“Bütün ailemi öldürdüler. Beni ve çocuklarımı da öldüreceklerdi. Arakan’dan çıkarsak hayatımızı kurtarırız, belki biraz huzur buluruz diye kaçtık.”
Bu cümleler yaklaşık bir yıl önce Arakan’dan Bangladeş’e gelen Hasine Bagum’a ait. Begum'la üç çocuğu ile birlikte yaşadığı Bangladeş’in Cox Bazar adlı kentinde görüşüyoruz.
Bangladeş’te kamp dışında yaşayan Rohingyalar kaçak çalışarak hayatlarını sürdürüyor. Genellikle kadınlar tekstil işçiliği ya da zengin Bangladeşlilerin evlerinde hizmetçi olarak çalışıyor. Erkeklerin en fazla yaptığı iş Rikşa yani ülkede geleneksel olan bisiklet taksilerin şoförlüğü. Cox Bazar'da ise bölgenin en önemli geçim kaynaklarından biri olan balıkçılık yapıyorlar.
Kocasından Bir Yıldır Haber Alamıyor
Onlardan biri olan Hasine Begum’un yurdunu terk etme hikâyesi diğer Rohingyalardan farklı değil. Hemen hemen bütün Rohingyalar gibi o da zulümden kaçtıklarını, hayatlarını kurtarmak için Bangladeş’e sığındıklarını söylüyor. Köylerinin Budistler tarafından sürekli basıldığını anlatan Bagum eşinden de bir yıldır haber alamıyor. Ülkesinden kaçmaya nasıl karar verdiklerini ise şöyle anlatıyor:
“Evleri basıyorlar, erkekleri alıp götürüyorlardı. Bazen ateş edip öldürüyorlardı. Bir erkeği evden alıp götürdükleri zaman artık ondan haber alamazdık. Bütün bunları biz Müslümanız diye yapıyorlardı. Eşim artık yoktu. Çocuklarımın canını kurtarmak için kaçmaya karar veren bir aileye katılarak buraya geldim.”
Bangladeş ile Arakan arasındaki ormanlık alandan yürüyerek kaçtıklarını söylüyor. Tam hatırlamıyor ama 10 ya da 12 gün boyunca ormandan yürüdüklerini belirtiyor. Hasine Bagum bu yolculuk sırasında iki aylık hamileymiş.
Evler Çamurdan Değil Tenekeden
Cox Bazar’ın varoş mahallelerinin birinde birkaç Arakanlı aile ile birlikte yaşıyor. Evler kamptakilere göre “daha iyi” çünkü “çamurdan değil tenekeden”. Etrafı kapalı bir avluda yaşıyorlar. Tuvaletler evlerin dışında. Şartları çok iyi olmasa da hayatta kalmaya çalışıyorlar. Yakınlardaki küçük bir balık pazarında balık satarak çocuklarına bakıyor.
Bangladeş’e sığınan Arakanlılara sahip çıkan yardım kuruluşları da var. Özellikle annesi ya da babasını kaybetmiş çocuklara sahip çıkan dernek ve vakıflar açtıkları yetimhanelerde çocukların ihtiyaçlarını karşılıyor, onlara eğitim veriyor.
Cox Bazar’da gittiğimiz bir yetimhanede kalan 10 yaşındaki Muhammed Hasan üç yıl önce zorlu bir yolculuğun ardından annesi ve kardeşleriyle gelmiş Bangladeş’e. Küçük dünyasında hafızasından yıllarca silinemeyecek bir hikâyesi var.
"Babamı Vurdular, Nehirde Boğuldu"
"Neden Bangladeş’e geldiniz?" diye sorduğumuzda cevabı:“Rakhineler (Arakanlı Budistler) bizi öldürüyorlardı.” oluyor. Anlattığına göre bütün ailesiyle birlikte Naf Nehri’ndeki bir balıkçı teknesine bindikleri sırada Myanmarlı “güvenlik görevlileri” babasını vurmuş. Ailenin hepsi tekneye binip kaçabilmiş ama babası nehirde boğulmuş. Annesi, büyükannesi üç kızkardeşi ve bir erkek kardeşi ile geldikleri Cox Bazar’da hayata tutunmaları çok kolay olmamış. Hayatını değiştiren, başından geçen talihsiz kazayı şöyle anlatıyor:
“Ben bir oto yıkamada çalışıyordum. O zaman 8 yaşımdaydım. Benim görevim rikşaları yıkamaktı. Günde 100 Taka (1.3 Dolar) kazanıyordum. Bir gün bir rikşanın altında kaldım. Bacağım kırıldı. Ayağıma bir demir taktılar. Bir yıl hastanede kaldım.”
“Burada Oyun Oynayabiliyorum”
Hastane masraflarını karşılayan yardım kuruluşu tedavisi bitince onu kaldığı bu yetimhaneye getiriyor. Üç aydır bu yetimhanede olduğunu söyleyen Muhammed Hasan yeni hayatını sevdiğini söylüyor. Nedenini ise şöyle anlatıyor:
“Burada mutluyum. Önceden çalışıyordum. Oyun oynayamaya vaktim olmazdı. Ama burada arkadaşlarımla birlikte oyun oynuyorum. Futbol ve kriket oynuyoruz.”
Haftada bir ailesini gördüğünü söylüyor, annesinden çok kız kardeşlerini özlediğini çünkü onların küçük olduğunu anlatıyor. Muhammed Hasan’ın geleceğe dair tek hayali ise hafız olmak.
Kaynak: Al Jazeera