ODATV’nin haberini yorumsuz iktibas ediyoruz:
Mustafa Kemal’in Dolmabahçe Sarayı’nda, kendi el yazısıyla düzenlediği vasiyeti Nurer Uğurlu tarafından hazırlanarak Örgün Yayınları’ndan çıktı.
Atatürk’ün yer ve tarih belirtip, imzasını kendi el yazısıyla yazdığı vasiyetnamesinde, orijinal belge ve fotoğraflara da yer verildi. Nurer Uğurlu’nun yayına hazırladığı “Vasiyetim” adlı kitapta, Atatürk’ün nakit ve hisse senetlerinin durumu sayısal verilerle sunuldu. Ayrıca Atatürk’ün bu hisse ve senetlerini Cumhuriyet Halk Partisi’ne devredişi belgeleriyle aktarıldı.
Yayına hazırlanan “Vasiyetim”de, Atatürk’ün vasiyetnamesinin açılışı ve Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım’ın vasiyetnamenin açılışında yaşadıkları o anların tanıklarının ifadeleriyle anlatıldı.
“Atatürk’ün 10 Kasım 1938’deki Nakit ve Hisse Senetlerinin Durumu” ve “Vasiyetnamenin Açılışı” başlıklarında anlatılanlar:
“Atatürk’ün 10 Kasım 1938’deki nakit ve hisse senetlerinin durumu şöyle idi:
Nûkut
Emekli hesabı
19.566.80
4 numaralı şahsî hesap (Türkiye İş Bankası)
53.453.18
2 numaralı hesap (Türkiye İş Bankası)
1.446.872.03
Türkiye İş Bankası hisse senedi (adet)
119.125.00
Müessis hisse senedi (Türkiye İş Bankası) (adet)
569.00
Maden Kömürü TAŞ hisse senedi (nama muharrer) (adet)
12.750.00
Maden Kömürü Taş hisse senedi (hamiline muharrer) (adet)
12.250.00
Maden Kömürü TAŞ hisse senedi (müessis hisse) (adet)
25.125.00
Bu paralar, Atatürk’ün vasiyetnamesindeki koşullarla CHP’sine devredilmiştir. Türkiye İş Bankası’nın Türk Dil Kurumu’na (Bütçe Komisyonuna) verdiği bilgiye göre (1960 yılı), Atatürk’ten kalan hisse senetlerinin sayısı 320.650 tanesi nama muharrer, 230.680 tanesi hamiline muharrer olmak üzere 551.680 tane Türkiye İş Bankası hisse senedidir. Bu senetler, 20 milyon liralık sermayeye oranlıdır ve son durum göstermektedir. Türkiye İş Bankası’nın sermayesi 5 milyondan 10 milyona, 10 milyondan 20 milyona ve 20 milyondan 40 milyona, ihtiyatlardan aktarılmak suretiyle çıkarıldığında her sermaye artırımında, ellerinde bir hisse senedi olanlara iki hisse senedi verilmek yoluyla paylar da artırılmıştır.”
“Türkiye İş Bankası sermayesini 5 milyon liradan 10 milyon liraya 1956 yılında çıkardı. 1960 yılında toplanan Dokuzuncu Türk Dil Kurultayı’nda Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada bu konu şöyle belirtilmektedir: ‘… Atatürk vakfı para değildir. Hisse senetleridir. Vaktiyle bu, onar liralık 132.000 hisse idi. Sermayenin bir misli artırılması yani 5 milyonlu sermayenin 10 milyona çıkartılması ve karşılığının ihtiyat akçasından ödenmesi suretiyle bize de bir misli hisse verdiler. Yani 264.000 hisse senedimiz oldu. Ayrıca Atatürk’ün 600 tane müessis hisse senedi ve 1 milyon küsur nakdi vardı.’ (Bk. Dokuzuncu Türk Dil Kurultayı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1961).
Bu çok önemli konuda, Türkiye İş Bankası ile Türk Dil Kurumu arasındaki malî ilişkilerle ilgili komisyonda görev alan Mazhar Leventoğlu şunları yazmıştır: ‘Türkiye İş Bankası bugün Atatürk’ten kalan hisse senetlerinin 20 milyonluk sermayeye göre 551.680 adet olduğunu söylemektedir. Bu miktar hisse senetleri, 5 milyonluk sermayede 137.832.50 adet on liralık hisse senedi tutarına denk gelmektedir. 1960 yılında Dokuzuncu Türk Dil Kurultayı’na verilen bilgi doğru ise, hisse senetleri 1956’dan sonra 132.000 adetten 137.832.50 adede çıkarılmış olmaktadır.’
Hasan Rıza Soyak Atatürk’ün ölümünde 119.125 adet onar liralık hisse senediyle, 569 adet müessis hisse senedi kaldığını yazmıştır. Soyak’ın hisse senetleri listesinde 25.000 adet Maden Kömürü TAŞ hisse senedi ve 125 adet Maden Kömürü TAŞ müessis hisse senedi vardır. Türkiye İş Bankası hisse senetleri üzerindeki bu değişik rakamlar iki nedenden ortaya çıkabilir:
Birincisi, Atatürk’ün vasiyetnamesinin ‘Nutuk ve hisse senetleri, şimdiki gibi İş Bankası tarafından nemalandıracaktır’ biçimindeki birinci maddesi yorumlarına ‘Türkiye İş Bankası hisse senetlerinden başka hisse senediyle nemaldırma yapılamaz’ görüşü de katılarak Maden Kömürü TAŞ hisse senetleri satılıp karşılığında Türkiye İş Bankası senetleri satın alınmıştır.
İkincisi, Maden Kömürü TAŞ’nin tasfiyesi sonucu, bu ortaklık hisse senetleri doğallıkla paraya çevrilmiş, bu parayla da yeniden Türkiye İş Bankası hisse senetleri satın alınmıştır.
