Kenan Alpay’ın “Suriye ve Irak’ta İran İçin Açılan Kredinin Limiti” başlıklı yazısının konuyla alakalı kısımlarından biri şöyle:
Kasım Süleymani’nin şahsında Suriye ve Irak halkı için İran devleti, ordusu, mollaları ve uzantısı örgütler ne anlama geliyor tahmin etmek, anlamak hiç zor değil. Mart 2003’ten itibaren Irak’ı işgal ve yıkıma uğratan Amerika eşzamanlı olarak İran’ın da bu ülkeyi ipotek altına alması için ciddi bir zemin hazırladı. İlk dönem Saddam Hüseyin yanlılarıyla mücadele şeklinde ortak paydada hareket eden Amerika ve İran bir süre sonra El Kaide’yle mücadele ve nihayet IŞİD’le mücadele konseptinde birlikte hareket ettiler.
İran askeri birliklerinin Irak’ı üs edindiği, Şii milislere askeri eğitim verip Sünni Müslümanların malına, mülküne, medresesine el koyup kimini öldürüp kimilerini merkezin dışına tehcir ettiği dönemler İran, Amerika ve Avrupa için son derece kıymetli bir misyon ifa ediyordu. Ne Amerika’dan ne de Avrupa’dan İran’ın Irak’ta hızla artan askeri ve siyasi varlığına dair uzun yıllar boyunca hiçbir endişe dile getirilmiyordu. Irak’ın işgali ve yağması sırasında İran da resmi kayda geçmeyen fakat Amerika’nın başını çektiği Koalisyon Güçleri’nin fiilen işleyen bir ortağı sayılıyordu.
(…)