BAE ve Bahreyn’in Suriye’de Yeniden Elçilik Açması Ne Anlama Geliyor?

“BAE, rejimin Suriye halkı karşısında galip gelmesini istiyor. Suriye savaşı boyunca, Abu Dabi yönetimi muhaliflerin safında göründü ancak hiçbir zaman rejime olan desteğini kesmedi.”

HAKSÖZ-HABER

Ali Bakeer,  BAE ve Bahreyn’in 7 yıl aradan sonra Suriye’de yeniden elçilik açmalarını nasıl okumak gerektiğini yorumluyor. Al Jazeera’da yayınlanan analizi sitemiz okuyucuları için Fırat Taşdemir çevirdi.

***

BAE ve Bahreyn’in Suriye’de Yeniden Elçilik Açması Ne Anlama Geliyor?

Ali Bakeer

Al-Jazeera / 08.01.2019 / Çeviri: Fırat Taşdemir

Geçen Aralık ayında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn 7 yıl aradan sonra Suriye’de yeniden elçilik açtılar. Analistler, bu iki Körfez ülkesinin Suriye’ye yönelik politikasında büyük bir değişikliğe gittiğini ve Beşşar Esed’le diğer Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için arabulucu olacaklarını belirtiyor.

BAE’nin açıklamasının ardından Dışişleri Bakanı Enver Gargaş attığı twitte, kararın Türkiye ve İran’ın bölgedeki derin etkisine maruz kalan Suriye’deki Arapların ve diğer toplulukların varlığını korumak için alındığını belirtiyor.

Bahreyn yetklilileri de benzer bir sebebi öne sürdüler. Bahreyn Dışişleri Bakanı, 28 Aralık’ta yaptığı açıklamada, Suriye’nin bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak, bölgesel müdahalelerin riskini azaltmak için Arap rolünü güçlendirmek ve yeniden harekete geçirmek için elçiliği yeniden açtıklarını belirtti.

İki ülkenin yıllarca Suriye rejimine karşı mücadele eden muhalefetten yana tutum sergilemesinden sonra diplomatik ilişkilerini yeniden canlandırmak için yeniden elçilik açması anlaşılabilir ancak bu, İran’ın bölgesel etkisini kırmaya çalışmak anlamına gelmiyor.

Öncellikle iki Körfez ülkesinin Esed rejiminin müttefiki olan İran’a karşı koyabileceklerini deklare etmeleri son derece olanaksız. Böyle bir plan ancak Suriye rejimi İran’la olan tarihî bağını koparırsa mümkün olacak. Rejimin şu an için böyle bir niyeti yok. Aksine, Esed rejimi defalarca İran ve Şii militanların resmî olarak ülkeye davet edildiğini belirtmişti. Eğer iki ülkenin öncelikli amacı İran’ı Suriye’den atmak olsaydı, hem İran yanlısı hem de kendi halkını katleden bir rejimi desteklemezlerdi.

İkincisi, eğer BAE ve Bahreyn İran’ın bölgesel etkisini kırmak istiyorlarsa Haziran 2017’de Katar’da yaptıkları gibi diplomatik ilişkilerini keserlerdi. Bilindiği gibi iki ülke İran’la yakın ilişkilere sahip olduğu gerekçesiyle Doha’yla ekonomik ve diplomatik ilişkilerini kesmişlerdi. Aradan bir buçuk yıl geçmesine rağmen ne BAE ne de Bahreyn Katar’la ilişkilerini yeniden düzenleme ihtiyacı hissetmediler.

Üçüncüsü BAE İran’la yakın olmaya istekli ve çıkarlarını sağladığı ölçüde Tahran’a fayda da sağlamak istiyor. Örneğin Abu Dabi yönetimi, Yemen’deki İslamcı El-Islah Partisini engellemek için Şii Husilerle birlikte çalışma noktasında tereddüt etmedi. Bu anlamda BAE hiçbir zaman İran’la olan bağlarını koparmadı. Abu Dabi yönetimi için İran en büyük ekonomik müteffiklerden bir tanesi konumunda.

