“Atatürkçüyüz; Caddelere İnip Kelle Alacağız!”

“Değerli komutanlarımız, bizler Elazığ’dan sesleniyoruz. Biz fakir, namuslu, şerefli, Atatürkçü, devletçi ve milliyetçi dava adamlarıyız”

Emekli Org. Yaşar Büyükanıt’a 2005 yılında Elazığ’dan gönderilen bir raporda, hem uyarı var hem de tehdit: “TSK sessiz kalırsa, biz yine caddelere inip, kelle almaya başlayacağız... Ama şunu da unutmayın; biz caddelere inersek, siz de köşklerinizden aşağı inmek zorunda kalırsınız!”

Akit’in geçen hafta Cuma günkü haberinde, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu 2005 yılında Elazığ ile ilgili kendisine ulaşan bazı bilgilerin araştırılması talimatını verdiği ve ildeki üst düzey bürokratların, AK Parti mensuplarının, aşiretlerin, önde gelen ailelerin ve iş adamlarının fişlendiği kaydedilmişti.

Büyükanıt’ın Elazığ halkını fişleme emri vermesine zemin hazırlayan “2005 yılı Elazığ bölgesi özel raporu” başlıklı rapor da Akit’in elinde bulunuyor. “Değerli komutanlarımız, bizler Elazığ’dan sesleniyoruz. Biz fakir, namuslu, şerefli, Atatürkçü, devletçi ve milliyetçi dava adamlarıyız” girişiyle başlayan raporda kan konduran ifadeler yer alıyor. Bu raporu Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gönderen şahısların ‘sivil’ oldukları anlaşılıyor.

“YİNE CADDELERE İNİP KELLE ALACAĞIZ”

Yeni Akit’te yer alan Erol Metin imzalı habere göre bir yıllık çalışmanın ürünü olduğu belirtilen raporda, Elazığ bölgesinin kaybedilmek üzere olduğu, tüm devlet dairelerinde Kürtçenin ana dil haline geldiği, misyonerlerin cirit attığı, arazilerin İsrail’e satıldığı savunuluyor. Elazığ’ın önde gelen isimleriyle ilgili iftira içerikli bilgilerin yer aldığı raporda, Başbakan Erdoğan’a “Hain” deniliyor.

Ordunun yönetime el koyup İstiklal Mahkemeleri’ni yeniden kurmasının istendiği raporda, “Ne zaman bu olanlara dur diyeceksiniz” ifadesi kullanılıyor. TSK’nın yaşananlara müdahale etmemesi halinde kendilerinin duruma el koyacaklarının dile getirildiği raporda, “Şuna emin olun, bu konulara ve şerefsizliklere sizler müdahale etmezseniz, sizi şerefimizle temin ederiz ki biz caddelere yine ineceğiz. Ve kelle almaya başlayacağız. Ama şunu da unutmayın bu sefer bizler caddelere inersek siz de köşklerinizden ve makamınızdan aşağıya inmek zorunda kalacaksınız. Bu vatan uğruna ölmek gerekirse önce öldüreceğiz, sonra da öleceğiz” deniliyor. 

RAPORU ÖHD’NİN SİVİL UNSURLARI MI HAZIRLADI?

2005 yılında hazırladıkları ve dehşet ifadelerin yer aldığı bu raporu askeri makamlara ileten sivil şahıslar, Ergenekon’la bağlantısı olduğu öne sürülen Özel Harp Dairesi’nin ‘sivil unsurlarını’ akıllara getirdi. Her meslekten insanlardan seçilen ve gerçek kimlikleri sır gibi saklanan sivil unsurların, darbe zemini için kaos ortamı oluşturmaya çalıştıkları ileri sürülmüştü.

BÜYÜKANIT VE EKİBİ GÖZ YUMMUŞ

Yine Org. Yaşar Büyükanıt ile kurmaylarının, açık açık cinayet işleyeceklerini söyleyen sivil şahısları devletin yetkili makamlarına ihbar etmeyip, tam tersine onların hazırladığı raporu işleme koyarak fişleme yapması dikkat çekiyor.

Fişleme raporlarının altında dönemin 3. Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümg. Raif Akbaş, 8. Kolordu Komutanı Korg. Nusret Taşdeler ile 8. Kor.K.lığı İsth. Ve İKK.Ş.Md. Kurmay Albay Mustafa Çolak’ın imzası bulunuyor.

2005’te hazırlanan ve “Kelle alacağız” denilen raporun ardından Trabzon’da rahip Andrea Santoro, Hrant Dink, Malatya’da “misyonerlikle suçlanan” 3 kişi katledilmişti. Daha sonra Ergenekon bağlantılı Kafes Eylem Planı’nda, bu cinayetlerden “operasyon” diye bahsedildiği ortaya çıkmıştı.

“ATATÜRKÇÜ, DEVLETÇİ 
DAVA ADAMLARI OLARAK...”

İşte ‘sivil unsurların’ 2005’te dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt’a gönderdiği o rapordaki kan donduran ifadeler:

Değerli komutanlarımız, bizler Elazığ’dan sesleniyoruz. Biz fakir, namuslu, şerefli Atatürkçü, devletçi ve milliyetçi dava adamları olarak sizlere dilimiz döndüğü kadarıyla Elazığ ve bölgesi içerisinde yaşadığı hainlikleri, sıkıntıları abartı ve duygusallıktan uzak anlatmak ve burada faaliyet gösteren bazı ailelerle ilgili size çok önemli ve gizli bilgiler vermek istiyoruz. Başbakanı hain olan bir ülkenin Elazığ yönetimi de tabii ki hain olmak zorundadır! Şu ana kadar görülen en tehlikeli idari kadro bu kadrodur. Geçenlerde Sayın Emniyet Müdürü Hüseyin Namal’ın katıldığı bir mahalli televizyon programında kendisine spiker tarafından sorulan bir soruyu ve cevabı aktarmak isteriz. Soru: Sayın Müdürüm Elazığ’daki misyonerlik faaliyetleri hakkında neler düşünüyorsunuz ve caddelerde İncil ve tanıtım kitapları dağıtılıyor. Düşünceniz nedir? Cevap: Müslümanlar da Avrupa’da kiliseler satın alıyorlar. Bence çok normal bir olay diye cevap vermiştir. Tarih boyunca devşirmelerin bizi yönettiğini biliyorduk ama bu kadar konunun vahim olduğunu bilmiyorduk.

Bizleri üzen, endişeye sürükleyen tek şey bizlerin bile görebildiklerini acaba sizler göremiyor musunuz? Ve ne zaman bu olanlara dur diyeceksiniz. Kendimizi adeta Rus işgaline uğramış gibi hissediyoruz. Bu ülke sadece Atatürk gibi düşünen insanlar tarafından kurtarılabilir. Çıkın masaya yumruğunuzu vurun. Gereken eğer buysa İstiklal Mahkemeleri’ni kurun tekrardan bizler de cezaevlerine girip yıllarca çürüyelim. Yeter ki ülkemizi bu hainlerin elinden alın. Ve tarafınızı belirleyin! Lütfen bu raporu sümen altı etmeyin. Ve biz de bilelim ki devletimiz ayakta. Ama şuna emin olun bu konulara ve şerefsizliklere sizler müdahale etmezseniz sizi şerefimizle temin ederiz ki biz caddelere yine ineceğiz. Ve kelle almaya başlayacağız. Ama şunu da unutmayın bu sefer bizler caddelere inersek siz de köşklerinizden ve makamlarınızdan aşağıya inmek zorunda kalacaksınız. Artık ölmek gerekirse önce öldüreceğiz, sonra da öleceğiz.

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu