Destan Yazan Kurtarıcı Kültü:
1923 başlarında kurtarılmış bir toprak bütününde (Türkiye) ihtiyaç duyulan ve giderilmesi için her türlü imkanın seferber edildiği kahraman kişi M. Kemal kült ise klasik olduğu üzere onun yüce(!) kurtarıcılığı olmuştur…
Destanlar dönemi (Epos) en ilkel şekli ile hangi şartları barındırıyorsa kuruluş aşamasında ve sonrasında Cumhuriyet kurucuları içinde aynı gerekçeler hazırdı…
Her yanı işgal edilmiş bir memlekette tüm dünyayı dize getirmiş büyük bir kurtarıcı(!) her efsanede olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti ve M. Kemal efsanesinin de doğuş sebebiydi…
Başlarda oldukça cılız kalan ve bir yığın tutarsızlıklarla örülü büyük kurtarıcı ve onun şanlı destanını üretme faaliyeti, zamanla güç dengeleri değiştikçe büyük bir propagandayla (yalancılıkla) kolayca giderildi.Yada giderildiği düşünüldü…Osmanlı’da bir subay olan M. Kemal’in görev yaptığı yıllarda askeri olduğu devlet hızla erimekteydi.Her cephede büyük mağlubiyetler yaşanırken ve doğal olarak M. Kemal’inde kayda değer hiçbir cephe başarısı yokken Cumhuriyetle birlikte yenilgi yüzü görmemiş bir büyük asker olarak arz-ı endam ettirildi..
Çanakkale başta olmak üzere kayda değer hiçbir varlık gösteremediği hatta binlerce esir vererek kaçtığı cephelerde M. Kemal eksenli başarı öyküleri yazdı, paralı ve besili öykücüler.
"Suriye ordusunun kumandanı Mustafa kemal bütün silah ve cephaneyi bırakmış. İngilizler bizden 65 bin esir almışlar..."1
"Mustafa Kemal şark cephesinden sonra Gazze cephesinde mağlup olmuş…"2
"Ali Fuat Paşa'nın mektepten (Selanik'ten) sınıf arkadaşı pek çapkın, sarhoş, huysuz ve geçimsiz... Bulgarlara Gelibolu'da mağlup oluyor. İtalyanların Trablusa tecavüzlerinde Fethi ve Enver gibi bu da oraya gidiyor. Fakat iş görüp kendini gösteremiyor. Orada gözünde iritis hastalığı oluyor. Bu hastalık frengiden olur."3
"Harbi umumi oluyor. Kendisi Enver’in yerine geçme peşinde. Zabitleri isyana teşvik ediyor. Enver diyor ki kendisine : ‘Mütemadiyen orduya disiplinsizlik vermekle meşgulsün. İstersem seni şimdi mahvederim. Nedir bu? Şimdi seni affedeceğim bana namusun üzerine söz ver ya tekaüt edeyim ya da bir daha siyasetle meşgul olmayacaksın. M. Kemal siyasetle uğraşmayacağına namusu üzerine söz veriyor. Akabinde şark cephesine tayin edilen M. Kemal orada boş durmuyor. Enver aleyhine İzzet Paşa, Vehip v.s komutanlarla bir kıyam hareketi için muhabere ediyor. Sonra korkuyor bütün bu muhabereleri Enver’e teslim ediyor. Hıyanet ve casusluk gibi bir işi yapıyor… Bu esnada Diyarıbekir’de de fuhuş ve içki içinde. Fuhuşun her nevini yapıyor..."4
Efsanelerle sarmalanmış Atatürk’le yetinmeyerek gerçek Mustafa kemale dokunmak isteyenler için bu satırlarda önemli izler mevcuttur.
Tek boyutlu övücü propagandalar içerisinde eski dava arkadaşı Mustafa Kemal’in tehlikeli gidişatına ülkeyi terk ederek dahil olmayan bir sabık Kemalisttir. Bu satırların yazarı doktor Rıza Nur saltanatın kaldırılması teklifini meclise ilk veren milletvekili olarak ve hem sağlık bakanı hem de milli eğitim bakanlığı görevlerinde bulunarak M. Kemal’e elde ettiği cumhurbaşkanlığı makamı için büyük hizmetlerde bulunmuş bir isimdir. Rıza Nur'un Lozan heyetinde İsmet paşadan sonra ikinci aza olarak bulunması da O'nun bir başka önemli tarafıdır.
'O olmasa biz olmazdık' fantezileri 'O’ndan başkası bu destanı yazamazdı' fatalizmine (kadercilik) evriliyordu. Hemen ardından da Tek başına yedi düveli yendiği ilan edildi..
Zekası, cesareti, bilgisi, hitabeti, bakışı, altın sarısı saçları, deniz mavisi gözleri, yüzündeki olağanüstülük, hatta kadeh tutuşundaki tanrısallık, giydiği frak ve şapkası, ilke ve inkılaplarıyla benzersizdi O... Bir Tanrı-Kral'da ne olması gerekiyorsa onda toplanmıştı. Eksik görülen kısımlara gerekli dolguların yapılması içinde hiç vakit kaybedilmedi. Örneğin tüm zamanların Türklerine Ata yapılmak gibi.
Anadolu’nun Ares’i (savaş tanrısı) olarak başladı. Bazen Theola oluyordu. Sofrada Dionysos' (şarabın tanrısı) tu. Evrene hükmeden Utu, O idi. Ülgen olmakta en çok M. Kemal’e yakışıyordu...
Destanların kahraman karakteristiği; olağanüstülüklerle donanmış fani gibi gözüken ama aslında bilinen beşeriliğin ötesinde fevkalade güçleri olan kişilerdir..Ve öylede olmalıdır…Tıpkı Kemalizm’in Atatürk’ü gibi…
"Gaziyi bilmek insanın insanlığına vücut veren yaratıcılardan birinin hayat ve eserini öğrenmek demektir..."5
Yani yaratıcı Tanrılar’ın 19. Asırda bedenlenmiş hali idi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Tıpkı kadim putperest uygarlıklarda olduğu gibi...
Mitos (söz, hikaye) anlatıları daha çok beşer idrakine müracaat etmeden ilahlar arasında olup bitenleri işleyen edebiyat türüdür...
Destanlarda ise bu ilahları zaman zaman insan biçiminde yine insanların arasında görebilmekteyiz…
M. Kemal her şey bitti denilen bir anda Olimpos’un korunaklı tanrılar otağından inip, (Selanik'ten) Türk’ün kaderini yeniden yazan savaş tanrısıydı.Son iki yüz yıldır Türk’ün yaşadığı tüm elemlere sadece O son verebilirdi. Samsun'da başlattığı kurtuluş hamlesini insanüstü bir şevkle ve taktik beceriyle tek başına becerebilen ulu önder ve eşsiz bir kahramandı O...
"Tanrıya gelince,onun kabul ve kurtarış kapılarıda kapanmış gibidir.Bütün dualar sanki havada kalır ve türk topraklarında ufuklar ,gün geçtikçe kararır…"6
Yani Tanrı bile Türklere Sırtını dönmüş duaları duymaz olmuşken Mustafa Kemal lütfederek yardımına koşmuştu Türk Milleti’nin..
___________________
1- (Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, s.f 482, cilt 2)
2- (Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, sf. 507, cilt 2)
3- (Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, sf. 562, cilt 3)
4- (Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, sf. 563, cilt 2)
5- (Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Pozitif Yayınları, s.f. 111)
6- (Ş. Süreyya Aydemir, Tek Adam, s.f 495, cilt 3)