Eğer mesele İran’ı bölgeden atmak değilse, BAE ve Bahreyn’in yeniden Suriye’de elçilik açmasının nedeni nedir?

Anti-Demokrat Müteffikler

Bahreyn, Suudi Arabistan’ın onayını almadan herhangi bir dış politika hamlesi yapmıyor. Bahreyn yönetiminin, Suriye rejimiyle ilişkilerini normalleştirme hamlesini yapmadan önce Riyad’a danışması muhtemel görünüyor. İki ülkenin elçilik açmasının arka planında, Riyad’ın Şam yönetimiyle iç savaşı bitirmeye yönelik bir uzlaşı hamlesi görünüyor.

Aynı zamanda BAE’nin kararının, Arapların Suriye politikasıyla uyuştuğunun bilinmesi gerekir. Bölgede belli bir gücü elinde bulunduran BAE, Suriye’de iki ana politikaya sahip: Halkın demokratik bir sürece katılmasını baltalamak ve İslamcı partilerin iktidara gelmesini engellemek. Böyle bir tutuma aynı şekilde Esed ve İran da sahip. BAE, Suriye politikasını gerçekleştirmek için rejimin Suriye halkı karşısında galip gelmesini istiyor. Suriye savaşı boyunca, Abu Dabi yönetimi muhaliflerin safında göründü ancak hiçbir zaman rejime olan desteğini kesmedi.

Esed’in Savaşı Kazanmasına Yardım Etmek

Suriye’de savaşın başlamasının ardından BAE, kapılarını annesi Anisa, kız kardeşi Büşra ve çocukları dâhil olmak üzere Esed’in birçok akrabasına açtı. Esed’in ülke ekonomisinin % 60’ını elinde bulunduran kuzeni Rami Mahluf ve bazı rejim yanlısı iş adamları BAE’de herhangi bir sorunla karşılaşmadan ekonomik faaliyetlerini yapmaya devam ediyorlar.

2014’te BAE’li birçok kişi ve kurum Esed’in Suriye’de yaptığı savaşa aktif bir şekilde destek verdiler. Bazıları Suriye rejiminin savaş makinelerinin yakıtını temin etti. Dubai merkezli Yona Star şirketi, Suriye Havayolu, Suriye Hava Kuvvetleri İstihbarat Dairesi, Suriye Ordusu ve Bilimsel Çalışmalar ve Araştırma Merkezine biyolojik ve kimyasal açıdan materyal desteği verdi.

2018’de Amerika’nın desteğiyle Suriye Cham Wings Havayolları, BAE’den Şam’a militan, silah ve askerî teçhizat sevkiyatı yaptı. Bir ay sonra emirlikten bir işadamı olan Abdulcelil el-Bluki, Suriye rejiminin üst düzey yetkilileriyle yaptığı görüşmede birkaç yatırım sözü vermişti. Suriye’de iç savaşın patlak vermesinden bu yana BAE yönetimine yakınlığıyla bilinen birçok işadamı hâlâ Esed rejimiyle ekonomik ilişkilerini devam ettiriyor. Bazıları Suriye’de birkaç yeni şirket açtılar, bazıları ise BAE’de aktif olan şirketlerine yeni bir şube eklediler.

BAE, Suriye rejimiyle diplomatik ilişkisini hiçbir zaman kesmedi ve hâlihazırda Abu Dabi’de faaliyet gösteren Suriye Büyükelçiliğine herhangi bir yaptırım uygulamadı. Bu yüzden BAE’nin yeniden Suriye’de elçilik açması sürpriz olmadı.

Esed rejimi ve İran’ın, Körfez ülkeleriyle olan yakınlaşmayı kendi ‘zafer hikâyeleri’ni desteklemek, ittifaklarını güçlendirmek ve finansal sorunları azaltmak için kullanmaları muhtemel. BAE, (Bahreyn ve Suudi Arabistan’ın dâhil olmasıyla) Suriye’de ilişkilerin yeniden düzelmesiyle devrimi baltalamak isteyecektir.  

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!