Hasan Rıza Soyak’a göre, 1938’de Atatürk’ün 569 adet Türkiye İş Bankası müessis hisse senedi vardı. 1960 yılındaki Türk Dil Kurultayı’nda yapılan açıklamada, müessis hisse senetlerinin 600 tane olduğu söylenmiştir. Türkiye İş Bankası ise müessis hisse senetlerinin 604 adet olduğunu bildirmiştir.
Hasan Rıza Soyak, 1938’e dek, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ve Atatürk’ün umumî vekili idi. Bu bakımdan elbette kendisinin yayınladığı rakamlar bir değer taşır. Hisse senetleri üzerinde 1960 yılında Türk Dil Kurultayı’nda yapılan açıklama da Türk Dil Kurumu Yürütme Kurulu adına yapılmıştır. Soyak’ın Türk Dil Kurumu’nun ve Türkiye İş Bankası’nın verdiği bilgiler arasındaki farkların belirtilmesi herhalde yetkililerin görevi olmak gerekir.’ (Bk. Mazhar Leventoğlu, Atatürk’ün Vasiyeti, İstanbul, 1968)
(…)
Atatürk’ün vasiyetnamesinin açılışını Mazhar Leventoğlu, şöyle anlatmaktadır (Bk. Mazhar Leventoğlu, Atatürk’ün Vasiyeti, İstanbul, 1968):
‘Atatürk’ün vasiyetnamesi, Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Hakimliğinde, 28 Kasım 1938 Pazartesi günü açıldı. Saat 15’e geliyordu. Mahkemeye ilkin Adalet Bakanı Hilmi Uran ile İçişleri Bakanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Doktor Refik Saydam geldi. Atatürk’ün bacısı Makbule Boysan, biraz sonra, Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu’nun kolunda mahkeme salonuna girdi.
Atatürk’ün vasiyetnamesinin açılışında, Ankara Cumhuriyet Savcı Yardımcısı, bazı milletvekilleri, kimi yargıç ve avukatlar da vardı. Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Hâkimi Osman Selçuk, resmî görevine başlamadan önce, cübbesiz olarak Atatürk’ün ölümüyle bıraktığı acıyı, bu üzünçlü oturumdan ötürü belirtti. Sözlerini şöyle tamamladı:
-Büyük milletimize ve size can ve gönülden, içten gelen taziyelerimi saygı ile sunarım. Ankara Üçüncü Sulh Hâkimi Osman Selçuk, cübbesini giydi. Oturuma açtı. Hâkim, Atatürk’ün bacısı Makbule Boysan’a sordu:
-İsminiz?
-Makbule.
-Babanızın adı?
-Ali Rıza.
-Nerede oturuyorsunuz?
-Çankaya’da, kendi köşkümde.
Hâkim, sorgusunu bitirince, üstü çeşitli mühürleri ve Atatürk’ün imzasını taşıyan bir zarfı, durumunu tutanağa geçirtip açtı. Zarfın içinden ikinci bir zarfla bir kâğıt çıktı. Bu kâğıt, vasiyetname ile ilgili bir tutanaktı.’ Medenî Kanuna göre, vasiyetnameyi Sulh Hâkimi açar. Vasiyetnamenin açılması, varislere mahkemede okunması demektir. Sulh Hâkiminin vasiyetnameyi, kendisine teslim edildiği tarihten bir ay içinde, bilinen mirasçıları çağırarak huzurlarında açması gerekir. Elinde murise ait ölüme bağlı bir harcama bulunan kimse, ölümü haber alır almaz, onu hâkime vermek zorundadır. Lehine mal vasiyet edilmiş kimselere, vasiyetnameden kendilerine ait bölümün bir örneği tebliğ olunur.
Yine Medenî Kanun hükümleri gereğince, kanunî mirasçılar vasiyetin kendilerine tebliğinden itibaren bir ay içinde, vasiyetname ile tayin edilmiş olan mansup mirasçıların haklarına itiraz edebilirler.
Atatürk’ün tek yasal mirasçısı kız kardeşi Makbule Boysan’dı. Bu bakımdan kendisine, mansup mirasçıların haklarına bir ay içinde itiraz edebileceği üzerine, mahkemece tebligat yapıldı. Konuyla ilgili olarak Cumhuriyet gazetesinin 3 Aralık 1938 tarihli sayısında şöyle bir haber yayınlanır:
Ankara 2 Aralık (Telefonlar – Atatürk’ün vasiyetnamesinin açıldığı, Ankara Üçüncü Sulh Mahkemesi, vasiyetnamede ismi geçenlerin red veya kabul hususundaki kanunî haklarını istimal etmesi için celseyi usulen talik etmişti. Kanunî varis olarak mahkemeye davet edilmiş olan Bayan Makbule teessür içinde olduğundan, mahkemenin sualine karşı şimdilik söz söyleyecek vaziyette olmadığını bildirmiştir. Tarihî vesikada ismi geçen kimselere müesseselere mahkemece bugünlerde tebligat yapılacaktır. Mahkemeye şimdiye kadar bu yolda hiçbir müracaat vaki olmuş değildir. Anakara Üçüncü Sulh Hukuk Mahkemesi, 16 Kânunusanide tekrar celse aktedecek, bundan sonra vasiyetnamenin derhal tatbikine geçilecektir.
15 Ocak 1939’da Makbule Boysan, Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Mahkemesine, bir dilekçe ile başvurarak tebligatı kabul ettiğini, vasiyetnameyi hiçbir itirazı olmadığını bildirdi.
Aynı gün, mahkeme tarafından, Atatürk’ün bıraktığı eşyaların Çankaya Köşkü’nde yazılmasına başlandı.”