Selahaddin E. Çakırgil, gündemi değerlendiriyor:
Bir insanın veya grubun kendi kendisini 'aydın' olarak nitelemesi ayıp olmanın ötesinde, hattâ, ‘Şeyhin kerameti, kendinden menkul.. / (kendi iddiası) sözü misali, komik bir görgüsüzlük ve kendi dışındakilere tepeden bakan bir megalomanik ruh halidir.
Bu halet-i ruhiyeye giriftar olanlardan 1100 küsur kişilik bir grup yayınladıkladıkları bir bildiride; ‘Hükûmet’in Güneydoğu’da yürüttüğü operasyonları‘ suçlayıp, ‘Devlet bölge halklarına katliâm yapıyor.‘ demişler ve bu duruma dış güçlerin müdahale etmesi çağrısı yapmışlar.
Ama, o bildiride mâlum kanlı terör örgütünün işledikleri onca cinayet ve tezgahladıkları ihanetlere dair hiçbir suçlama yok..
*
Mes’ele, Hükûmet‘in yanında olup olmamak gibi bir politik tercih değil, bir devletin güvenlik güçlerine karşı silahlı bir kalkışma sergilenmesi karşısında hangi tarafta yer alınacağı mes’elesidir. Bugün ülkenin özellikle Güneydoğu’sunda birbirini yok etmek isteyen iki zıdd silahlı güç vardır. Birisi, devlettir; diğeri ayaklanma denemesine kalkışan terör örgütü..
Devlet’in baş eğmesi beklenirse, bu, ondan intihar etmesini istemek olur. Ve, herhangi bir devletin, kendisine yönelik silahlı bir ayaklanmayı bertaraf etmek için, silahlı müdahale de dahil, her türlü yola başvurması, devlet olmak tabiatının gereğidir.
*
Bugün cevabını bekleyen sual açıktır: Bu silahlı boğuşma karşısında kim hangi tarafdadır?
(...)