Bağdat’ta hükümet arayışı

Ahmet Varol

Irak’ta 2 Kasım Salı günü gerçekleştirilen bombalama eylemlerinde hayatlarını kaybedenlerin sayısının 200’e yaklaştığı, yaralananların sayısının ise 320’yi bulduğu bildirildi. Bundan önceki yazıyı yazmamızdan önce yapılan açıklamalarda 100 ölü 200 yaralı olduğu bildirilmişti.
Ülkede henüz gerçek anlamda bir siyasi otoritenin oluşamamasından dolayı güvenlik sorunu devam ederken seçimlerden sonra ortaya çıkan hükümet krizini halletmeyi amaçlayan çabalar ve pazarlıklar da arttı. Kurulacak hükümetin başına geçmeyi arzulayan Nuri el-Maliki son günlerde yaptığı açıklamalarda artık siyasi krizi bitirmek istediklerini dile getirdi.
İçerdeki siyasi krizi aşma çabalarının bölge ülkelerinin siyasi etki planlarıyla iç içe girdiğini bir önceki yazımızda dile getirmiştik. Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Irak’taki siyasi partilere ve oluşumlara çağrı yaparak hükümet kurma çabalarını, siyasi görüşme ve pazarlıklarını yürütmek için Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da toplanmalarını teklif etti.
Fakat görüşmelerin en önemli taraflarından birinin başını çeken Nuri el-Maliki buna itiraz etti. Maliki böyle bir çağrıya Suudi Arabistan’dan geldiği için değil çözümün Irak sınırları içinde aranması gerektiğine inandığı için itiraz ettiğini söyledi.
Tabii onun bu açıklamalarına da başka çevrelerden eleştiriler geldi. Eleştirilerin gerekçesi ise Maliki’nin söz konusu açıklamayı yapmadan kısa bir süre önce, Irak’taki hükümet pazarlığını da içeren birtakım meselelerle ilgili görüş alışverişinde bulunmak üzere İran’a bir ziyarette bulunmasıydı.
Bazı kaynaklarda, Irak Ulusal Hareketi’nin ileri gelenlerinden olduğu ve isminin açıklanmasını istemediği söylenen bir kişinin İran’ın Suudi Arabistan’a karşı bütün imkânlarını devreye soktuğunu iddia ettiği haberine yer verildi. Aynı kişinin Nuri el-Maliki’nin de Irak’ı Arap dünyasından uzaklaştırarak İran’a daha fazla yaklaştırmak için yoğun çaba yürüttüğü iddiasında bulunduğu söyleniyordu.
Bütün bu çağrılar, ziyaretler, iddialar ve açıklamalar Irak’ta hükümet pazarlığının ülke sınırlarını aştığını ve bölgesel pazarlığa dönüştüğünü gösteriyor. Dolayısıyla krizin çözümünün Irak sınırları içinde tamamlanacağını, dışarıdan kimsenin işe karışmasına izin verilmeyeceğini söylemek de zor görünüyor.
Nuri el-Maliki hükümet formülleriyle ilgili açıklamalarında Sadr grubunun da koalisyona ortak edilmesi yönündeki görüşlerini dile getirdi. Sadr’ın koalisyon dışında bırakılmasının hükümete olumsuz etki yapacağı iddiasında bulundu.
Fakat krizin aşılmasında İyad Allavi grubunun vereceği kararın birinci derecede etkili olacağı ve seçimlerden bugüne geçen süre içinde bir çözüm formülü ortaya konulamamasının en önemli sebebinin de onunla herhangi bir ittifaka varılamaması olduğu ortada. Şimdi Allavi, hükümet başkanlığından feragat etme karşılığında kendisine Talabani’nin süresinin dolmasından sonra cumhurbaşkanlığı makamının verilmesini istiyor. Yani ittifaka katılan siyasi hareketlerin, cumhurbaşkanlığı adaylığında kendisini desteklemelerini talep ediyor. Seçimlerden birinci olarak çıkan bir hareketin hükümette başı çekme hakkına sahip olduğunu, bu hakkından vazgeçme karşılığında da cumhurbaşkanlığını hak etmesi gerektiğini söylüyor. İyad Allavi’nin başkanlığındaki Irak Listesi’nden Mişan Saadi konuyla ilgili açıklamasında seçimlerden birinci olarak çıktıklarını vurgulayarak hükümet başkanlığından feragat etmeleri karşılığında cumhurbaşkanlığı makamını hakettiklerini dile getirdi.
ABD’nin de cumhurbaşkanlığı konusunda Allavi’ye destek verdiği anlaşılıyor. Konuyla ilgili bir habere göre geçtiğimiz günlerde bir ABD heyeti Talabani’yi ziyaret ederek yeni dönem için cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını açıklaması talebinde bulundu. İddia edildiğine göre o da Allavi’nin seçileceğinin garanti edilmesi halinde aday olmayacağını söylemiş.
Maliki grubu ise Allavi’nin Meclis Başkanlığı’yla tatmin olmasını, cumhurbaşkanlığının ise pazarlığa değil siyasi iradeye bırakılmasını istiyormuş.
Görünen o ki her ne kadar açıklamalarda artık siyasi krizden çıkılması gerektiği söylense de pazarlıklarda bir ittifak sağlanmış değil. Ayrıca bu pazarlıklar farklı görüşlere mensup değişik siyasi gruplar arasında yapılsa da Irak toplumunun önemli bir kesimini temsil eden bazı siyasi akımlar tamamen hesabın dışında tutuluyor.

YENİ AKİT