Almanya'nın başkenti Berlin'de Neptun Brunnen Meydanı'nda “Küresel Güney direniyor” sloganıyla toplanan binlerce kişi, Filistin ile dayanışma gösterisi yaptı.
Daha sonra şehir merkezine yürüyen göstericiler, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgaline son vermesini, Gazze’de soykırımın durdurulmasını ve Almanya’nın İsrail’e silah sağlamamasını talep etti.
Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı gösteride, “Filistin’e özgürlük”, "Batılı değerler sadece beyazlar için mi?”, “Çifte standarda son verin”, “Ateşkes şimdi” ve “Soykırımı durdurun” yazılı dövizler taşındı.
Göstericiler Almanya Dışişleri Bakanlığının ve Friedrich Caddesi’ndeki Starbucks şubesinin önünden geçerken “Utanın” sloganları attı.
Polis, gösteriye 7 bin 500 kişinin katıldığı bilgisini paylaştı.
Paris'te "Gazze için ateşkes" talep edildi
Fransa'nın başkenti Paris'te Bastille Meydanı'nda başlayan Filistin'e destek gösterisi, Millet Meydanı'nda son buldu.
Gösteriye, Filistin bayrakları ve şemsiyeleriyle katılanlar, Gazze'de ateşkes sağlanmasını istedi.
İsrail'e yönelik boykot çağrısında bulunan göstericiler, yağmura rağmen "Gazze bir hapishane değil, toplama kampı" sloganı attı.
Paris'te yaşayan ABD'li gösterici Terasia Bradford, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Gazze'deki soykırıma suç ortağı olan hükümetlere karşı öfkesini dile getirmek için bu gösteriye katılmayı önemli gördüğünü" ifade etti.
Bradford, İsrail'in insani yardım bekleyen Filistinlilere saldırmasını, "un katliamı" olarak nitelendirdiğini söyleyerek, "Görüntülere baktığımızda ailelerini doyurmak için giden babaların sokakta insan değilmişçesine öldürüldüğünü görüyoruz. Evde kalıp bir şey yapmamak mümkün değil." dedi.
ABD'nin İsrail'in üzerinden tüm ekonomik desteğini çekmesi gerektiğini vurgulayan Bradford, Fransa dahil diğer devletlerin de İsrail yönetimine yaptırım uygulaması gerektiğinin altını çizdi.
Bradford, İsrail'in insani yardım bekleyen Filistinlilere saldırmasını, "un katliamı" olarak nitelendirdiğini söyleyerek, "Görüntülere baktığımızda ailelerini doyurmak için giden babaların sokakta insan değilmişçesine öldürüldüğünü görüyoruz. Evde kalıp bir şey yapmamak mümkün değil." dedi.
ABD'nin İsrail'in üzerinden tüm ekonomik desteğini çekmesi gerektiğini vurgulayan Bradford, Fransa dahil diğer devletlerin de İsrail yönetimine yaptırım uygulaması gerektiğinin altını çizdi.
Bradford, "Tüm ülkelerin, İsrail'e sırtını dönmesi gerekiyor. Böylelikle hükümetlerimizle bu soykırıma ortak olmayız" ifadesini kullanarak, İsrail'in Gazze'de herkesi öldürmeyi kafasına koyduğu değerlendirmesinde bulundu.
Lübnan asıllı Fransız gösterici Andrea Kallab, Gazze'de olup bitenlerin herkesi ilgilendirdiğini ve bölgede "insanlığa karşı suç" işlendiğini belirterek, hissettiklerini anlatacak kelime bulamadığını vurguladı.
Kallab, Gazze'de yaşananları 2. Dünya Savaşı'nda gerçekleşen Yahudi soykırımına benzetti.
Madrid'de 3 bin kadından insan zinciri
İspanya'nın başkenti Madrid'de, "Filistin halkına yönelik soykırıma" karşı İsrail ve ABD'yi protesto etmek için yaklaşık 3 bin kadın, Avrupa Parlamentosu (AP) ile ABD ve İsrail Büyükelçilikleri binaları güzergahında el ele tutuşarak insan zinciri eylemi yaptı.
"8 Mart Komisyonu" adlı örgüt tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne atfen düzenlenen eylemde, bu kez sadece kadınlar, "Gazze'ye yönelik saldırılarından dolayı İsrail'i, ona destek veren ABD'yi ve "sessiz kalarak suç ortaklığı yaptığı gerekçesiyle Avrupa Birliğini" protesto etti.
