AYM Karaca'nın Başvurusunu Kabul Edilemez Buldu

Anayasa Mahkemesi, Hidayet Karaca'nın bireysel başvurusunu kabul edilemez buldu.

Anayasa Mahkemesi, tutuklu bulunan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın "gözaltı süresinin aşıldığı, tutuklamanın hukuki olmadığı, mesleki faaliyetleri nedeniyle yargılandığı" iddiasıyla yaptığı bireysel başvurusunu, "açıkça dayanaktan yoksun olduğu ve başvuru yollarının tüketilmediği" gerekçesiyle kabul edilemez buldu.

Karaca, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında geçen yıl 14 Aralık'ta gözaltına alınmış, 18 Aralık'ta "terör örgütü yöneticiliği" suçundan tutuklanmıştı.

Hidayet Karaca, bu süreçle ilgili anayasal haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulundu.

Başvuruda, "gözaltı süresinin aşıldığı, tutuklama ve tutukluluğa itirazı değerlendiren sulh ceza hakimliklerinin tabii hakim ilkesine aykırı olarak kuruldukları, anılan hakimliklerin bağımsız ve tarafsız olmadıkları, tutuklamanın hukuki olmadığı, Karaca hakkında mesleki faaliyetleri nedeniyle soruşturma açıldığı" iddialarında bulunuldu.

Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, "açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez" buldu.

Kararda, suç isnadıyla gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanan kişinin, yasal gözaltı süresinin aşıldığı iddiasıyla yaptığı bireysel başvuruda ihlal sonucunun "tutuklu" kişinin serbest kalmasına tek başına imkan vermeyeceği belirtildi.

Bu kapsamda yasal gözaltı süresinin kanuni olup olmadığının, davanın sonuçlanması beklenmeden 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada incelenebileceğine işaret edilen kararda, bu konuda başvuru yollarının tüketilmediği bildirildi.

Sulh ceza hakimliklerine yönelik itirazların da değerlendirildiği kararda, genel bir kanuni düzenlemeye dayanılarak ve yetkili kurul tarafından yapılan atama sonucunda ilgili hakimlerin anılan görevleri yaptıkları kaydedildi.

Kararda, "Dolayısıyla gerçekliği ve niteliği kesin olarak tespit edilemeyen olgulardan, siyasi tartışmalarda ortaya konulan değerlendirme ve yorumlardan hareketle, başvurucuya yönelik somut ön yargılı bir işlem ve tutum gösterilmeksizin ilgili hakimlerin siyasal veya kişisel nedenlerle bağımsız ve tarafsız davranmadıklarını kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle başvurunun bu kısmının, açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir" denildi.

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişilerin, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek amacıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilecekleri belirtilen kararda, bu çerçevede bir kişinin tutuklanabilmesinin öncelikli olarak suç işlediği hususunda "kuvvetli belirti" bulunmasına bağlı olduğu ifade edildi.

Başvurucu hakkındaki tutuklama kararlarının gerekçesi olarak video kayıtları, bir televizyon dizisinde geçen diyaloglar, gazete haberleri ve köşe yazıları, başvurucunun telefon görüşmeleri ve diğer şüphelilerin beyanlarının gösterildiği anlatılan kararda, bir suçun işlenmiş olabileceğine ilişkin ciddi belirtilerin varlığının "ilk tutma bakımından yeterli olabileceği" bildirildi.

-"Tutuklama nedenlerinin bulunmadığı söylenemez"

Kararda, "Somut olayda soruşturmanın bu aşamasındaki tutuklama kararının gerekçeleri incelendiğinde suç şüphesinin ve tutuklama nedenlerinin bulunmadığı söylenemez. Bu nedenle başvurunun bu kısmının, açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir" ifadesine yer verildi.

Soruşturma dosyasına erişilemediği itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise başvurucunun, cumhuriyet savcılığı ve sorgu sürecinde alınan savunmaları incelendiğinde hakkındaki suç isnadına ilişkin temel bilgilere sahip olduğunun görüldüğü belirtildi.

Kararda, başvurucunun, müdafileriyle birlikte ayrıntılı şekilde savunma yaptığı ifade edilerek, tutukluluğa yönelik itirazda usul ve esasa ilişkin ayrıntılı bir biçimde savunma yapıldığına işaret edildi.

Suç işlendiği şüphesine bağlı olarak özgürlükten yoksun bırakılmanın ilk aşamasında yapılan yargısal denetimin kapsamı ile suçlamalara dayanak olan temel unsurların başvurucuya ve müdafilerine bildirildiği, başvurucuya bunlara itiraz etme imkanı verildiği belirtilen kararda, bu durumda başvurucunun soruşturma dosyasına erişim imkanından yoksun bırakıldığı iddiasının kabul edilemeyeceği aktarıldı.

Kararda, başvurucunun, gözaltı sürecinde kötü muameleye maruz bırakıldığı ve savcılıkta ifade verdiği sırada sözünün kesildiği iddiaları konusunda da başvuru yollarının tüketilmediği, mesleki faaliyetleri nedeniyle hakkında soruşturma yapıldığı iddiasının ise tutuklama kararındaki gerekçelere göre açıkça dayanaktan yoksun olduğu kaydedildi.

AA

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu