Yeni Akit / Ahmet Varol
Esed güçlerinin İdlib’deki oyunu
Suriye’de siyasi bir çözüm formülünün bulunması Suriye’deki muhalif güçlerin de Türkiye’nin de her zaman tercihi olmuştur. Fakat hem Suriye’deki Baas rejimi hem de onun arkasında duran dış güçler yeniden bütün ülkede Baas diktatörlüğüne dönülmesine imkan sağlayacak nitelikte; halkın özgürlükleriyle ilgili de hiçbir yenilik ve düzenleme içermeyen bir formülde ısrar ettikleri için siyasi çözüm amacıyla yapılan görüşmelerden şimdiye kadar sonuç çıkmadı. Çünkü Baas rejimi ve arkasında duran güçler açısından sorunun uzaması ve sürekli ölenlerin, yaralananların, evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısının artması önemli değildir. İran’ın dünyanın değişik ülkelerinden topladığı milis güçleriyle karadan, Rusya’nın gönderdiği uçaklarla da havadan yapılan saldırıların muhalif güçlerin kontrolündeki alanın sürekli daralmasına neden olacağını ve sonuçta Baas diktatörlüğüne ateşin zoruyla dönüleceğini düşünüyorlar. O yüzden masabaşı görüşmelerde siyasi muhalefetin de söz sahibi olabileceği ve özgür seçimlerin yapılmasına imkan verecek bir anayasanın uygulamaya geçirilmesini sağlayacak siyasal çözüme asla yanaşmak istemediler. Çünkü Suriye halkının iradesini özgürce ortaya koyabileceği serbest seçimlerin yapılması durumunda Baas diktatörlüğünün devam etmesine imkan sağlayacak bir tercihi asla yapmayacağını biliyorlar. Dolayısıyla bu diktatörlüğün devam etmesi için şiddete başvurma ihtiyacı duyuyorlar ve sürekli o yola başvurdular.
Bugün İdlib’de yaşanan olaylar Baas diktasının ve onun arkasında duran müdahil dış güçlerin silahın gücünü kullanarak Suriye’nin tamamında yeniden Baas diktatörlüğünün kontrolü sağlayabilmesi ve insanların siyasi özgürlüklerine kavuşacakları bir değişim süreci üzerinde pazarlığa mahal verilmemesi için sürdürdükleri savaşta hakimiyet alanını genişletme çabasıdır. İdlib’de kontrolü sağlayabilmek için Soçi mutabakatını askıya alarak Türkiye’yi çatışmasızlık bölgesi kabul edilen alanda gözetime son vermeye zorlama ihtiyacı duyduklarından, Türkiye’nin buradaki gözlemci askeri güçlerini hedef alan saldırılar düzenlediler. Bu saldırılarda Baas rejimi tarafından genellikle İran’ın topladığı milis güçler kullanılıyor. O yüzden onların saldırılarına karşılık düzenlenecek saldırılarda verecekleri can kaybını da çok fazla önemsemiyorlar. Çünkü bu milisleri zaten hayatlarını gözden çıkararak topladılar ve orada cephelere sürdüler.
Türkiye’nin İdlib’de gözetime son vermek zorunda bırakılması durumunda buradaki direniş güçlerinin çok fazla dayanamayacaklarını ve Halep’te uyguladıkları kıskaca alma ve aç bırakma yöntemiyle teslim olmaya zorlama formülünün burada da sonuç vereceğini düşünüyorlar. Çünkü şu anda İdlib’i her yönden kuşatmaya alma planlarının önünde duran en önemli engel Türkiye’nin Astana görüşmelerinde ve Soçi mutabakatında kabul edilen prensiplere göre “çatışmasızlık bölgesi”nde murakabeyi sürdürmesidir.
Rusya umuma yönelik açıklamalarında, Soçi mutakabatına bağlı olduğunu söylüyor ama arka planda Baas rejimi güçlerinin Türkiye’nin murakıp askerlerini hedef alan saldırılarda son derece cüretkar davranabilmesi onun desteği sayesinde mümkün olabiliyor. Rusya aynı zamanda hava sahasını da kontrol ederek Baas rejimine bağlı milis güçlerinin karada daha rahat ve serbestçe hareket etmelerine imkan sağlıyor.
Baas rejiminin ve arkasındaki güçlerin İdlib üzerindeki planları ve oyunları son derece tehlikelidir ve bundan doğacak olumsuz sonuçlar sadece Suriye halkını ve Türkiye’yi değil Avrupa’yı ve genelde dünyayı etkileyecektir. O yüzden Türkiye’nin bu bölgenin saldırıların hedefi olmasını engellemek amacıyla tamamen insanî gerekçelerle sürdürdüğü murakabeye destek verilmesi, rejim güçlerinin ve onların arkasında duran destekçi güçlerin saldırılarının önlenmesi; Suriye’de özgürlüklerin önünü açacak bir geçiş sürecinin başlatılması amacıyla yeniden görüşmelere dönülmesi için Baas rejimine baskı yapılması gerekmektedir.