Ayy! Bizim mahallede neler oluyormuş neler!

Abdurrahman Dilipak

Birileri birilerinin cahilliğini ve merakını kullanarak onlarla dalga geçiyor sanki!

Bu yeni denenmiyor, kimileri toplumdaki dini konulardaki bilgisizliği kullanarak pirim yapmaya çalıştı, kimi toplumda dindarların yükselişini hazmedemeyip, kıskançlıkla onların üzerine yürümeye çalıştı.

Şimdi dini kimlik sıradanlaştırılmaya çalışılıyor..

İslâm burjuvası, sermayesi, bürokratı, siyasetçisi oluşmaya başladı ya, bunları “sonradan görme” durumuna düşürme ya da yol gösterme takdikleri ile ehlileştirme operasyonu.

Daha önce o yollardan geçenlerin rehberliğine ihtiyaç var demek ki..

Birileri bizim mahallenin kızlarına ve delikanlılarına çağdaşlık dersi veriyor sanki.. Adabı muaşeret dersi vermeye kalkıyor..

Kim hangi markaları giyiyor ya da giymeli, kullanmalı. İn’ler, out’lar neler?

Bu arada rol modeller oluşturmak gerek. Saygın isimlerin çocukları üzerinden bu tür yönelimler cemaat içinde meşrulaştırılabilir mi, onu deniyorlar..

Bir yandan da onları hedef gösterip, onların cemaatın gözünden düşürmek gerek ki, kendilerine yeni bir koruyucu aile / mahalle bulsunlar..

Bir yandan ürkütüyorsan, bir başka yandan bir kapı açacaksın..

Bu uzun zamandır vurgulamaya çalıştığım bir atomizasyon politikasının operasyona dökülmüş hali gibi sanki..

Böylece dedikodu kültürü yaygınlaştırılıyor..

Toplumsal dönüşüm tetikleniyor..

Aşağılık kompleksi içinde, sonradan görme birtakım tiplerin modernleşme serüvenlerini bütün bir cemaata maletme ne kadar doğru bir iştir bilmiyorum..

Ya da şu marka parfüm kullanıyorsunuz, ya da şu marka elbise giydiniz diye bir anda o societe’nin bir parçası sayılmanız da saçma..

Yani bizim mahallede bir sosyete oluşturulmaya çalışılıyor.. Buna aday isimler de yok değil.. Onlar için birileri rehberlik yapmaya çalışıyor olabilir. Onlar için yol haritası izliyorlar..

Doğrusunu isterseniz biz de kendi münevverimizi üretemedik.. Sanata yatırım yapmıyor.. Sosyal sorumluluk çabalarımız entelektüel sorumluluk çabalarımızdan daha baskın..

Ne yazık ki bir uygarlık projesi yok birçok işadamımızın..

İlle de bunu başkalarının kötü niyetli çabaları olarak görmeyelim, iyi niyetli ve daha tehlikeli çabalar da yok değil..

Bizim sermayenin sponsor olduğu dizilere bakar mısınız, reklamlarında ya da kataloglarında kullandıkları imajlar, kullandıkları sloganlar..

Hani bu şekilde yaşam tarzınızı önünüze konulan “model”lere uydurabilirseniz, sizi de “kabul edilmiş”ler arasına katabilirler.. Bu çabalar bana sanki bir uzlaşma teklifi gibi geliyor.

Batı tipi yaşam tarzına ne derecede uyum gösteriyorsunuz görecekler.. Kendilerinin yaşam tarzına bir tehdit oluşturmadığınızdan emin olmak istiyorlar.. Bu bir ehlileştirme girişimidir.. Dininizi bireysel planda vicdanlarınıza, toplumsal planda mabedlerinize hapsedebilecek misiniz? Yoksa onu ekonomik, sosyal, kültürel hayatınıza, siyasal ilişkilerinize yansıtacak mısınız?

Cevabı aranan tek soru bu! Zenci mi kalmak istiyorsunuz, ya da “beyaz Türk”lüğe geçebilecek misiniz?

Bu test aşamasında, nereye kadar gidebileceğinizi de test etmek istiyorlar..

Cevap vermeden önce şuna karar verin, malınız, canınız ve sevdiklerinizle birlikte cenneti mi istiyorsunuz yoksa başkalarının kanları ve gözyaşları üzerine kazanılan servet ve iktidara ortak mı olmak istiyorsunuz..

Bir başka iktidar projesi daha var, Allah (cc) sizi, mallarınızla, canlarınızla ve sevdiklerinizle imtihan ettikten sonra, sizi, yeryüzündeki iktidarının rıza ölçüsünde tecellisi için, sizin ellerinizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek üzere, yer yüzünün varisi kılmak istiyor..

Karar sizin..

İster size “yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” vaad eden Şeytanın yalanlarının peşine takılıp cehenneme gidin, isterseniz yaratılış gayenizin peşinden gidip Allah’ın inananlara vaad ettiği yere gidin..

Bu dünyada yaptıklarınız ve söylediklerinizle, ya kendi cennetinize sırtınızda tuğla taşırsınız ya da kendi cehenneminize sırtınızda odun taşarsınız.

Karar sizin.. Selâm ve dua ile..

VAKİT