Mısır ve Ürdün'ün İsrail ile barış anlaşması siyaseti, mümkün olan en büyük kazanç elde etme karşılığında İsrail ile resmi ve halk düzeyinde en düşük düzeyde normalleşme üzerine kuruldu.
BAE ise Ürdün ve Mısır'dan farklı olarak İsrail ile ilişkilerini resmi ve halk düzeyinde normalleştirme konusunda daha ileri giderek, bilimsel, ekonomik ve kültürel konularda ortak işbirliğini içeren bir anlaşma yaptı.
Tel Aviv yönetimi, Mısır ile 1979'da ve Ürdün ile 1994'te imzaladığı barış anlaşmasından bu yana, ABD ile uzun vadeli ortak stratejisinde İsrail'i toplumsal ve resmi düzeyde bölgeye entegre etme konusunda önemli başarı elde edemedi.
Ancak İsrail, ABD öncülüğü ve aracılığıyla BAE ile yaptığı normalleşme anlaşmasıyla en büyük adımlarından birini atmış gibi görünüyor.
Gözlemcilerin beklentilerinin aksine, BAE'nin attığı adım, genel olarak Filistinlilere yönelik saldırılarını yoğunlaştıran ve onları tarihi bir fırsatı kaçırmakla suçlayan BAE'lilerden yoğun destek aldı.
Normalleşme anlaşmasını destekleyen BAE'liler, anlaşmanın İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria ve Ürdün Vadisi'ndeki toprakların yaklaşık yüzde 30'unu kendi topraklarına ilhakını durdurmayı başardığını iddia ederek BAE-İsrail anlaşmasını öncelikle Filistinliler için bir başarı olarak tasvir etme hedefiyle Arap kamuoyunu hedef alan söylemler yayıyor.
Bu normalleşme, işgal altındaki Filistin topraklarında mevcut statükonun devam etmesi ve Filistin ile İsrail arasındaki barış sürecinin çıkmaza girmesi veya ABD'nin "Yüzyılın Anlaşması" olarak bilinen ve Filistin topraklarının bir kısmının İsrail'e ilhakını öngören sözde barış planının uygulanması için olanaklar sağlayacaktır.
BAE'nin İsrail ile normalleşmesi, Arap ülkelerinin İsrail'e Arap Barış Girişimi'ni kabul etmesi için baskı yapmaya devam etme gücüne büyük zarar veriyor.
Arap Barış Girişimi, 1967 savaşı öncesindeki sınırlarda Filistin ve İsrail olmak üzere iki devletin kurulmasını, bir kısmı ilhak planı kapsamına giren ve İsrail'in 53 yıldan beri işgal ettiği topraklar üzerindeki Filistin egemenliğinin sağlanmasını öngörüyor.
Şimdiye kadar Suudi Arabistan ile İsrail arasında resmi ilişki bulunmasa da gözlemciler, Kral Selman bin Abdulaziz öldükten sonra oğlu Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın yönetimi teslim almasıyla bu tür ilişkilerin gerçekleşeceği öngörüsünde bulunuyor.
Suudi Arabistan ile İsrail arasında yakınlaşma olduğuna işaret eden göstergeler olmasına rağmen Suudi Arabistan bunu reddediyor. Ancak Suudi Arabistan son günlerde İsrail'den kalkan ya da İsrail'e giden uçakların kendi hava sahasını kullanmasına izin vermekle yakınlaşmaya yönelik mesaj gönderdi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın ocak ayında Yüzyılın Anlaşması'nı açıklamasından bu yana Filistin yönetimi ve Hamas İsrail'in ilhak planına karşı koymak için herhangi bir adım atmazken, BAE'nin İsrail ile normalleşme anlaşması yapması ilhak konusunu Filistin yönetimi ve Hamas'ın öncelikler listesinin başına getirdi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 1 Temmuz'dan itibaren ilhak planını uygulamak için pratik adımlar atmayı planlanıyordu. Ancak gelen tepkiler üzerine planı ertelemişti.
Batı Şeria'daki Yahudi yerleşim yerlerinde ilhak planının kapsadığı bölgelerde 400 binden fazla ve Ürdün Vadisi'nde de yaklaşık 15 bin İsrailli yaşıyor.
İsrail'in Yediot Ahranot gazetesinde 13 Haziran'da BAE'nin Washington Büyükelçisi Yusuf el-Uteybe'nin bir makalesi yayınlamıştı.
Makalesinde, Abu Dabi'nin İsrail'i bölgeye ve dünyaya bağlayacak açık kapı olabileceğini belirten Uteybe, BAE'nin Lübnan Hizbullah'ını terör örgütü olarak sınıflandırması ve Hamas'ı kınamasıyla İsrail'e karşı ilk olumlu yaklaşımı sergilediğini ifade etmişti.
Uteybe makalesinde ayrıca, İsrail ve BAE ordularının bölgenin en güçlü orduları olduğunu iddia ederek, terör ve düşmanlar karşısında ortak endişeler taşıdığını kaydetmişti.
Pompeo İsrail'i ziyaret etmişti
Mayıs ayının başlarında İsrail'i ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin ilhakına ilişkin, "Daha yapılacak işler var ve bu konuda ilerleme kaydetmeliyiz." demekle yetinmişti.
Pompeo, Israel Hayom adlı gazeteye verdiği mülakatta ise, "İsrail'in ilhak konusunda çok aceleci davranmaması gerektiğini" belirtmişti.
Medyada ve siyasi çevrelerde BAE'nin normalleşme anlaşmasına karşılık İsrail'in ilhak planını durdurduğu söylentileri dile getirilse de bu doğru değil. Çünkü İsrail, normalleşme anlaşmasından aylar önce ilhak planını ertelediğini duyurmuştu.
İsrailli yetkililer, yaptıkları açıklamalarda, ilhak planının durdurulmasının söz konusu olmadığını, sadece geçici olarak askıya alındığını ve BAE'li yetkililerin söylediği gibi normalleşme anlaşmasının ilhak planını durdurmadığını belirtiyor.
AA