Gazze ve Batış Şeria başta olmak üzere İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında işlediği "savaş suçları ve insan hakları ihlallerinin sorumlularını ve suç ortaklarını" hedef alan eylemde kadınlar, AP ile ABD ve İsrail Büyükelçilikleri binası arasında ele ele tutuşarak insan zinciri oluşturdu.
Kötü hava şartlarına, yağan sulu kara rağmen eylemlerine devam eden kadınlar, kısa süreliğine Castellana Bulvarı'nı trafiğe kapattı.
Eyleme ilişkin 8 Mart Komisyonunca, "Filistinli kadınların da söylediği gibi Gazze'de yaşananlar insanlığa karşı bir meydan okumadır. Feminizmin de savunduğu en temel değerlerin ve insan haklarının ihlallerine tanık oluyoruz. Filistinli kadınlar, Filistin'in dışarıda ve içeride uğradığı apartheid ve işgale karşı mücadelede temel taşı oluşturuyorlar. Filistinli kadınlarla dayanışmamızı buradan tüm dünyaya haykırıyoruz." açıklaması yapıldı.
"Acil ateşkes ilan edilsin ve toplu cezalandırma, apartheid, tutuklamalar durdurulsun" çağrısı yapılarak, "İsrail'in onlarca yıldır Filistin'e uyguladığı tüm baskı ve ambargoların kaldırılması, Filistinlileri kaderine terk eden bu adaletsizlik ve katliam karşısında tüm AB ülkelerinin harekete geçmesi" istendi.
Öğrenciler Sendikası Genel Sekreteri ve 8 Mart Komisyonu üyesi Coral Latorre, AA muhabirine, "8 Mart Kadınlar Günü nedeniyle hafta boyunca yapılacak eylemlerin bu yıl, Filistin'deki siyonist İsrail'in soykırımına karşı bir ses olmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Netanyahu bir katil ve buna sessiz kalan tüm Batı ülkeleri de suç ortağıdır." dedi.
Eyleme katılan İspanyollardan Marina Mata da "Direkt sivil halkı hedef alan bir soykırım ile karşı karşıyayız. Biz eylemlerimizle bir şekilde sesimizi yükseltemeye, 'Artık yeter, bu soykırımı durdurun.' demeye çalışıyoruz. Ama bu soykırım ancak ABD ve AB İsrail'i finanse etmeyi bırakırsa duracaktır." diye konuştu.
Avusturya'da protestolar
Avusturya'nın başkenti Viyana'da, 30 binden fazla Filistinlinin ölümüne yol açan İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını proteste etmek için yürüyüş düzenlendi.
Başkentin önemli noktalarından İnsan Hakları Meydanı'nda toplanan göstericiler, Filistin bayraklarının yanı sıra, "Refah'tan elini çek", "Soykırıma hayır", "Şimdi ateşkes" yazılı pankartlar taşıdı.
İsrail'in yaklaşık 5 aydır Gazze'ye yönelik sürdürdüğü saldırılara tepki gösteren göstericiler, özellikle 29 Şubat'ta yardım bekleyen Filistinlilerin İsrail ordusu tarafından açılan ateşle öldürülmesinin Tel Aviv yönetiminin insanlık dışı eylemlerinin en uç noktası olduğunu vurguladı.
"Dünyanın soykırıma karşı sessizliği"
Gösteride konuşan Filistin'in Viyana Büyükelçisi Salah Abdel Şafi, Gazze'de yaklaşık 150 gündür soykırım işlendiğini belirtti.
Önceki gün "yemek katliamı" olduğunu ifade eden Şafi, "Gazze'de o gün ekmek kanla yapıldı. 150 gündür katliam, savaş suçu, bloke ve açlık. Yerleşimci, sömürgeci, aparthaid devleti İsrail'in bunu yapması bizi şaşırtmıyor. Bizi dehşete düşüren ise dünyanın buna sessiz kalması." diye konuştu.
Şafi, dünyanın İsrail karşısında susmasının utanç verici olduğunu kaydederek, susanların katliama ortak olduğunu vurguladı.
İsrail'i mühimmat, silah ve finansal olarak destekleyen ülkelerin olduğuna işaret eden Şafi, Tel Aviv yönetimini aktif şekilde destekleyen Almanya aleyhinde Uluslararası Adalet Divanında dava açan Nikaragua'ya teşekkür etti.
"İsrail'in Gazze'de yaptıkları Batı basınında görülmedi"
Avusturyalı yazar ve gazetecisi Hannes Hofbauer, İsrail'in Gazze'de yaptıklarının Batı basınında görülmediğini vurgulayarak, en son yardım beklerken öldürülen Filistinlilerin Avusturya basınında "ölümle sonuçlanan olay" olarak tanımlandığına dikkati çekti.
Hofbauer, Alman basınında büyük suskunluğun hakim olduğunu ifade ederek, "Bu sessizlik yerine siyonist terörü hakkında ortalama bir haber yapanlar ve soykırımdan bahseden her ses büyük gürültüyle bastırılıyor." dedi.
"Avusturya, Gazze'deki soykırımın parçası olmamalı"
Nazi toplama kamplarında hayatını kaybeden Yahudilerin yakınları tarafından kurulan KZ Verband adına konuşan Yahudi asıllı Ernst Wolrab da bir Avusturya vatandaşı olarak İsrail'in katliamlarının son bulması için iktidarın hemen harekete geçmesini istedi.
Wolrab, Avusturya'da iktidarın, İsrail'in, Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına uyması, ilhak ve işgallerden vazgeçerek 1967 sınırlarına çekilmesini daha güçlü şekilde vurgulaması gerektiğini belirterek, "Avusturya, Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki soykırımın parçası olmamalı." ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından göstericiler, kentin önemli caddelerinden Ringstrasse'yi trafiğe kapatarak parlamento binası önünde yürüdü.
Hollanda'da polis, İsrail Büyükelçiliği önünde Filistin'e destek gösterisine izin vermedi
Hollanda'da İsrail Büyükelçiliği önünde Filistin'e destek gösterisi ve Hollanda Parlamentosuna yapılmak istenen yürüyüş polis tarafından engellendi.
İsrail'in saldırılarını protesto etmek ve Filistin'e destek vermek isteyenler, Lahey kentindeki İsrail Büyükelçiliği önünde bir araya geldi.
Polis, katılımcıları, güç kullanarak 500 metre mesafedeki gösteriye izin verilen alana yönlendirdi.
Göstericilerin etrafını saran polis, Hollanda Parlamentosuna yürüyüşü engellemek için hiç kimsenin alandan ayrılmasına izin vermedi.
Hollanda hükümetinin İsrail’e karşı tutumunu eleştiren göstericiler, ellerinde "Özgür Filistin", "Apartheide son ver" ve "Özgürlük ülkesinde, özgürlük öldü" yazılı dövizler taşıdı.
Göstericiler, "Şimdi ateşkes", "Rutte seni soykırımla suçluyoruz", "Hollanda finanse ediyor, İsrail bombalıyor" ve "Utanın" sloganları attı.
Hollandalı gösterici Willem Mes, AA muhabirine, İsrail Büyükelçiliği önünde protesto yapılmasına izin verilmemesinin Hollanda'nın çifte standart uyguladığının göstergesi olduğunu ve buna anlam veremediğini söyledi.
Mes, "Elbette İsrail'e yıllardır istisnai durumlar uygulanıyor. 'Bunu yapma, şunu yapma' deniliyor ancak bir şey uygulamazsanız hiçbir sonuç elde edilemez. Yani her zaman çifte standart uygulanıyor." dedi
Yardım bekleyen Filistinlilerin İsrail askerleri tarafından öldürülmesini "korkunç" olarak nitelendiren Mes, "Aslında bu yeni bir şey değil. Elbette 75 yıldır süregelen bir kalıba uyuyor. Filistinliler rastgele vurulabilecek, insan olmayan varlıklar olarak görülüyor." ifadesini kullandı.
Mes, İsrail'in hedefinin mümkün olduğu kadar çok sayıda Filistinliyi öldürmek veya ülkeyi terk etmelerini sağlamak olduğunu dile getirerek, "Evet, bunun bir soykırım olduğunu düşünüyorum. Etnik temizliktir, soykırımdır, hepsi bir arada." değerlendirmesinde bulundu.
Merlijn van Hassel, "Oradan (İsrail Büyükelçiliği önü) ayrılmamız istendi. Protestoya devam edebilmemiz için çok fazla baskı uygulanarak ve itilerek buraya getirildik. Bu çok talihsiz bir durum. Mesajımızı en önemli yerde iletmeyi tercih ediyoruz. Sesimiz orada duyulacaktı." diye konuştu.
Gösteride çok sayıda polisin bulunmasının dikkati çekici olduğuna vurgu yapan van Hassel, başka gösterilerde çok daha fazlasına izin verildiğini ve kendilerinin istedikleri yerde gösteri yapmalarına izin verilmediğini dile getirdi.
