Ateşkes için dua ediyoruz

Eğer bir anlaşmaya varılırsa, bu son üzüntü olacaktır. Daha önce yas tutmaya vakit bulamadığımız pek çok şey için ağlamak ve yas tutmak için bolca vaktimiz olacak…

Nour Abu Dan’ın electronicintifada’da yayınlanan yazısı Barış Hoyraz tarafından Haksöz-Haber için tercüme edilmiştir.

15 aydan fazla bir zaman geçti. Tekrarlanan müzakere turlarının ritminde yaşıyoruz.

Her seferinde Gazze'deki İsrail soykırımını sona erdirecek bir anlaşmanın yakın olduğu söylendi.

Zihnimizde her şeyi hayal ettik: evlerimize nasıl döneceğimizi, sevdiklerimizle nasıl yeniden bir araya geleceğimizi ve hayatın nasıl eski haline döneceğini.

Ancak her seferinde bir parçamız paramparça oldu.

Dört yer değiştirme boyunca ailem ve ben - toplamda dört ruh - yaşamımızı geldiğimiz her yerde yeniden inşa etmeye çalıştık. Çocuklar için bir istikrar duygusu oluşturmaya çalıştık. Ancak her yerinden edilme, her seferinde yeniden başlamak zorunda kaldığımız için bu çabalarımızı daha da zorlaştırdı.

Akşamları eşim Abu al-Abed ile oturup “teknik detaylar” hakkındaki yeni haberleri dinliyorduk.

Kocam bir keresinde bana sordu: “Yakında evimize döneceğimizi düşünüyor musun?”

Sessizce cevap verdim, “Çok fazla düşünmek istemiyorum. Kalplerimizin tekrar kırılmasından korkuyorum.”

Belki de gerçekleşen müzakere turları olmasaydı dayanamazdık. En azından bir umut ışığı vardı. Ama aynı zamanda büyük bir korku kaynağı oluşturmuyor da değildi. Umuda çok sıkı sarılmaktan korkuyorduk, çünkü umudun bizi her zaman öncekinden daha kırgın bıraktığını da biliyorduk.

En azından bize söylenenlere göre, son müzakereler bizlere farklı duygular yaşattırdı. Görüşmeye bir ay önce başladılar ve hala önemli ilerleme haberleri duyuyoruz.

Hamas, arabulucular tarafından sunulan taslak anlaşmaya olumlu bir yanıt verdi. Sadece bu haber bile hem kuzey hem de güney Gazze'deki insanların kalplerinde ihtiyatlı bir sevinç oluşmasına yetti.

Üç yaşındaki Abdul Kareem bile artık ateşkesi bekliyor. Evet, en küçüğümüz haberleri takip ediyor. Etrafında olup bitenleri anlıyor, her kelimeyle gelen umudu kavrıyor.

Gecikmiş sevinç

Her küçük haber iyimserliği ateşlemeye yetti.

“Ateşkesin artık son aşamaya geldiğini söylüyorlar!” diye haykırdı bir komşu. Çocuklar sanki anlaşmaya çoktan varılmış gibi el çırparak ve şarkı söyleyerek dışarı koştu.

Gazze Şehri'nin bir mahallesi olan el-Nasr'da akrabalarımıza ait bir depo olan şu anki sığınağımızda çocuklarım için huzurlu bir atmosfer oluşturmaya çalıştım. Pembe odasının hayalini kuran 5 yaşındaki Yumna ve geride bırakmak zorunda kaldığımız oyuncaklardan bahseden Abdul Kareem.

Ancak günler somut sonuçlar olmadan uzadıkça korkularımız da artıyor - bu görüşme turunun da diğerleri gibi gerçekleşmeyen bir umuttan ibaret olacağına dair korkular.

Bu 15 ay boyunca hayatlarımız tamamen değişti.

Ailemin bir kısmı güneyde ve kaçtığımızdan beri onları görmedim. Güneş enerjisi paneliyle zar zor şarj edebildiğimiz bir telefon aracılığıyla onlarla iletişimde kalmaya çalışıyorum.

Annem bana “Sabırlı ol kızım, bu tur farklı. Yakında görüşeceğiz.”

Ama sesi kendi korkularını ele veriyor.

Yerinden edildiğimiz bölgedeki komşularımız da aynı endişeyi paylaşıyor. Ne zaman bir araya gelsek, müzakereler sanki dünyadaki en önemli olaymış gibi sohbetlerimize hâkim oluyor.

“Herhangi bir gelişme duydunuz mu?” diye soruyor biri. Bir diğeri “Anlaşmaya çok yakın olduklarını söylediler!” diye cevap veriyor.

Ama bekleyiş sürüyor. Resmi bir açıklama yapılmadan geçen her gün korkularımızı daha da derinleştiriyor.

Son bir sınav

Olası bir ateşkes yaklaşırken, İsrail işgalinin aklını yitirdiğini hissediyorum. Geride kalanları yok etmek için son bir girişim olarak saldırılar büyük ölçüde arttı. Sanki işgalci, zaman dolmadan önce bir sınavdaki tüm soruları cevaplamaya çalışıyor.

İsrail saldırılarında 14 Ocak'ta en az 61 Filistinli öldürüldü. Eğer ateşkes görüşmeleri başarılı olursa, oradaki insanlar sonu hariç tüm soykırımı yaşamış olacaklar.

Beni en çok endişelendiren de bu. Eşimden ateşkes ilan edilene kadar dışarı çıkmayacağına dair söz aldım. Aynı şeyi güneydeki babam ve kardeşimden de istedim. Hepimizin tek bir aile olarak, korkmadan, endişelenmeden yeniden bir araya gelmesini istiyorum.

Bu turun son tur olması, yaşadığımız bu kâbusun sona ermesi ve hayatın normale dönmesi için dua ediyoruz.

Kalplerimiz artık daha fazla kırılmaya dayanamıyor. Bu müzakereler sadece bir haber değil: Onlar bizim tek umudumuz. İyimser olduğumuz için değil, artık başka seçeneğimiz kalmadığı için başarılı olacaklarına inanmalıyız.

Eğer bir anlaşmaya varılırsa, bu son üzüntü olacaktır. Daha önce yas tutmaya vakit bulamadığımız pek çok şey için ağlamak ve yas tutmak için bolca vaktimiz olacak…

*Nour Abu Dan, Gazze'de yaşayan bir yazar.

Çeviri Haberleri

"Siyonist projenin sonu geldi!"
11 Eylül'den yirmi üç yıl sonra, ABD şiddetine maruz kalan Müslümanlar adaleti hak ediyor
Gazze'de çocukluk, hayatta kalmayı öğrenmek demektir
AB, Gazze soykırımının ortasında İsrail'e 847 milyon dolar borç verdi
Gazze'de yaşananları anlatmaktan neden vazgeçmeyeceğim