Ayrılık ve Yetim

Ahmet Varol

IHH’nın İstanbul’a getirdiği “kutsal emanetler” yani yetimlerle yazarların buluşturulacağı toplantıya katılmak amacıyla geçen Perşembe akşamı Feshane’ye giderken köprü trafiğinde TRT Radyo1’den gündemdeki konularla ilgili değerlendirmeleri dinliyordum.

İşgalci Siyonistleri fena halde kızdıran Ayrılık dizisiyle ilgili tartışmaların ele alındığı kısımda kıymetli dostumuz Hakan Albayrak’la telefon bağlantısı kuruldu. Konuştuklarını dinleyince “ya bu arkadaş benim zihnimden geçenleri nasıl bildi!” der gibi oldum. Demek ki o da aynı şeyleri düşünüyormuş. Çünkü akıl böyle düşünmeyi gerektiriyor. Sadece akıllarını tatile çıkaranlar birtakım menfaat ilişkilerinden dolayı tersini söyleyebiliyorlar.

İşgalciler, TRT1’de yayınlanan Ayrılık dizisinden rahatsız olmuşlar. Neden? Çünkü “İsrail askerleri”ni çocuk katili olarak gösteriyormuş. Ne yapsaydı? Filistinli çocuklara çiçek dağıtırken göstermesi mi gerekiyordu? Filmin yapımcısı, en azından numune olarak böyle bir manzara ele geçirebilmiş olsaydı belki filmin bir yerine koymayı düşünebilirdi. Şimdi kalkıp da çocuk katillerini gerçek kimlikleriyle değil de farklı bir şekilde ekrana getirirse milyonlarca insanı yanıltmış olmaz mı? Üstelik böyle bir şey yaparsa kim inanır TRT’ye? Babasının arkasına sığınan Muhammed Cemal ed-Durre’nin nokta atışıyla hedef alınıp öldürüldüğünü zaten görmüş olan milyonları aksi bir görüntüyle yanıltmaya kalkışırsanız sizi haklı olarak sahtekârlıkla suçlayacaklar. Gazze’ye yönelik saldırıda çocukların ve annelerinin sığındığı UNRWA okul binasını kasten hedef alarak yerle bir eden işgalciyi çocuklara oyuncak dağıtırken ekrana getirmeye kalkarsanız insanlık tarihinin en büyük yalancısı ilan edilirsiniz.

Ben henüz seyretmedim ama söylendiğine göre filmin birinci bölümünde, Gazze’de, doğum yapmak üzere olan bir kadının askerî kontrol noktasında durdurulması sebebiyle hastaneye yetişememesi ve bebeğin doğumdan hemen sonra ölmesi olayı canlandırılıyormuş. Sadece Gazze’de değil Batı Yaka’da da bunun yüzlerce örneği yaşanmadı mı? Biz yıllardan beri bu vahşetin örneklerinden söz ediyoruz, ama insanlara duyurmakta zorluk çekiyoruz. Bakın bir film nasıl milyonlara duyurdu ve daha da duyuracak? Siyonist işgalciler böyle bir vahşetten milyonların haberdar olmasından rahatsız oluyorlarsa son versinler. Bütün insanlığın önüne çıkıp “biz artık askerî kontrol noktalarını kaldırıyoruz; doğum yapmak üzere olan kadınların hastanelere ulaştırılmasını engelleyen ve onların bebeklerinin sağlıksız şartlarda doğup, ışığı görmeleriyle gözlerini kapatmalarının bir olmasına yol açan uygulamalara son veriyoruz” desinler. Sadece demekle kalmayıp inandırıcı değişikliği de gerçekleştirsinler. Gerçeklerin konuşulmasına, ekranlara yansıtılmasına tepki göstermeleri Filistinlilerin karşı karşıya olduğu vahşeti ortadan kaldırmıyor. Bu vahşetin ekranlara yansıtılması değil icra edilmesidir ayıp olan.

Doğrusunu söylemek gerekirse İsrail’in bu filme itiraz etmesi, resmi ağızdan tepki göstermesi hiç de fena olmadı. Her şeyden önce bu vesileyle filmin ne güzel tanıtımı yapıldı. TRT’de Filistin halkının yaşadığı gerçeği canlandıran “Ayrılık” isimli bir dizi filmin yayınlandığını sadece Türkiye’de değil, Arap dünyasında ve Avrupa’da da duymayan kalmadı. Üstelik filmde canlandırılanların kurgu değil yaşanan gerçeklerin senaryolaştırılması ve ekranlara yansıtılması olduğu da bilvesile konuşuldu. Böylece Siyonist işgalin icra ettiği vahşet bir kez daha gündeme geldi. Tahmin ediyoruz Siyonistler de merak edip bu diziyi seyredecekler ve ekranda kendilerini görecekler. Bütün bunlara aşırı ırkçı ve saldırgan görüşleriyle tanınan İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman’ın diplomatik düzeyde itirazda bulunmaya kalkışması vesile oldu. Ne hikmetse aşırı ırkçılar aynı zamanda biraz aptal oluyor. Liberman’ın ki biraz sınırlarını bayağı aşmış.

Arap kanallarına da tavsiyemiz Türkiye toplumunun imajına zarar veren, ahlâkî düzeyi düşük pembe dizileri çevirip yayınlayacaklarına TRT ile bir anlaşma yaparak “Ayrılık” dizisini yayınlasınlar. Hazır, Liberman tarafından bedavaya reklamı yapılmışken böyle bir diziyi Arapçaya tercüme edip seslendirir ve yayınlarlarsa büyük ilgi göreceğine inanıyorum. İbranice veya İngilizce altyazı koymaları halinde filmi bayağı merak ettiklerini tahmin ettiğimiz Siyonist işgalcilerin de izlerken sözleri daha kolay anlamalarını sağlayacaklardır.

Tabii Siyonist vahşet sadece çocukları, bebekleri katletmiyor. Bir yandan da anne ve babaları katlederek çocuklarını yetim bırakıyor. Gerçekleştirdiği cinayetlerle anne ve babaları çocuksuz, çocukları babasız bırakan Siyonist vahşet “Ayrılık” filmi vesilesiyle konuşulurken, İHH tarafından da babasız kalmış çocukların bir araya getirildiği uluslararası buluşma gerçekleştirilecek. Sütlüce Kongre Merkezi’nde bugün saat 18.30’da başlayacak bu toplantı ve yetimlere sahip çıkma atağı hakkındaki değerlendirmelerimizi gelecek haftaya bırakıyoruz.

VAKİT