İçtimaî hadiselerin bir zahirî ve bir de statik gücü oluşturan kaderî aktörleri vardır. Türkiye'yi 1950'ye taşıyan zahirî aktörler, NATO'nun baskısı, CHP ve nihayet DP idi. Bugün ise bu aktörler, DP'den daha öte bir katkı kaynağı olarak AK Parti ile birlikte birtakım liberal aydınlar ve kuruluşlardır.
İçtimaî hadiselerin bir zahirî ve bir de statik gücü oluşturan kaderî aktörleri vardır. Türkiye'yi 1950'ye taşıyan zahirî aktörler, NATO'nun baskısı, CHP ve nihayet DP idi. Bugün ise bu aktörler, DP'den daha öte bir katkı kaynağı olarak AK Parti ile birlikte birtakım liberal aydınlar ve kuruluşlardır. Ayrıca, Ergenekon soruşturmasından asker içindeki usulsüzlüklerin ortaya çıkarılmasına, Emniyet'in birtakım operasyonlarından her gün medyaya düşen kasetlere kadar daha demokratik bir Türkiye yönündeki faaliyetleri statükocular "Cemaat"e atfedivermekle vicdanlarını rahatlatıp, Cemaat'i kendilerince töhmet altına almaya çalışsalar da, değişimin arkasında baştan beri başka güçlü bir merkez veya merkezler de vardır. Değişimde Türkiye'nin dış politika açılımlarına bile bir noktaya kadar destek veren ve geçenlerde bir haber sitesinde yer alan küçük bir haberin farkına varmadan işaret ettiği bu merkezin ve liberallerin istediği değişmiş Türkiye'yi, bir zaman önemli bir liberal yazarın bir sohbette sarf ettiği "Bizim de günahlarımızı rahatça işleyebilme özgürlüğümüz olsun!" sözü özetlemektedir. Söz konusu merkez, hattâ merkezler, İslâm'ın aslî değerleri açısından törpülendiği, İslâm hassasiyetli kesimlerin modernleştiği, toplumda İslâmî hassasiyetin asgarîye indiği ve neticede küresel düzene tamamen entegre olmuş bir Türkiye istemektedir.
Hanefi Avcı'nın geçmişi ne olursa olsun, kitap yazma ve nihayet tutuklanma sürecinde kasten göz ardı edilen gerçekler var: Avcı, en azından kitabının "Cemaat"le ilgili bölümünü Devrimci Karargâh Örgütü soruşturması kapsamında dinlendiğini anladıktan sonra yazıyor. Örgüt şüphelisi Necdet Kılıç'la defalarca görüşüyor ve örgütün takibini önlemek için kripto veriyor. Örgütü takip için alınan gizli mahkeme kararını, örgüt hakkındaki gizli soruşturmayı ve örgüt şüphelisi pek çok kişiye yönelik olarak sürdürülen teknik ve fizikî takipleri deşifre ediyor. Bütün bunlar, evli bir bayan öğretmenle tanışmasından sonra başlıyor. Evinde, teslim etmesi gerekirken teslim etmediği silahlar ve başka isim ama kendi fotoğrafını taşıyan pasaportlar çıkıyor. Ve nasıl Ergenekon soruşturmaları yargının kararıyla başlayıp sürdürülüyorsa, Avcı soruşturması da yine yargı kararıyla başlayıp sürdürülüyor.
Avcı ile ilgili gerçekler Ergenekon gerçekleri ölçüsünde olmasına rağmen, Ergenekon soruşturmalarına sonuna kadar destek veren bazı liberal ve AK Parti yanlısı İslâm hassasiyetli liberal veya değil kalemler, Avcı hadisesi sebebiyle "Cemaat"i şu veya bu tonda şüphe altına alabiliyorlar. "Cemaat" ve "Ergenekon"la ilgili tutumları belli bazı kalemlerle yakın safta yer tutarak, Avcı'nın kitabında Türkiye'nin "bağırsaklarını temizlemesi" adına verdiği çok daha önemli bilgileri hiç tartışma gereği duymuyor ve "devlette son derece güçlendiği" iddia edilen bir Cemaat'in nasıl olup da, aleyhinde kitap yazan önemli bir insanı, hem de "daha başka gerçekleri" açıklayacağını iddia ettiği tarihten önce tutuklayacak ve hakkındaki suçlamaları âdeta sahiplenecek kadar "ahmak" davranabileceğini hiç düşünmek istemiyorlar. Ayrıca, Sayın Başbakan'ın TBMM resepsiyonundaki haklı değerlendirmelerini bazı gazeteler sansürleyebiliyor veya çok küçük görebiliyorlar.
Avcı üzerinden karanlık bir operasyon yürütülüyor. Bu operasyonda statükocu grup AK Parti'ye destekçi gördüğü "Cemaat"i hedef alıyor. Fakat operasyonun Türkiye'nin belli istikamette demokratlaşıp liberalleşmesi adına AK Parti'yi yönlendirip, "Cemaat"'i enterne etme, içinde var gördükleri devlet aygıtından "temizleme" ve tabanda da etkisizleştirme boyutunu da görmeliyiz. AK Parti içinde de "Cemaat"le nüfuz yarışına giren ve "Cemaat"ten rahatsızlık duyanlar baştan beri vardır. Umarım Türkiye'nin geleceği adına tehlikeli ve karanlık olan bu tuzağa AK Parti, özellikle onun kurmayları düşmez. "Cemaat" ise şimdiye kadar hiçbir fâni güce dayanmamıştır ve elbette dinî-millî-insanî hizmetlerini sürdürmeye devam edecektir..
ZAMAN