Van Hassel, şunları kaydetti:
"Neyse ki Güney Afrika tarafından şimdiden adımlar atıldı. Ancak yapılanlar yeterli değil. O kadar çok sivil kayıp var ki. Sonunu belirlemek çok zor. Bu böyle devam ettikçe devam ediyor. Asla yeterli değildir. Yani evet benim gözümde kesinlikle bir soykırımdır."
Yvonne Snitjer da Filistinlilerin İsrail askerleri tarafından öldürülmesiyle ilgili "İsrail'in aylardır ne yaptığını zaten biliyoruz. Aylar önce bir hastaneye ilk saldırı yaşandı. Sorumlu kim? Bu arada artık hastaneler kalmadı. Kuzey Gazze'de neredeyse hiç insan kalmadı. Bu arada Batı Şeria'da, Doğu Kudüs'te binlerce insan Mescid-i Aksa'da ibadet hakkından mahrum bırakıldı." ifadesini kullandı.
İtalya'da binlerce kişi "Gazze'de soykırım dursun" çağrısıyla yürüdü
İtalya'da binlerce kişi, "Gazze'de soykırım dursun" çağrısıyla İsrail'in saldırılarını protesto etmek için yürüdü.
Başkent Roma'nın işlek meydanlarından Vittorio Emanuele Meydanı'nda bir araya gelen yaklaşık 4 bin kişi, İsrail'in saldırısı altındaki Gazze'ye, Filistinlilere destek ve dayanışmalarını belirtti.
Bazı göstericiler de hemen "ateşkes" talebini dile getirdi.
İsrail'i protesto eden göstericiler, sık sık "Filistin'e özgürlük", "Katil, terörist İsrail" şeklinde slogan attı.
Yürüyüşten önce İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile İsrailli mevkidaşı Binyamin Netanyahu’nun el sıkıştığı fotoğrafına kırmızı boya ile el basılarak, söz konusu liderler de protesto edildi.
Yürüyüşte, "Meloni hükümetinin, soykırımın suç ortağı olduğunu" belirten pankart da dikkati çekti.
Yürüyüş sırasında bir grup gösterici, Gazze'nin bombalanması sırasında kaydedilmiş bir ses kaydının açılmasıyla kendilerini yere bırakarak, Gazze'de yaşanan felaketi canlandırdı.
Göstericiler, daha sonra bir araya gelerek "Gazze'de soykırımı durdurun" pankartı da oluşturdu.
"Özellikle vahşi bir soykırım bu"
Yürüyüşe katılan Vincenzo Brandi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Gazze'de yaşanan soykırımı protesto etmek için geldiğini belirterek, şunları söyledi:
"Vahşi bir soykırım bu. Düşünün ki; yardımların girişi engelleniyor ve dolayısıyla sivil halk aç bırakılarak Gazze'den ayrılmaya zorlanıyor. Yani sadece imha değil, etnik temizlik operasyonu da yapılıyor. Bunu protesto için buradayım. Ayrıca ABD, İtalya ve farklı Avrupa ülkeleri gibi pek çok ülkenin, objektif olarak bir suç devleti olan İsrail'i desteklemeye devam etmesini protesto etmek için buradayım."
Brandi, İsrail'in Gazze'de yardım alanlara ateş açmasıyla ilgili "Açlıktan ölmek üzere olan, ekmek, un ve suya sahip olmaya çalışan sivil halka yönelik bu saldırı gerçekten canavarca bir şey. Şunu da söylemek isterim ki; bu olay muhtemelen tesadüf değil, kasıtlıdır." yorumunu yaptı.
İtalya'da yaşayan Tunuslu Miriam da Gazze'de yaşananlar karşısında İtalyan basınının İsrail’in yanında yer aldığını belirterek, "Ama biz halkın doğru tarafta olduğunu göstermek istiyoruz." dedi.
İsrail'in son olarak Gazze'de yardım alan insanlara ateş açmasına da işaret ederek Miriam, "İnsanları açık hava toplama kampına alıp, açlıktan ölüme terk etmek sonra da çaresizce yemek yemeye gittikleri yerde onlara ateş açmaya karar vermek bence tüm insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir utançtır." ifadesini kullandı.
Bu arada İtalya'nın diğer kentlerinde de Filistin'e destek yürüyüşleri yapıldı.
Özellikle Floransa ve Pisa kentlerinde, 23 Şubat'taki gösterilerde polisin gençlere yönelik tepki çeken sert müdahalesi bugünkü yürüyüşlerde bir kez daha protesto edilirken, Filistin'e destek ve dayanışma da belirtildi.