AYM mi Yoksa Troller mi Daha Çok FETÖ’nün Ekmeğine Yağ Sürüyor?

Akif Beki, AYM'nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan ile ilgili verdiği kararı değerlendirdiği yazısında, FETÖ 'nün ekmeğine AYM’nin değil en çok trollerin "hukuk" anlayışının yağ sürdüğünü söylemiş.

Akif Beki’nin bugünkü Karar’da (13 Ocak 2018) yayınlanan “AYM’de FETÖ’cü Avı Başlatmadan Önce” başlıklı yazısı şöyle:

Şahin Alpay’la Mehmet Altan için tutuklu yargılama zorunluluğunun oluştuğuna hangi ikna edici gerekçeler gösterildi ki Anayasa Mahkemesi ikna olsun.

Başbakan Yıldırım, yardımcısı Bekir Bozdağ’dan insaflı çıktı gerçi. AYM’yi çizmeyi aşmakla suçlamadı, görev ve yetki sınırlarını tartışmaya açmadı. Sadece beklentisini dile getirdi. “Beklentimiz, FETÖ’yle mücadelenin zaafa uğramasına sebebiyet verecek ya da öyle anlaşılacak kararlar vermemeleridir” dedi.

Ben de onu diyorum.

FETÖ’yü ne sevindirir, ekmeğine ne yağ sürer, kendini aklama yalanlarına ne malzeme verir, üste çıkmasına ne hizmet ederse FETÖ’yle mücadeleyi de o zaafa uğratmaz mı?

Şu ikisinden hangisidir peki o:

Mücadelenin siyaseten yararlanmak için araçsallaştırıldığı, amacından saptırıldığı, sulandırıldığı, haksızlık ve mağduriyetlere yol açıldığı, hukukun zorlandığı algısı mı?

Yoksa hak arama yollarının açık olduğu, yanlış kararların en kötü AYM’den döndüğü, hukukun çalıştığı, davanın siyasallaştırılmadığı ve muhalefetle mücadeleye alet edilmediği algısı mı?

‘Vurun abalıya’ diye hurra AYM’nin üstüne çullanan taarruz bölükleri ile ön hücum timleri de bir düşünsün diyemiyorum, düşünmek için değil linç fırsatçılığı için var onlar.

Fakat ağzına baktıkları siyaset yapıcılar, mutlaka bir daha düşünsün.

AYM’nin kararını beğenmeyebilirsiniz, hoşunuza gitmeyebilir ama düşünün...

DÜNYANIN SONUYMUŞ GİBİ TEPKİLER

Kararını size beğendirmeye çalışan yaranmacı bir mahkeme mi, mücadelenin hukuk içinde yürütüldüğüne ikna eder? Siyasi yarara bakmadığı su götürmeyecek bir mahkeme mi?

Unutmayın...

İnandırıcı ve tatminkar gerekçelere dayanmayan tutuklama acımasızlıkları, vicdanları yaraladığı içindir ki...Ergenekon davaları çöktü, Balyoz ters tepti ve şimdi kumpas davası olarak yeniden görülüyorlar.

FETÖ’yle mücadelenin başarısını yürekten isteyen hiç kimse, bu davaların da rayından çıkarılmasına seyirci kalamaz.

Alpay’la Altan gibi gazeteci yazarların, ileri yaşlarına rağmen bir yıldan fazladır tutukluluk halleri devam ediyor.

AYM, ikisinin tutuksuz yargılanabilecekken haklarının ihlal edildiğine hükmetti diye kıyamet niye kopsun?

Tutuklama kararında direnen mahkemelerin yapacağı iş, “Tahliye etmiyorum işte, var mı diyeceğin” tavrıyla AYM kararını takmamak, tanımamak değil.

Mücadeleye inancı sarsmayacak tavır, tutuklanmayı gerektiren şartları somut olarak ortaya koymaktır.

Oysa anti-FETÖ’cülük adına ileri atılanlara bakıyorsunuz...

‘Hukuk işliyor, mahkemler siyasi karar vermiyor’ dedirttiği, adalete güveni arttırdığı için sevinecek, ‘yaşasın özgürlükçü AYM’ çığlıkları atacak yerde hınçla, öfkeyle mahkemeyi taşlatıyorlar.

Ne kripto FETÖ’cülüğü bırakılıyor, ne ihanet odağına dönüştüğü, ne gayri milliliği, ne rejim düşmanlığı...

Sanırsınız ‘suçla mücadele’ görüntüsü altında cadı avına çıkıldığı, davanın istismar edildiği, muhaliflere karşı kullanıldığı iddialarını çürütmeye değil de...Bu gibi susturma, pıstırma, bin pişman etme sahneleriyle doğrulamaya, itibara saldırı furyalarıyla haklı çıkarmaya çalışıyorlar.

Mağduriyet söylemlerinin eleştiri değil karalama, FETÖ ağzıyla konuşma ve asılsız kara propagandadan ibaret olduğunu, ‘mağduriyet var’ diyen hakimi bile mağdur ederek mi gözler önüne sereceksiniz?

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!