyılın en büyük insanlık ayıbı ve de aynı zamanda görkemli bir direnişe sahne olan Suriye de unutulmamış. M. Ali Aslan kendisinin bestelediği duygu dolu bir Arapça ağıt ile Suriye dramını albüme taşımış. Arapça özgün beste üretme camiamızın çok da alışık olduğu bir durum değil. Bu bağlamda M. Ali Aslan tabiri caizse bu ilki gerçekleştirenlerden. Ve bundan dolayı da tebrik edilmeyi hak ediyor.

Parçanın müziğinin derinliği ve içerisinde barındırdığı hüzünsel tınılar söze hacet bırakmayacak cinsten. Ama bununla birlikte iç yangınımıza tercümanlık yapan bu tınıya eşlik eden Arapça sözler de alabildiğine yalın ve gerçekçi. 5 yıldır direnen, sistematik katliamlara tabi kılınan ama yangın yerine dönmüş ülkede küllerinden kendisini her daim yeniden harlayan onurlu Suriye halkının acılarına ortak olunmuş ve “Lâ tahzen!” denilmiş.

Çocuklar Unutulmamış!

Öte yandan daha önce Grup Yürüyüş’ün hemen her albümünde ama özellikle de “Sokak Çocukları”, “Üzülme Çocuk”, “Oğul” ve “Ninni” parçalarında tanık olduğumuz çocuklara ilişkin duyarlılığa M. Ali Aslan’ın “Bahar” albümünde de karşılaşmak sevindirici.

M. Ali Aslan söz ve müziğinin kendisine ait olduğu “Çocuklar” ile sesleniyor bu albümünde. Müzikal olarak ağıtsal özellikler taşıyan bu parçayı dinlerken ümmet coğrafyasında ama özellikle de Filistin’de ve Suriye’de kıyılan çocukları, çocuklarımızı, çocukluğumuzu anımsamamak elde değil. Hüzün dolu bu müzik söze hacet bırakmıyor ve bir film şeridi gibi kendisine kıyılan çocuklarımız geçiyor gözlerimizin önünden bir bir… Kocaman yüreğinden çocukları eksiltmeyen M. Ali Aslan’a canlı canlı akıp gitmekte olan hayat filminin çocuklara ilişkin dizisine tuttuğu bu anlamlı fon dolayısıyla teşekkürler.

Özgürlük ancak böyle anlatılır!

Bahar albümünde yer alan ve özgürlük temasını işleyen marş formatındaki şarkı gerek beste gerekse de yorum açısından bana çok kaliteli geldi. Yorum düzeyinde özgürlük temasını işleyen en güzel şarkılardan olmaya aday diyebilirim. Söz-müzik adeta birbirine tamamlayan iki unsura dönüşmüş. Ve sözlerde neredeyse her bir sözcük şap diye yerine oturmuş.

M. Ali Aslan’ın aynı güzellikte seslendirdiği bu şarkının sözlerinde özgürlüğün neliği sorusuna ilişkin en sahici mesajlar verilmiş. M. Ali Aslan’a bir teşekkür de özgürlük talebi ve mücadelesine ilişkin heybemize kattığı bu görkemli şarkı için…

Şehit Esma Biltaci de Bu Albümde!

Mehmet Ali Aslan solo albümü ‘Bahar’da şair Ali Değirmenci’nin dizelerini saza dökerek Şehit Esma el-Biltaci’ye şöyle seslenmiş:

“Ey yerin incisi göğün ziyneti

Yıldız tarlasıdır durağın senin

Öpmemişti henüz topuğunu Nil

Titretti denizi dudağın senin”

Çok yerinde ve Şehit Esma'nın, şehitler göğünün o parlak yıldızının hakkını veren benzetmeler...

Ve soru çok yerinde:

“Meydanlar çırpınır sineler sızlar

Söner mi kurşunla gökte yıldızlar”

Ve Esma’yı Esma yapan o büyük değerler, o paha biçilmez mirasın öncüleri de es geçilmemiş tabi:

“Babanın yazdığı o mektupla gel

El-Benna ile Seyyid Kutub’la gel…”

Şehitlerimizi, değerlerimizi sanatıyla çağlar ötesine taşıyan Grup Yürüyüş’e, Grup’un solisti güzel insan Mehmet Ali Aslan’a ve kocaman yüreğiyle şiirin hayatla ve mücadeleyle bağını kuran, onu ayaklandıran Ali Değirmenci şair adıyla Ali Emre’ye selam olsun!

“Bahar”la Gelen Diğer Bazı Esintiler / Şarkılar

“Bahar” albümünde yer alan her bir şarkı için teknik değerlendirmelerde bulunmak benim haddime değil. Şarkıların gerek söz gerekse de müzik açısından kimde ne tür duygular uyandırdığı/uyandıracağı da doğal olarak dinleyiciden dinleyiciye göre değişen izafi bir durum. Bende uyandırdığı etkiler açısından bu albümdeki her parçayı tekrar tekrar geriye sararak dinleyebilecek kadar güzel olduğunu söyleyebilirim.

Bu bağlamda albüme de adını veren “Bahar”ın özellikle de müzikal açıdan ve hem söz hem de müzik kalitesi itibariyle “Biz” isimli şarkıyı çok başarılı bulduğumu belirtmek isterim. Özellikle de “Biz” şarkısında birinci şan’da yer alan “Yoksulun ocağıyız biz / Yetimin ailesi biziz” dizelerini ve “Zulüm kalkmaz / Bize durmak yaraşmaz / Gecede kıyam edene / Umutsuzluk dalaşmaz” nakaratını çok anlamlı bulduğumu ifade etmek isterim.

Albümü her dinlediğimde yedinci parça ile final yapıyorum.  Bu parçayı dinlediğimizde hüznümüzle, o engin, dingin ve en gerçekçi yanımızla başbaşa kalıyoruz adeta. Heybemize nice güzel şiirler, besteler sığdıran Abdulbaki Kömür’ün bu kez ‘Kelebeklerin Ardından’ isimli şiirini saza söze dökmüş Mehmet Ali Aslan. Ve şarkının sözlerine adeta hayat veren aynı güzellikte ve de mahzunlukta bir müzik giydirmiş.

“Kaç gencecik fidan yitti ülkemin yangınında

Kimler geldi kimler geçti bu hayal perdesinden

Ne geceler aynı kaldı ne de sokak lambaları

Bir âh kaldı dil ucunda şarkımızın bestesinde

Benim gelen ey karanlık kente sığmaz yüreğimle

İyiler hep geçip gitti ben kalmışım buralarda”

Bu parça ben de Grup Yorum’un dillere destan “Uğurlama”sına alternatif oldu diyebilirim.

Karanlığın karşısında yüreklerindeki aydınlıkla duran, kavgalarıyla gecenin sağır kulaklarını delen; yaşadıkları çağı örten zulmün, şirkin ve tuğyanın karşısına bilgi-inanç ve eylem kıvılcımlarını kuşanarak dikilen; milyonlar arasında yalnızlık çektiği halde İbrahim gibi tek bir ümmet olma bilincinde davranan; sürüleştirilmiş, güçten düşürülmüş ölgün kalabalıkları yeniden vahyin soluk verici sadasıyla diriltmeye çalışan gelmiş geçmiş tüm iyi insanlara kucak dolusu selamlar!

“Karanlık kente sığmaz yürek”leriyle elimizden tutan o “iyi” insanların mücadele mirasına tutunmak, onların ölümsüz aydınlık yoluna tabi olmak, onlarla ta çağlar ötesinden aynı heyecanı ve hüznü yürekte taşımak ne güzel! Rablerine olan ahitlerine sadık kalmış dostlarla tarihten bu yana tanış olmak, yoldaş olmak ve de kardaş olmak ne güzel! Mevlamız Allah ne güzel ve de O’na baş eğmiş kulları!

Allah bizi iyilerden eylesin ve de bizi haşretsin iyilerle birlikte.

***

"BAHAR" albümünü Özgür-Der'in tüm şubelerinde bulabilirsiniz. Ayrıca GittiGidiyor'dan adresinize isteyebilirsiniz. İnternetten sipariş vermek için tıklayınız >>>

Kültür Sanat Haberleri

Genç Birikim dergisinin Aralık 2024 sayısı çıktı
Vatanına dönerken yaşadıkları kadar ağır değildi yükü
“Made in Gaza: From Ground Zero” Savaş bölgesinde mahsur kalan film yapımcılarının sesi oluyor
Taksim Camii Filistin Kitap ve Kültür Günlerine ev sahipliği yapacak
Ümraniye Kitap Fuarı cumartesi günü başlıyor