Atalay: Öcalan'ın Cezaevi Değişikliği Söz Konusu Değil

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Atalay, "Öcalan'ın 'cezaevi, yeri değişecek gibi bir söylenti var. Böyle bir şey söz konusu değil" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, "Bugün ortalıkta öyle bir söylenti var, (Öcalan'ın) 'cezaevi, yeri değişecek' gibi, böyle bir şey söz konusu değil, nereden çıktığını bilmiyorum doğrusu" dedi.

Atalay, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"Çözüm sürecinin ilerleyen aşamalarında Öcalan'ın konumu ve şartlarının değişebileceği yönünde tartışmalar var. Gündeminizde böyle bir konum değişikliği söz konusu mu? Bursa ya da Sincan cezaevleri konuşuluyor böyle bir cezaevi değişikliği var mı" sorularına karşılık Atalay, "Bugün ortalıkta öyle bir söylenti var, 'cezaevi, yeri değişecek' gibi, böyle bir şey söz konusu değil nereden çıktığını bilmiyorum doğrusu" diye konuştu.

Akil insanlar heyetinin İmralı'ya gitmesinin söz konusu olup olmadığı yönündeki soru üzerine ise Atalay, ilerleyen günlerde çözüm süreciyle ilgili hareketliliğin görüleceğini belirtti.

Atalay, "Ben, hükümet açıklamadan, oradaki yol haritasının unsurlarına değinmek istemiyorum. Dolayısıyla önce hükümetten somut sonuçları duyup, görüp ondan sonra değerlendirme yapmamız daha uygun. Ama hükümetin dünkü toplantısında önümüzdeki günlerde hem akil insanlar hem diğer kesimlerle diyalog görüşmeleri önemli oranda yapılacak. Onu biliyorum" ifadelerini kullandı.

 Atalay, olağanüstü hal dönemlerinde keyfi yönetimin olduğunu, AK Parti döneminde "olağanüstülükler"in olmayacağını belirtti.

Hukukun üstünlüğünün daima olacağını ve özgürlük- güvenlik dengesinde sapmanın söz konusu olmayacağını ifade eden Atalay, şöyle devam etti:

"Dün Başbakanım, İçişleri Bakanlığındaki bilgilendirme sonrasında açıkladı; 'İç güvenlik reformu hazırlanıyor, orada yeni unsurlar olacak.' Meclis'te 'Kolluk Gözetim Mekanizması' diye bir yasa tasarısı var, o da bu çerçevede değerlendiriliyor. Bütün boyutlarıyla değerlendirilerek bir reform paketi çıkacak. Vatandaşımızın hayatını kolaylaştıran ama bireysel özgürlükleri garanti altına alan bir çalışmadır. 

Biz, AB ile müzakere eden bir ülkeyiz, bütün iç mevzuatımızı oluştururken daima AB normlarını gözetiriz. AB müktesebatı bizim şu andaki bütün düzenlemelerimizde gözönüne alınır. İster tarım alanında bir düzenleme yapın, isterseniz güvenlik alanında hiç fark etmez. Her konuda AB müktesebatını önemli kriterler olarak alırız."

"Yasalar Allah emri değildir"

Beşir Atalay, "İç Güvenlik Reformu" ile geriye gidişin söz konusu olmadığını vurguladı.

AK Parti iktidarının 2004'te yaptığı düzenlemeye dönüldüğünü belirten Atalay, sulh  ceza hakimlerinin somut delil, ağır şüphe, makul şüphe anlamında bir değerlendirmeyle karar verici hale getirildiğini ve vatandaşın özgürlük alanını kısıtlayan bir düzenleme yapmayacaklarını anlattı. 

Atalay, Bingöl'de emniyet müdürü ve polislerin uğradığı silahlı saldırıyı anımsatarak, konuşmasına şöyle devam etti:

"Orada olduğu gibi zorluklar yaşıyorsanız, önceden istihbarat alındığı halde mahkemeden arama kararı çıkartamıyorsanız, sonra 2 polisinizi şehit veriyorsanız, bunları her devlet düşünecek, oralarda makul uygulanabilir tedbirler alınacak ama bunları fazla büyütenler var. Molotof kokteyli uzun süredir tartışılıyor, patlayıcılar var yasada ama molotof kokteyli anılmadığı için ceza görmüyor veya yüzüne maske takarak eylem yapıyor, toplantıya gidiyor. Yüzüne maske takmak 'Ben suç işleyeceğim, kimliğim bilinmesin' demektir. Yasalar donuk değildir ve Allah emri de değildir. Yasalar toplumların ihtiyaçlarına göre her zaman düzenlenebilir. Sıradan vatandaşımızı rahatsız edecek hiçbir uygulama ve düzenleme kesinlikle söz konusu değildir, olamaz."

