Aydın DOĞAN günah çıkarıyor ama...
Medya 28 Şubat sürecinde çok insafsız, yalan ve provokatif haberlerle askerlerin postmodern darbede sonuca ulaşmalarına yardım etti. Başlıkları kelimenin en netiyle "iğrenç"ti.
Darbelerin hesabının bir bir görüldüğü bir sürece girdiğimizde 28 Şubat darbesiyle ilgili çok acayip şeyler yaşanıyor. Daha çok ifşaatlar olacak. Öyle ki bir zamanlar canciğer olanlar birbirine girecekler ve Aydın DOĞAN'ın utanmadan Ertuğrul ÖZKÖK'e “ŞEREFSİZ” demesi olacakların yanında hiç kalır.
Bunlar paylaşılacak pasta olanda dost olurlar, pasta bitince ve/ya sahibi gelince suçu birbirlerine atar ve birbirlerine girerler, ahlakları bu…
Radikal gazetesi Aydın DOĞAN’ın değil miydi?
Aydın bey gazetelerinin ne haltlar ettiğini bilmiyor muydu? Hadi attığı bir-iki başlık onun haberi ve rızası olmadan atıldı diyelim. Peki, gazetesinin her bir işine karışan A. DOĞAN “çocuklar, ne oluyoruz, bu kaçıncı yalan, iftira” diyemez miydi?
Merve KAVAKÇI meclise giriyor, başbakan ve milletvekilleri çocuklar gibi dışarı-dışarı" diye tempo tutuyor, KARAOĞLAN ECEVİT "çocuklarına" 'bu kadına haddini bildirin' diye kof efelikle bağırıyor, "çocuklar"ı da yemin ettirmeyip kürsüyü işgal ediyor ve halkın seçtiği milletvekiline yemin ettirmeden dışarı çıkarıyorlar. (Halk gönderir ama halt edip yemin ettirmezsiniz)
Bunu Aydın DOĞAN'ın Radikal’i görmüyor ama başlığını;
"Tahrik tutmadı" olarak atıyor...
Peki, tutsaydı tahrik ne olurdu? Öldürülecek miydi Merve KAVAKÇI?
Aydın DOĞAN tuğyanlık yapıyordu; hatırlayın DİNÇ BİLGİN’in itiraflarını.
Ne demişti Dinç BİLGİN?
"Ben ve Aydın DOĞAN istemedikçe bir müdürü bile atayamazlar" diyordu böbürlenerek…
İşte böyleydi Aydın DOĞAN,
Firavunî bir lakaytlıkla, şanlı devran hep böyle sürecekti sanıp başbakanları pijamayla karşılıyordu. Şimdi başbakandan randevu alamıyor. (Acaba bu yüzden mi Sayın Nagehan ALÇI-Rasim Ozan KÜTAHYALI çiftinin evine gidiyor?)
Bakanları gâh askerlerle, gâh gizli kasetleriyle, bazen ihalelerde verdikleri rüşvetlerle, bazen de bir daha milletvekili-bakan olamayacakları tehditleriyle istifa ettirenler “şimdi günah benim değil onun, ben yapmadım, o yaptı” alçaklığını sergiliyor. Sebep, darbeye bulaşan genelkurmay başkanlarını affetmeyen bir irade onları da adaletin karşısına çıkaracak ya. Bunun da onlar için ne demek olduğunu en iyi şekliyle kendileri bilirler. Çünkü hiç kimsenin bilmediği yönlerini kendileri bilirler ve bu zulümleri karşılarına çıkacak diye ödleri patlıyor. Bence de bu kadar korkmakta haklıdırlar…
28 Şubat’ta 19–20 yaşlarında kızların sadece başı örtülü diye okullarda tartaklandıklarını ve nasıl ağladıklarını görmeyen Aydın DOĞANLAR şimdi günah çıkarmaya çalışıyorlar. Dünyanın bütün papa(z)ları, hahamları, müftüleri, şeyhleri, brahmanları… toplansalar da günahlarına zerre kadar bir şey yapamazlar.
Zalimin zulmünün devam etmeyeceğin o yıllarda Aydın DOĞAN’a karşı haykırdığımız bugünkü gibi hatırlıyorum.
O zorlu dönemde alanların samimi kitlelerinden en önemlisi Haksöz- Özgür-Der çevresiydi. Yine bir Cuma günü, yine Beyazid Camii önündeyiz ve ağlaşan gencecik kızların “sadece okumak istiyoruz, inancımız örtünmemizi emrediyor” diyen kızların dövülürken gözyaşlarıyla nasıl beddua ettiklerini akşam TV’lerde izleyen Aydın DOĞAN görüntüleri “irtica” diye manşetlere çekiyordu.
O ahlar, o gözyaşları ile gelen beddualar bunları rahat mı bırakacak? Hatta Rabbim esenlik bahşetsin Refah Partisi Erzincan eski Milletvekili aziz kardeşim Naci TERZİ’nin mod a mod “hocam bu adamlar (medya sahipleri) kazandıklarıyla batacaklar, bu sabilerin ahı bunlara asla rahat vermeyecek, görürüz inşaallah” dediğini bugünkü gibi hatırlıyorum.
Çok geçmedi, biz gördük dünya gözüyle.
O zaman Firavunluk taslamayı marifet sayanlar ve buna yeltenmek niyeti taşıyanlar bundan ibretler almalıdırlar.
Yaftalayıp yerdikleri, karalayıp adeta yok olmalarını istedikleri şimdi iktidar. Bu da yetmez diyorlarsa;
Üniversiteden atılan kızlarımızın onlara Tebbet Suresini okudukları gibi biz de onlara bir Tekasur Suresini ve bir de (düşüncelerine) Fatiha okuruz, kendileri bilir.
HABER X