Ahmet Varol / Yeni Akit
Siyonist işgalci dürüst olabilir mi?
Siyonist işgalcinin dürüst olması elbette mümkün değildir ve zaten şimdiye kadar yaşanan tecrübeler hiçbir zaman dürüst olmadığını, sözünde durmadığını, kabul ettiği ahitlere ve anlaşmalara gereği gibi riayet etmediğini ortaya koymuştur.
“O durumda böyle biriyle ateşkes anlaşması yapılmasının ne anlamı var?” diye bir soru akla gelebilir. Ateşkes anlaşması, işgalcinin dürüstlüğüne ve kabul ettiği anlaşmaya riayet edeceğine güvene binaen değil neyi verirse neyi elde edebileceği konusunda muvafakat ve istediklerini alabilmesi için taahhüt ettiklerini yerine getirmeye zorlama amaçlıdır. Ondan dolayı işgalci siyonistle bir ateşkes sağlanması durumunda, onun anlaşma şartlarına riayet etmediği takdirde başına gelebilecekler hakkında bir endişe ve korkusunun olması gerekir. Böyle bir endişe ve korkunun kendisini engellemediği durumlarda kabul ettiği anlaşmayı mutlaka ihlal eder ve şimdiye kadar kabul ettiği ateşkes anlaşmalarının tümünde bu tecrübe edilmiştir.
Son ateşkes anlaşmasında da savaşı aynı tempoda devam ettirmeye cüret edememekle birlikte birçok yerde anlaşmayı ihlal ederek saldırılar düzenledi. Savaşı aynı tempoda devam ettirmekten çekinmesinin sebebi, ateşkes karşılığında elde etmeyi beklediklerini kaybetme korkusu, ihlaller konusunda cüretkar davranmasının sebebi ise bu tür ihlallerden dolayı korktuğunun başına gelmesi ihtimalinin düşük olduğu kanaatidir. Yani riayet ettiği zaman dürüstlük ilkesine göre hareket etmediği gibi, ihlal ettiği zamanlarda da asla ve hiçbir zaman dürüst olamayacağını ilan etmiştir.
İşgalcinin ihlaller konusunda bu derece cüretkar olmasının sebebi ise ateşkes için aracılık edenlerin ve uygulanmasına kefil olanların ya onu zorlama konusunda ihmalkar davranmaları veya baskı için yeterli güçten yoksun olmalarıdır. Örneğin işgalci siyonistlerle irtibatı kuran ve görüşmeleri yapan ABD, işgalciyi anlaşmaya bağlı kalmaya ve şartlarına gereği gibi riayet etmeye zorlama gereği duymamış ve bu konuda sürekli ihmalkar davranmayı tercih etmiştir. Filistin halkının maslahatını gözeterek devreye giren Katar ise onu riayete zorlayacak kadar bir baskı gücüne sahip olamadığı için bunu başaramamıştır. O yüzden işgalci saldırganı ateşkesin şartlarına riayete zorlamada yine iş başa düşüyor ve Filistin direnişi kendi imkanlarını, baskı araçlarını kullanmak zorunda kalıyor.
Siyonist işgalciler savaşta dürüst olmadıkları gibi savaşa ara verme konusundaki anlaşmalarında da dürüst olmadıklarından ateşkes anlaşmasını farklı şekillerde ihlal ettiler. Bunların başında gelen, kara güçlerinin değişik yerlerde yine silahsız insanlara saldırıda bulunması oldu. Bu saldırılarının bazılarında evlerine dönmek isteyen kalabalıkları, bazılarında tarlalarına dönüp arazilerini ıslah etmek isteyen çiftçileri hedef almak suretiyle yine birçok kişinin hayatını kaybetmesine veya yaralanmasına neden oldular.
İnsani yardımların bölgenin kuzey kesimine ulaştırılması konusunda büyük zorluklar çıkardılar. Oysa işgalcilerin iddia ettikleri gibi bu bölge boşaltılmış değil ve kuzey kesimde 1 milyondan fazla insan yaşıyor. Onların da yaşamak için yardıma ihtiyaçları var.
Bazı sağlık malzemelerinin ve ilaçların hastanelere ulaştırılması konusunda zorluklar çıkardı, insani yardım ekiplerinin çalışmalarını zorlaştırdı, ambülansların hareketini engelledi ve bazılarını durdurarak arama yaptılar. Oysa anlaşmaya göre insani yardım faaliyetlerine herhangi bir engel çıkarılmaması gerekiyor.
Güney bölge semasında 24 saat hava trafiğinin durdurulması konusunda ittifak sağlanmasına rağmen zaman zaman işgalcilerin savaş uçakları güney taraftaki Han Yunus ve Rafah illerinin semalarında özellikle gece saatlerinde uçuşlar gerçekleştirerek bölge ahalisinin endişe ve korku yaşamasına sebep oldular.
İşgalcilerin deniz kuvvetlerine ait askeri botlar da sahil tarafından saldırılar düzenlediler.
Bazılarında direnişçiler işgalcilere karşılık verdi ve bazı noktalarda işgal tanklarının ilermesini engellediler.