‘Bağımsız ve Tarafsız Yargı Sözle Değil, Kanun Hükümleriyle Gerçekleşmelidir’ 

Taha Akyol, “bağımsız ve tarafsız yargı” ilkesinin sözle değil, bunu sağlayarak anayasa ve kanun hükümleriyle gerçekleşeceğini söylerken, bizde ise bunun çok eksik olduğuna dikkat çekiyor.

KARAR / Taha Akyol 

Yargıda Zikzaklar 

Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Rüştü Cirit “yargı bu kadar zikzak yapmamalı” diyor. 

Konu malum: FETÖ davasında Korg. Metin İyidil, ilgili ağır Ceza Mahkemesi’nce ağırlaştırılmış müebbed hapse çarptırıldı. İlgili istinaf mahkemesi ise beraat ve tahliye kararı verdi! 

Gerçekten çok acayip bir durum. 

Acayiplik bu kadar da değil. İstinaf hakimleri hakkında inceleme başlatan HSK bunun sonucunu beklemeden hemen bu üç hakimi başka illere tayin ediverdi. 

HAKİM TEMİNATI? 

Metin İyidil dosyası hakkında nihai ve inanıyorum ki doğru kararı Yargıtay 16. Ceza Dairesi verecek. 

Yargıtay üyeleri hakkında HSK’nın hiçbir yetkisinin olmadığını belirtmeliyim. 

Ama ilk derece ve istinaf hakimleri üzerinde HSK son derece etkilidir. Belirli kritik davalarda hoşa gitmeyen hakimlerin HSK tarafından hiçbir soruşturma olmaksızın oraya buraya atanması veya o dosyadan uzaklaştırılması neredeyse rutine dönmüştür! 

Soma davasının hakimleri, Gaziantep ve Antalya hakimleri, Enis Berberoğlu davasında, Osman Kavala davasında ve Kılıçdaroğlu ile ilgili davalarda hakimler böyle HSK tarafından değiştirilmiştir. 

Hakimleri bu tür atamaların baskısından kurtarmayı amaçlayan “hakim teminatı” kanunu anlı şanlı törenlerle ilan edilmişti fakat bir yılı geçtiği halde hâlâ Meclis’e bile gelmedi. 

Bunları hatırlatmamın sebebi, “bağımsız ve tarafsız yargı” ilkesinin sözle değil, bunu sağlayarak anayasa ve kanun hükümleriyle gerçekleşeceğine, bizde ise bunun çok eksik olduğuna dikkat çekmek… 

İşte Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Cirit de nihayet tepki gösterdi.  

BU BİR FERYATTIR 

Yargıtay Başkanı Cirit, arkadaşımız Saygı Öztürk’e yaptığı açıklamada şöyle diyor: 

“Yargıda aynı konuda bu kadar farklı değerlendirme olabilir mi? Olmaması lazım. Beraat kararı veren mahkeme başkanı ve üyelerini kararın arkasından görevden alan HSK’nın bu tavrı da yanlış.” 

Rahip Brunson ve gazeteci Deniz Yücel davalarında yaşananları hatırlatan Cirit şöyle devam ediyor: 

“Biz, bir taraftan ‘Yargı bağımsız’ diyoruz, yargıda yarın daha güzel şeyler olacağını söylüyoruz. Ertesi gün bu kişiler serbest bıraktırılıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Yargı, millet adına bir vekalet yetkisini kullanıyor. Hakimlerin, bu vekalet görevini hiçbir şekilde başkasına vermemesi lazım geldiğini söylüyoruz.” 

Peki, hakimler milletten aldıkları ‘yargılama vekaleti’ni kime veriyorlar, siye sormak gerekmez mi? 

Yargı bağımsızlığına gereken hassasiyeti göstermediği için defalarca eleştirdiğim Sayın Cirit’in şu sözleri, son derece haklı bir feryattır: 

“Devletimiz büyük sıkıntıya girecek diye her yerde, yargı, kuvvetler ayrılığı, hakim bağımsızlığını, bir takım şeylerin yanlış gittiğini söylüyorum. Doğruları göstermeye çalışıyoruz.” (Sözcü, 18 Ocak) 

İktidarla hiçbir tartışmaya girmemiş bir yüksek yargıcın “devletimiz büyük sıkıntıya girecek” diye endişe belirtmesi bir alarm değil mi? 

SİYASETİN İRADESİ 

Sayın Cirit Yargıtay 16. Ceza Dairesini “AİHM kararları doğrultusunda” örnek gösteriyor. Doğrudur, ben de 16. Ceza Dairesi’nin âdil kararlarını öven yazılar yazdım. Fakat Yargıtay’ın birinci derece mahkemesi gibi davrandığı davalar için bunu söylemek çok zor, hatta endişe beyan etmek lazım. 

Bu ağır adalet yaralarımızın kökeninde, anayasa ve ilgili kanunların “bağımsız ve tarafsız yargı” amacıyla değil, dün “vesayet”i ve bugün “siyaset”i güçlendirmek için düzenlenmiş olması vardır…. 

Siyaset yargıyla ilgili anayasa ve kanunları değiştirirken, yargıyla ilgili kadroları düzenlerken siyasi gözle baktı, FETÖ’den arınmış ‘yeni’ yargı kurumlarına bile görüş sormadı. 

İşte Sayın Cirit’in 2017 Adli Yıl açış konuşmasındaki sözleri: 

“Yargıtay’a atanan ve gerekse Yargıtay’dan ayrılan hakim ve savcıların tayinlerinde Yargıtay’ın görüşü alınmamakta, topluma karşı hesap verirlik bakımından Yargıtay’ı âdil olmayan bir konumda bırakmaktadır.” 

CB Sisteminde, HSK üyelerinin tamamının siyaset tarafından belirlenmesi, bütün tabloyu yansıtan bir örnektir. 

Türkiye’de kuvvetler ayrılığını, yargı bağımsızlığını gerçekleştirecek yeni bir anayasa lazım. Sayın Cirit’in dediği gibi “toplumsal mutabakatla anayasa lazım.” 

Öyle bir anayasal düzende adlî yıl törenleri de adlî mekanlarda yapılır; yürütme erkinin zirvesinde değil. 

 

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm