Ayyıldız Hareketi’yle uçuşa hazır mısın Türkiyem?

KENAN ALPAY

Siyasal hayatın son derece hareketli olduğunu gösteren son derece kuvvetli işaretler artıyor. Halkın temsiline soyunan tecrübeli siyasal kadrolar kuşatıcı söylemler ve eylem takvimleri oluşturup birer ikişer sahaya iniyorlar. İşte Mustafa Sarıgül’ün Türkiye Değişim Partisi, işte Muharrem İnce’nin Memleket Partisi derken şimdi de işte birkaç ay içerisinde partiye dönüşeceğini öğrendiğimiz işte Ayyıldız Hareketi diyerek listenin epeyce kabardığını görmekteyiz. Her biri diğerinden daha Atatürkçü, daha sıkı Kemalist ve daha vatansever, Atatürk’ün eser ve devrimlerinden ödün vermemeye kararlı ama özellikle de kadınlara ve gençlere hitap eden partiler yollara düşmüş durumda. Doğal olarak hemen her parti ve hareket önce Ulu Önder Atatürk’ün ebedi istirahatgahı olan Anıtkabir’de sevgi ve sadakat yeminini tazeleyip yollara düşüyor.

Şişirilmiş Sıfatlar, Abartılmış Unvanlar

Modern Türkiye’nin yetiştirdiği büyük strateji ustası, Türkiye’nin siyasal ve diplomatik süreçlerini belirleyen duayen devlet adamı gibi onlarca övgü dolu sıfatla anılan Ümit Özdağ’ın partileşme süreci bakalım geniş toplum kesimlerinde nasıl bir heyecan dalgası oluşturacak? Bakalım Ümit Özdağ siyasal hayattaki hangi boşluğu, nasıl ve ne oranda dolduracak? Mütemadiyen genel başkanlığına soyunduğu MHP’den tasfiye edilen ve akabinde üç yıl içerisinde kurucusu olduğu İYİ Parti’den de ihraç edilen Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın yeni hareketi bakalım toplum tarafından ne oranda ciddiye alınacak.

28 Şubat askeri darbesinde ASAM (Avrasya Stratejik Araştırma Enstitüsü) Başkanı olarak güya derin ve objektif analizler üreten, Türkiye’nin aydınlık geleceğine dair palavradan projeksiyonlar üreten Ümit Özdağ’ın Ayyıldız Hareketi meğer “milletimizin %90’dan fazlasının oyuna talip”miş. Önce MHP’den ardından İYİ Parti’den birlikte ayrıldığı Adana Milletvekili İsmail Koncuk ile birlikte Anıtkabir’den vizeyi alıp birkaç esnaf ziyareti deruhte etikten sonra Ayyıldız Hareketi’nin eşgüdüm merkezinde büyük müjdeyi şöyle ilan etmişler: “Ayyıldız Hareketi’nin yol haritası Atatürk çizgisinde partileşme hareketidir.” Söylediklerine göre “Van dâhil Türkiye’nin 81 vilayetinde de iddialı ve güçlü”ymüş Ayyıldız Hareketi. Atatürk’ün düşünce ve eylemlerini merkeze alan Ayyıldız Hareketi bütün vatanseverleri çatısı altında toplanmaya davet ediyor. 2.5 ayda çok ciddi bir mesafe kat eden Ayyıldız Hareketi’nin üç vakte kadar iktidar olması bekleniyormuş.

Acaba genel başkan yardımcılığı ve kurucusu oldukları dâhil hiçbir Ata/Türkçü partide tutunamayan Ümit Özdağ Türkiye siyasetine, toplumuna, ekonomisine, kültür ve diplomasisine nasıl bir katkı verebilir? En baştan ve net olarak söyleyelim: Muhteris ve hırçın karakteriyle, askeri darbe süreçlerinin yancısı olmaktan ırkçılığa değin bir dizi yüz kızartıcı siyasal faaliyetlerin aktörü olmuş Ümit Özdağ’ın Ayyıldız Hareketi olsa olsa traji-komik bir veda sahnesinde ibaret olacak gibi duruyor. Bir dönem 28 Şubat ikliminin parçası olan Özdağ gibi isimlerin son on yıldır hemen bütünüyle Suriyeli muhacirlere yönelik nefret ve düşmanlık üreten yalan ve iftiralarla örülü kaotik psikolojik harp planlarının başrolünde yer aldığını bu toplum unutur ve affeder mi? Basit ama yıkıcı ve dağıtıcı Kemalist jargon ve sloganlardan öteye hemen hiçbir planı-projesi olmayan Ümit Özdağ’ın başında bulunduğu Ayyıldız Hareketi’nin Emine Ülker Tarhan’ın bir yılı bile tamamlayamadan (2014-2015) iflas bayrağını çeken Anadolu Partisi’nin akıbetiyle benzer bir akıbeti paylaşma ihtimali çok yüksek.

