AYM’de ne oldu?

Abdurrahman Dilipak

Beklenen de olmadı, korkulan da!. Sonuç, iktidarın da muhalefetin de taleplerine tam anlamı ile cevap vermedi..

Bu süreçte bir kez daha kimin nerede durduğunu gördük.. Osman Can’dan sonra yeni raportörün de hukukilik açısından hazırladığı rapor önemli. AYM’de böyle hakimler de var. Onu da görelim.. Genç yargıçlar daha hür fikirli.. Türkiye her alanda olumlu yönde evriliyor. Ruhu yaşlanmış, emekli subayların dolduruşuna gelen, acemi “Genç subaylar”dan daha çok “genç siviller”in sesinin çıkması da bundan aslında..
CHP’nin talebi reddedildi ama, üye belirlemede hukuk kriteri esas alındı ve yüksek yargıda üye seçiminde, her adayın tesbitine ilişkin oylamada değişikliğe gidildi.
AYM daha önce esasa girmeyeceğini söylemesine rağmen esasa girdi.. Reddi hakim talebi ise kabul edilmedi..
Cindoruk, Özbek gibi kişilerin konuya ilişkin açıklamaları, bu çevrelerin hukuk temelli bir kaygı taşımadıklarını, siyasi ve takdik anlamda konuyla ilgilendiklerini gösteriyor.. Mesela, eğer yargıyı siyasi vesayetten kurtarmak gerekiyorsa, mevcut düzenlemede bu konu ile ilgili varolan ve kendi çıkarları için bugün bir tehdit ve risk oluşturmayan uygulamalara ilişkin bir kaygı taşımıyorlar.
Mesela Fulya Kantarcıoğlu, Seyfi Oktay dönemi ve Moğultay konusunda, kafalarını kuma sokuyorlar ve derin bir sessizliğe gömülüyorlar.. Bu da gerçek niyetlerinin üzüm yemek değil, bağcı dövmek olduğunu gösteriyor.. Maksat hukuk devleti ve adaletin sağlanması ise, Ergenekon davasında yaşanan hukuksuzluklar karşısında herhalde böylesine yanlış bir yerde durmazlardı.
Pragmatik açıdan bakıldığında, bazı sorunlar olsa da sonuçta CHP’nin istediği olmamış, önemli düzenlemeler içeren bir reform paketi bu kararla son şekline kavuşmuştur.
İlkesel açıdan bakıldığında, AYM ve HSYK üyelerinin belirlenmesi ile ilgili konularda, mahkeme esasa girerek sürece müdahale etmiştir.. Bu da en azından bazı üyelerin, tartışılan bazı konularla ilgili rahatsızlıklarını ifade etmektedir.. Aslında yüksek yargıda yapılacak seçim, yeni düzenleme ile sorunlu, sancılı bir şekle sokulmuştur.
Sonuçlarından bağımsız olarak, AYM bu tavrı ile, TBMM Başkanı Şahin’in de dediği gibi, ''siyaset kurumunun ve parlamentonun itibarını zedeleyecek ve demokraside zafiyet yaratacaktır''. Bu yaklaşım, doğru ya da yanlış bir sonuç doğurmasından bağımsız olarak, bu şekli ile yüksek yargının yetki gasbı ve haksız tasarrufu olarak vahim ve hukuk dışı bir tasarruftur..
AYM’nin bu konuyu çok fazla uzatmaması, aslında belirsizliğin sona erdirilmesi açısından önemli oldu..
Neyse, olan oldu. Şimdi bunları tartışmanın bir faydası yok..
Bundan sonraki 60 gün, yani tam iki ay Anayasayı tartışacağız..
12 Eylül bütün bu olanlara rağmen tarihi bir milat olacak.. Ve 12 Eylül öncesinde ise Ramazan ayının gelmesi ile arınmış olarak sandığa gideceğiz..
Bu referandum, sınırlı bir anayasa değişikliği paketinden çok daha fazla bir anlam taşıyor..
Şimdi acil gündem, YAŞ!
YAŞ’ta ne olacak? Ergenekon sanıkları ordudan ihraç edilecek mi? Ya da terfi mi ettirilecekler? Yeni komuta kademesi nasıl belirlenecek?.
Aslında siyasi görüş açıkladıkları için, Afganistan’da görev yapan Amerikalı bir generalin anında görevden alınmasının ardından basına açıklama yaptığı için bir Fransız generali de görevden alındı.. Her gün siyasi açıklamalar yapan, devlet adamlarına, kendi komutanlarına küfür ve hakaret eden bazı kişilerin hâlâ görevde tutulmalarını anlamak mümkün değil.
Bugün komuta kademesinin tepesinde, Başkomutan sıfatına sahip bir Cumhurbaşkanı ve Başbakanı boykot eden bir askeri yapı var.. Komutanı böyle olan bir ordunun alt kademesinden ne beklersiniz ki? Kendi çocuğuna ülkeyi terk etmesini vasiyet eden, halkının dini inancını, kimliğini, kültürünü, tarihini aşağılayan bu insanlar hakkında bir soruşturma açmamaya çabalayan bir yönetim..
Başbuğ hâlâ giderayak tarihi gaflarına yenilerini ekleyerek kararlılıkla girdiği yanlış yoldaki yürüyüşünü sürdürüyor.
Birileri “şecaat arzedeyim” derken “özrü kabahatinden büyük” işler yapıyor..
Başbuğ emekli olmasına birkaç hafta kala şu habere bir göz atsa iyi eder: “Amerikalı Orgeneral Stanley McChrystal'ın Obama yönetimini eleştirmesi sebebiyle görevden alınmasının ardından Fransa'da da bir generali de aynı akıbet bekliyor. Le Monde Gazetesi'ne röportaj veren General Vincent Desportes 'siyasî konularda kamuoyuna açıklamalarda bulunduğu' gerekçesiyle emekliliğine 3 hafta kala azledilme tehlikesiyle karşı karşıya.”
Bu tür meydan okuma ve umursamadan verilen demeçler, bu kişilere ve kurumlarına, korumaya çalıştıkları değerlere fayda değil, zarar veriyor..
Beni asıl düşündüren ise, TSK’da nasıl olup da bu adamların bu kademelere kadar yükseldikleri..
312 General davasına bakın, bu işin kime ne faydası var?. Al TSK’yı vur yargıya, sonunda Türkiye’ye zarar ver. Bunun kime ne faydası var?
Şu son zamanlarda olanlara, yaşananlara bir bakın, bir yanlışta bu kadar ısrar etmekle kim nereye varmak istiyor, ya da kim, kime neyi isbatlamaya çalışıyor, bunu anlamak da zor.
AYM, HSYK ya da TSK fark etmiyor, birileri bir yerlerde direnişlerini sürdürmeye çalışıyor.. Ama olayların gelişme yönü ve hızı onların aleyhine.. İnsan hakları ve hukuk devletine karşı çıkan, çetelerin avukatlığına soyunanlar, kan ve gözyaşlarını istismar ederek, düzeni korumaya çalışanlar için gelecek günler, geçen günleri aratacak..
2-3 hafta sonra YAŞ’ta ne olacağını göreceğiz. Ondan bir ay sonra da referandum..
AYM kararını okuduğumuz günün akşamı Miraç’tı, arada Ramazan ve Kadir gecesi var ve 12 Eylül milli bir matemden, bir Anayasa bayramına dönecek inşallah.. Miraç Gecesi ile ilgili küçük bir ayrıntı. Miraç yani İsra, Kudüs’ten göğe yükselişi ve namazın farz kılınmasını anlatır bize. Kudüs Miraç gecesinde, Miladi 2 Ekim 1187 tarihinde Selahaddin Eyyubi tarafından haçlılardan kurtarılmıştı. Her miraçta aslında Kudüs’ün kameri takvime göre kurtuluş yıldönümünü de kutlarız.. Gazze ve Mavi Marmara’dan sonra bugün bizim için şimdi daha anlamlı..
Takvim şöyle işleyecek. Ağustos’un ilk haftasında YAŞ var. Hemen ardından Ramazan başlıyor.. 11 Ağustos Ramazan.. (Hicri / Kameri: 1431. Ebcet meraklılarına not: 1431’in sayısal toplamı 9. Ebcedde 9, “sıfır” hükmünde olup “yeni bir başlangıç”ı ifade eder.) 12 Eylül’de referandum var.. Arada 5-6 Eylül gecesi Kadir Gecesi.. 9-11 Eylül arası da Ramazan Bayramı. Bayramdan çıkacak, referandum için oy kullanacağız.. Birileri için bayramda “tatil” de olmayacak gibi gözüküyor..
Burada dikkat edilmesi gereken konu, kayıt dışı ekonomi ve siyaset, özellikle finans kapitalin Türkiye’deki ileri karakolu, borsa ve finans marketindeki iç ve dış aktiviteleri yakın takibe almak gerekiyor. Çünkü birileri bu yeni duruma göre yeni bir takdik savaşa girebilir. Noktasal ve ses getirici hedeflere saldırılar düzenlenebilir.. Birileri MHP ve BDP tabanını sokağa çekme, karşı karşıya getirme planı yapabilir.. Buna dikkat!
CHP bu işi de beceremedi. Halkı sokağa dökemiyorsunuz, STK’lar peşinizden gitmiyor, bari hadi İş Bankası’na sahip çıkın da Koç’u kurtarın.. TSK ve yargıdaki “iyi çocuklar”a da fazla umud bağlamayın. “Kendisi himmete muhtaç bir dede, nerde ki gayrıya himmet ede”. Sermaye ve media olmadan bu işler öyle kolay olmuyor..
Haydi hayırlısı. Selam ve dua ile..

VAKİT