"AK Parti misyonunda bir değişiklik olmayacak"

Beşir Atalay, yapılanların "demokrasiden büyük geri adım" gibi değerlendirildiğine işaret ederek, "İnsaflı olmak lazım, herkes dikkatle okusun. Orada 3-4 maddede farklı şeyler var. Noterlerle ilgili, yargı mensuplarının maaş artışıyla ilgili hususlar ama Ceza Muhakemeleri Usulü'ne de birkaç tane çok acil ihtiyaç olan hususlar eklenmiştir. Onun dışında burada birşey söz konusu değil" diye konuştu.

Bazı kesimlerin bu konuda AK Parti aleyhine birşeyler çıkarabilme gayretine düştüğünü ifade eden Atalay, şu ifadeleri kullandı:

"İçeridekiler pompalıyor, dışarıdakiler bunu kullanıyor, Türkiye aleyhine bunu nasıl geliştirebiliriz diye. Hiç heveslenmesinler, AK Parti'nin temel misyonunda bir değişiklik olmayacak, orada hepsi yanılacaklar. AK Parti, Türkiye'yi normalleştirmek, sivilleştirmek, vesayet mekanizmalarını yok etmek için geldi ve yoluna devam ediyor.

Sayın Kılıçdaroğlu, değişik yerlerdeki konuşmalarında, 12 Eylül ile bugünleri mukayese ediyor. İnsan utanır, bunu mukayese edenlere elin adamı sorar; 12 Eylül'ü hiç bilmiyor, hiç ilgilenmemiş, hiç yaşamamış. 12 Eylül ne demek? 12 Eylül'de gözaltı süresi ne kadardı biliyor musunuz? 90 gündü, ben 1 ay gözaltında kaldım. 12 Eylül ile bugünleri mukayese etmek tutarsızlıktır."

"Millete tepeden bakma, otoriterlik, vatandaşa güvenlik birimlerinin acımasızca tavırları söylendiğinde Türkiye'de CHP dönemleri akla gelir" diyen Atalay, Anamuhalefet tarafından bu tür şeylerin söylenmesinin yanlış olduğunu belirtti.

"CHP'nin iktidarı eleştirme ve yıpratma politikalarıyla Türkiye'yi yıpratmayı çok karıştırdığını" ifade eden Atalay, şunları kaydetti:

"Muhalefetsin, anamuhalefetsin. Anamuhalefetin sorumluluğu büyüktür, yarı iktidardır, iktidar adayıdır. Yüzde 50 sorumluluk taşır şekilde beyanatlarda bulunması lazım. Ama bunlar marjinal, Türkiye'nin marjinal partisi gibi davranıyor. Dışarıda Türkiye'yi yıpratma adına hangi olumsuz provokasyon ve kampanya varsa hepsine CHP malzeme vermeye çalışıyor, içinde yer almaya çalışıyor. Bu, Anamuhalefet'i iktidar yapmaz, marjinalleştirir. Türkiye zarar görürse, kendisi de zarar görür.

Bizim en önemli gücümüz milli iradeyi hakim kılmak, sandığı hakim kılmak ve milli irade ne derse o olsun. Biz, CHP gibi vatandaşı hor gören, tepeden bakan bir parti olmadık, olmayız. Onlardan CHP'nin tarihinde çok vardır. Ciddiyetsiz bir ifadeyle, CHP'nin Sözcüsü, dün Başbakanımızla, Genel Başkanımızla ilgili seviyesiz ifadeler kullanıyor. Kendisi de seviyesizliğin farkında 'Bunlar suç değildir' diyor bir yerinde. Bunlar çok zevzek ifadeler. Başbakanımızın otoritesini tartışıyor. Sen kim oluyorsun? Sen, Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı son kongrede ne duruma düştü ona bak. Kendisini destekleyeceğim diyen 900 kusur delegenin 250'si oy vermedi, öyle seçildi. Biz bunları hiç gündeme taşımadık. Bizim Genel Başkanımız bin 388 delege, katılan bütün delegelerin oyunu alarak genel başkan seçildi. Meclis'te bu kadar büyük grubu bulunan bir partinin genel başkanı, insan biraz utanır." 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu