Avrupa'nın içe açık, dışa kapalı sınırları

Irak, Suriye ve Afganistan’da yaşanan savaşlar nedeniyle milyonlarca insan zorunlu bir şekilde bulundukları yerleri terk etmek zorunda kaldı. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri olduklarını belirten Avrupa ülkeleri bu göç akınları karşısında ikiyüzlü davrandı.

Fatih Demir / HAKSÖZ HABER

Irak’tan ABD’nin işgali ile beraber 6 milyona yakın insan göç etti. Suriye’den, Suriye İnsan Hakları Ağı’nın (SNHR) raporlarına göre şu ana kadar 14 milyona yakın insan zorunlu göç halinde bulunuyor.

Afganistan’da ise göç 40 yıldır sürüyor. Son olarak 2021 yılı itibariyle de Afganistan’dan göç edenlerin sayısının 6 milyonu geçtiği tahmin ediliyor.

Bu rakamların sadece kayıtlı göçmenleri kapsadığını ise belirtmeliyiz.

Ülkelerinden zorunlu bir şekilde ayrılan göçmenlerin, güvenli ülke saydıkları ve yeni bir hayat ile iş kurabileceklerini düşündükleri ülkeleri tercih ettikleri de biliniyor. Bu ülkeler arasında, Türkiye, Almanya, İngiltere, Fransa, Belçika, İtalya ve Baltık ülkelerini sayabiliriz.

Türkiye 5 milyondan fazla göçmene ev sahipliği yaparken Türkiye’yi bölgede göçmenleri en çok ağırlayan ülkeler olarak; Pakistan ve Ürdün takip ediyor.  Batı’da ise Kanada ve Almanya en fazla göçmen alan ülkelerden oldu. Ancak Batı’daki birçok ülke göçmenleri kalifiye olup olmamasına göre ülkesine kabul ediyor.   

Yine Avrupa kıtasındaki birçok ülke, göçmenleri ülkelerinde görmek istemiyor. Avrupa ülkelerinin hükümetleri de son yıllarda aşırı sağ koalisyonları nedeniyle göçmen karşıtı politikalarını arttırdı.

Irak ve Suriye’den göç edenlerin uzun bir süredir Avrupa’ya ulaşmasını engelleyen Avrupa Birliği, Yunanistan, Bulgaristan ve Makedonya gibi sonradan üyeliğe kabul alan ülkeleri, “tampon göçmen bölgesi” olarak kullanıyor. Türkiye’de Avrupa Birliği için bu süreçte önemli bir aktör olarak görülüyor.

AB, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkelere ‘Mülteci Mutabakatı’ gibi projeler kapsamında milyar avrolar aktarıyor. Türkiye’nin şu ana kadar bu fonlardan 5 milyar avro kadar aldığı ifade ediliyor. Hedeflenen rakamlar ise 10 milyar avronun üzerinde.

Son aylarda Afganistan’dan da büyük bir göç akını bekleniyor. AB ülkeleri, bu göçler karşısında ise sessiz bir tutum sergiliyor. Öte yandan AB, kendi içerisinde sınırları kaldırmaya devam ediyor. Schengen kapsamında sınır politikalarını değiştiren 1995 yılında değiştiren AB, birlik ülkeleri arasında yeni sınır anlaşmaları ile sınırların kaldırılmasını amaçlayan mutabakatı geçtiğimiz yıllarda onaylamıştı.

Ancak AB ülkeleri, dış sınırların güvenli olana kadar iç sınırların da denetlenmesi gerektiğini ifade ediyor. Geçtiğimiz yıl Federal Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, “AB’nin dış sınırları yeterince güvenli hale gelene kadar sınır kontrollerini sürdürmek istediklerini” söylemişti.  

Sınırları içerde açmak, dışarıya kapatmak

AB’ye üye olan ülkelerin ve vatandaşların üyeliğinin sadece Avrupalılığı göklere çıkaranların iddia ettiği gibi, ucuz uçuşlarla Lizbon'a gezmeye gitmeye yarayan açık sınırlar anlamına geldiğini düşünmek yanılgı olur. Çünkü öte taraftan da AB’nin politikaları dışa kapalı sınırlar hedefliyor.

AB içerisinde göç hareketleri oldukça zayıf kalırken, AB dışından göç alınması politikaları sadece nüfusun iş gücüne yetmediği durumlarda kullanılacak alternatif bir çözüm olarak görülüyor.

Avrupa Birliği ülkeleri açıkça ikiyüzlü davranarak milyonlarca insanın göç etmesine neden oldukları politikaların sonuçlarını görmezden gelmeye devam ediyor.

Yorum Analiz Haberleri

Ekran karşısında beyni çürüyen bir nesil...
Mimaride insani saiklerin yerini; kârlılık ve verimlilik aldı...
Siyonist çeteye karşı direnişle geçen bir yıl...
“Devrimci zihniyet ahlâkını kaybederse her şeyini kaybeder”
Esed sonrası Suriye: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı artık hayal değil