Ayasofya Aynasında İslam, Müzecilik ve Kemalizm

​​​​​​​Ayasofya aynalardan bir ayna. Kişiliğimize, karakterimize, davamıza, hareketimize, mensup olduğumuz siyasi kimliğe Ayasofya aynasından bakarken sakın mahcup olmayalım.

Kenan Alpay’ın yazısı:

Kimi tarihçiler topluma kimi tarihçiler de bizzat tarihe çalım atmaya kalkışıyor. Olguya ve belgeye göre konuşmak, kronoloji ve bağlamı gözeterek gelişmeleri kritik etmek herkesten önce tarihçilerin görevi değilmiş gibi çarpık çurpuk konumlananları görünce hayret ediyoruz. Bütün bir insanlığın adalet ve huzur adına muhtaç olduğu tarihçi hakikatin şahidi ve sözcüsü olmak için gayret eden tarihçidir. Hakikate ulaşmak yerine bir devlet, toplum veya örgütün hedeflerine göre hareket edenlere tarihçi değil misyoner tarihçi denir. Misyoner tarihçiler hakikati ezip çiğnemekle beraber toplumları kimi zaman efsanelerin peşinde koştururlar kimi zaman da nefret duygularıyla ayrışma ve çatışmaların içine sürüklerler.

Ulu Önder de mi Kandırıldı?

Ayasofya meselesi elbette salt bir tarih tartışmasından ibaret değil. Her şeyden önce Ayasofya bir ibadet mekânıdır ve mimari-sanatsal değerinden önce dini-uhrevi bir mahiyeti vardır. Seküler bir amaca matuf olarak kurulmamıştır. Seküler hesapların istediği gibi üzerinde tasarrufta bulunabilmesinin önü de açık değildir. Sembolik değeri son derece yüksek bu tür mekânlar üzerine yapılacak tasarruflar ahlaki ve hukuki bir zemine oturmak, tarihsel ve toplumsal açıdan da meşruiyeti tartışılmaz olmak durumundadır.

Yazının Devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!