(Önce, Kazakistan’ın başkenti Astâne’nin/Astana şeklindeki yazılış ve telaffuz yanlışına değinelim kısaca.. Âstâne kelimesinin aslı, ’pay-i taht, başkent, karar merkezi’ mânâsındaki Âsitâne olup, İstanbul’un da isimlerinden birisidir.
Evet, bugün Kazakistan’ın başkentinde, Suriye Buhranı konusunda başlayacak olan toplantı dolayısıyla Astana şeklindeki bozuk telaffuzla bolca karşılacağımız için, doğrusunu da hatırlayalım istedik..)
***
20 Ocak’a kadarki Amerikan Başkanı Barack Obama, Suriye’de Baas rejiminin 54 yıllık kanlı diktatörlüğünün sona ereceğini, ama, yerine İslamî hedefleri dile getiren grupların güçlü çıkacağını anlayınca.. ’Beşşar Esed iktidarda kalsın daha iyi..’ deyip, Suriye içsavaşını uzaktan seyrediyormuş; ama, yeri geldiğince yine de müdahale edecek şekilde kenara çekilmiş gibi yapmıştı. Ne de olsa, yıllaardır yüzbinler halinde hayattan çekilenler, Amerikan vatandaşı değillerdi.
İran rejimi de ’Suriye’de Esed’siz bir çözümü asla kabul edemeyiz, Esed bizim kırmızı çizgimizdir..’ diyor, hâlâ da.. Esasen bunun için taa başından beri İran’dan seçkin komutanlarını askerî danışman adı altında ve Lübnan’dan ’Hizbul... ’ savaşçılarını ve son bir-iki yıldır da İran ve Irak’dan ’Haşd-i Şa’bî’ (Halk Gönüllüleri) denilen ve belli bir mezhebin sıkı bağlıları olmaları hasebiyle, DEAŞ savaşçılarının karşı kutbu denilebilecek binlerce savaşçıyı da devreye sokmasına rağmen, yine de netice alınamıyacağı görünce.. Suriye konusunda kenarda duran Putin Suriye’ye müdahale için İran tarafından ikna edildi, kendi açıklamalarıyla da sâbit bir şekilde.. Ve arkasından da Rusya’nın ağır bombardımanları bu ülkeyi daha bir viraneye çevirdi. İran makamları ise, Rus bombardıman uçaklarına nereyi vuracaklarına dair hedeflerin koordinatlarının bizzat Suriye’deki kendi askerî danışmanları tarafından verildiğini gururla açıklıyorlardı.
***
Ama, Beşşar Esed geçen sene Moskova’ya gidip; ’Rusya olmasaydı, biz ayakta kalamazdık..’ diye Putin’e minnet ve şükran duygularını sununca, İran makamlarının kendilerinden alenen esirgenen bu minnet ve şükran duygularından dolayı bir hayli burukluk yaşadıkları, medyaya bile yansımıştı.. Çünkü bu kanlı katliâm ve iç savaşın ilk dört senesinde Esed’i kendileri ayakta tutmuşken, teşekkür Putin’e gitmişti. Ve, ’Eğer biz olmasaydık, Beşşar Esed iki gün dayanamazdı..’ lafını geçen hafta da Rusya Dışbakanı Lavrov tekrarlayıverdi.
***
Türkiye ise.. Suriye konusunda NATO’nun ve Amerika’nın isteklerine, ’Siz önce, sivil kitleler için tampon bölge ve uçuşa yasak hava sahası ilan edin’ diye karşı teklifler götürünce.. B. Amerika ve NATO’yla da ilişkileri iyice soğumuştu.
Rusya bu durumu fırsat bilip, ’NATO’da bir gedik açabilir miyim..’ hesablarıyla, ’Suriye’de akan kanı durdurmak’ adına, garantörlüğünü Türkiye’yle birlikte üstlendiği bir inisiyatif geliştirip Astâne Toplantısı’nı tertib etti.
İran ise, bu garantörlük içinde yer alamıyordu. Çünkü, ’Hizbul...’ güçlerinin Suriye’den çekilmesini’ istemiyordu. Bu, İran’ın yetkili isimlerinden Ali Ekber Velayetî tarafından açıkça geçen hafta ifade ediliyordu. Çünkü onlara göre, ’Hizbul.. güçleri Suriye’de yabancı sayılamaz’ idi.
***
Ama, bir de Suriye’den çekilmiş gibi yapan USA emperyalizmi ve ’Yeniden meydan okuyacağız..’ diyen bir yeni USA Başkanı Trump vardı. Rusya, Trump Amerikası’nı da Astâne’ye dâvet etti. Ancak, Trump, bu daveti hemen reddetti ve böylece psikolojik üstünlük savaşını’nı yitirmemek ve inisiyatifi Rusya’ya kaptırmamak ve Rusya’nın ardına takılmamak dikkatinde olduğunun mesajını vermiş oldu. Böylece, Amerikan emperyalizmi, yeniden ve rakip tanımaz bir edâ içinde devreye gireceğinin işaretini de vermiş oluyor.
Ayrıca, Trump’un Ortadoğu için neler düşündüğüne dair, Tayyib Erdoğan, dün Afrika gezisine çıkarken, onun endişe verici görüşlerinin olduğuna dair haberler aldığını da belirtti.
Önümüzdeki günlerin gelişmeleri Astâne Toplantısı’nı sonuçsuz hale getirebilir.