Daha Atatürkçü, Daha Marjinal ve Kadük

Peki, bu tür yeni partilerden neler beklenir, hiç mi faydaları olmaz? İktidar açısından muhalefetteki iç tartışma ve çekişmelerin iyice alenileşmesine, kamuoyuna yansıdıkça da epeyce yıpratıcı bir hal almasına yarar elbette. Ancak bu tür aktör ve partilerin söylem ve kadrolaşma hareketine bel bağlamak, onlardan maksimum faydalar elde edileceğine yönelik yatırımlar yapmak büyük bir toplumsal hesap hatası ve ahlaki sapma olarak belirginleşecektir. Anıtkabir-Bandırma Vapuru Müzesi gibi Kemalist sembolik mekânlardan “bizim rehberimiz bir çift mavi gözdür” gibi mistifike edilmiş, resmi ideolojiyi rehber ve Ulu Önder’i seküler kült edindiğini en üst perdeden deklare eden siyasal partileri “işte gerçek Atatürkçü böyle olmalı” gibi basit taktiklere sarılmanın manası ve âlemi yok.

Bu bağlamda Sedat Peker’in kamuoyunda tartışılan iddialarının neden Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulmasına gerekçe olamayacağını izah sadedinde AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın söylediklerine bir kulak verelim. Şöyle soruyor Bülent Turan: “Neden Sedat Peker kadar Mustafa Sarıgül'ün iddiasının karşılığı yok? Evet, karşılığı yok çünkü Mustafa Sarıgül’ün TikTok üzerinden bombardıman misali servis ettiği gülmece unsuru acayip video-müzik mesajlarından öteye kamuoyunda siyasal ve toplumsal bakımdan ilgi görmesi pek mümkün gözükmüyor.

Siyasi mücadele karşı cepheyi ayrıştırmak, parçalayıp dağıtarak zayıflatmak gibi işlerin önemi, değeri ve önceliği aşikârdır. Ancak Ümit Özdağ’ın Ayyıldız Hareketi ile İYİ Parti’nin, Muharrem İnce’nin Memleket Partisi ve Mustafa Sarıgül’ün Türkiye Değişim Partisi ile CHP’nin kaybı medyada estirilen havanın aksine çok yüksek olacak gibi gözükmüyor. Bunlar gibi kadro, söylem ve taban oluşturmak bakımından son derece zayıf hareketlere-partilere dair oluşturulan suni heyecan dalgasının Türkiye siyasetine ve toplumuna fayda sağlaması adeta imkânsızdır. Muhalefet cephesinin iç çelişki ve çekişmelerine gereğinden fazla odaklanmak iktidarın yapması ve yapmaması gereken işlerin epeyce karışmasına sebebiyet veriyor. “Meclis’in gündemini, siyasetin rotasını, yargının işleyişini mafya liderleri, twitter köşeleri, kahvehane ağzı belirleyemez” türü izahlar söylem düzeyinde çok ilkeli ve ideal gibi gözükse de şu anda yaşadığımız Türkiye gerçeğinden epeyce uzağa düşmektedir. Bu uzağa düşüş siyasi ve adli iradenin ataleti sayesinde daha bir derinleşmekte, ekonomik sıkıntılarla birleşip siyasal güvensizliği beslemektedir. Alay konusu olan aktörlere, karikatürize olmuş hareketlere fazla anlam yüklemenin de İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerinin el değiştirmesine zemin hazırlayan ana muhalif cephenin genişleme stratejisini alay konusu yapıp sürekli karikatürize (bazen de terörize) ederek tahfif ve tahkir etmenin de makul olmadığı, fayda getirmediği ortadadır.

Yeni Akit