"Ayşenur Ezgi Eygi bizi dalgınlığımızdan çekip alır mı?"

Yusuf Ziya Cömert, Gazze'deki Siyonist vahşete karşı acziyetin bazılarını kaçma güdüsüyle kanıksamaya götürme kaygısını dillendirdiği yazısında "Ayşenur Ezgi Eygi bizi dalgınlığımızdan çekip alır mı?" diye soruyor.

HAKSÖZ-HABER

Kötülük durumu uzayınca insanın artık ona karşı kayıtsızlaşma gibi bir zaafı var. Acziyet duygusu ve onun sürüklediği kaçış güdüsünün tetiklediği bu durumun tezahürleri hasseten Türkiye insanının sosyo-psikolojik yapısında fazlasıyla görülebiliyor. Toplumun gerek iç gerek dış sarsıcı hadiselere karşı hızlı tepki verip tepkisinin kısa bir süre sonra sönmeye yüz tutması bunun bir göstergesi. Duyarlılık ve mücadelede istikrar sorunu olarak da karşımıza çıkan bu olumsuzluğun tezahürlerini Suriye, Arakan vb. birçok meselede zayıflayan, törpülenen duyarlılık örneklerinde de görebiliyoruz. Harekete geçmek, uyanmak, inisiyatif almak için sanki sarsıcı çapta yeni büyük hadiselerin yaşanması gerekiyor.

Yusuf Ziya Cömert de yazısında bu olumsuzluğa dikkati çekiyor.

Yusuf Ziya Cömert'in Karar'da yayımlanan "Ayşenur da Rachel gibi..." başlıklı yazısının (9 Eylül 2024) konuyla alakalı kısmı şöyle: 

Filistin’de İsrail askerleri her gün Narin gibi onlarca çocuğu katlediyor. Soykırım bir ay sonra yılını dolduracak. Şu ana kadar 17 bin çocuk katledilmiş.

İsrail sadece çocukları değil, annelerini, babalarını, ağabeylerini, ablalarını da öldürüyor.

İki acıyı birbirlerinin karşısına koymaya, tartıya çıkarmaya çalışmıyorum.

Her biri saygıdeğer, her biri üzerinde durulmayı hak ediyor.

Çünkü… “Bir kişiyi öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir.”

Ya da… “George Floyd’un hayatı önemlidir.”

“Siyahların hayatı önemlidir.”

Bütün insanların hayatı önemlidir.

Bütün çocukların hayatı önemlidir.

Ancak, İsrail’in yaptığı soykırım karşısındaki aczimizin, bizi, her gün her saat aczimizle yüzleşmekten, aczimizin ağlak simasını görmekten kaçma güdüsüyle kanıksamaya doğru iteceğinden endişe ediyorum.

Yoksa çoktan itti mi? Tamam mı kanıksama işi?

Bir takım soğuk nevaleler vardır. Kılkuyruk yorumcular. “Ama onlar da şunu yaptı, bunu yaptı” diye katliama mazeret bulmaya çalışanlar.

Onlara bir şey demiyorum, onlar için tamamdır kanıksama işi.

Merhametli, vicdanlı, sorumluluk hissi olan insanlar için söylüyorum.

Önceki gün Batı Şeria’da, Nablus yakınlarında şehit olan Ayşenur Ezgi Eygi bizi dalgınlığımızdan çekip alır mı?

Amerika’da düzeni iyi. Bir sıkıntısı yok. Üniversiteyi bitirmiş. Gencecik, 26 yaşında.

Akranlarının çoğunun o yaşlarında hele bir Amerikan üniversitesini henüz bitirmişken bir zaman ayakları yere basmıyor.

Kalkmış Filistinlilerle dayanışmak için Nablus’a gelmiş. Bizim gibi laf üretmiyor, iş üretiyor.

Filistinliler’in, topraklarını ve vatanlarını gasp eden İsrailli işgalcilere karşı yaptıkları gösteriye gözlemci olarak katılmış.

Bir İsrail askeri, çatılardan Ayşenur’a nişan almış, vurmuş, öldürmüş.

Ben böyle durumlarda üzülürüm. Dilim hamasete pek meyletmez.

Ama bilirim, Ayşenur da Rachel gibi Allah’ın kayrasıyla katıldığı sınavı kazandı ve gitti.

Yorum Analiz Haberleri

Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?