Ortadoğu, 2011 şubatında kezzaplardan temizleniyor. Bin Ali ve Hüsnü Mübarek’ten sonra sırada Kaddafi gailesi var. Şimdilik silsilenin sonuncusu Muammer Kaddafi. Gerçekten de 42 yıldan beri iktidarda, ‘muammer (uzun ömürlü)’ oldu ama galiba yolun sonu görünüyor.
Hayatı tiyatrodan ibaret olan Kaddafi görülen o ki, son oyununu oynuyor. Hatta Yeşil Kitap’ın yıkılmasından sonra Kaddafi’nin de devrildiğine dair söylentiler var ve haberler alınıyor. Venezüela’ya kaçtığına dair teyit edilmemiş haberler alınıyor. Tunus ve Mısır halkı gibi Libya halkı da pek kararlı gözükmekte ve kendi evlatlarının ifadesiyle onlar da korku duvarını aşmış ve yıkmış durumdalar. Libya’nın doğusunda ve güneyinde başlayan devrim kıvılcımı hızlı bir biçimde Batı’ya doğru yönelmiş ve Trablusgarp da devrim ateşinin ortasına düşmüş bulunuyor. Trablusgarp devrim çemberinin tam ortasında kaldı. Halk yığınları ve kitleleri Trablusgarp merkezli son hamleye hazırlanıyor. Halk ile cani Kaddafi rejimi arasında son kapışma ve meydan muharebesi Trablusgarp’ta yaşanacak. Karanlıkta ıslık çalar gibi Kaddafi rejimi ise bindirilmiş kıtaları başkente yığarak lehinde gösteriler tertip ettirmekte. Cemahiriye’nin veliahtı Seyfülislam Kaddafi de halkı açıktan tehdit etmekte ve seçeneğin ya statükonun muhafazası ya da Libya halkının toptan kıyımı olduğunu söylemektedir. Dolayısıyla babasıyla Seyfülislam arasındaki olduğu varsayılan anlayış farkı ve liberal eğilimler, bir aldatmacadan ve rol dağılımından ibaret imiş.
*
Seyfülislam Kaddafi halkı iç savaşla ve kabile savaşlarıyla korkutmaya çalışmaktadır. Seyfülislam’a göre, Libya ne Mısır ne de Tunus’dur ve burada kabile düzeni geçerlidir ve dolayısıyla burada rejimin değişmesi ya kanlı bir seçenek ya da imkansızı taleptir. 1969 yılında yeşil hareket ve devrimi başlatan ve ‘İslam’ı referans alan’ ve halka imamlık yapan Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam devrimin Libya’yı Batı’nın kucağına düşüreceğini ve Libya’nın yeniden sömürgeleşebileceğini ileri sürmektedir. Yine iddiaları arasında, Libya’nın terör üssü haline gelmesi ve İslam emirliğine dönüşmesi ihtimali vardır. Ona göre, kaos durumunda veya İslam emirliğine geçmesi halinde Batılılar buna izin vermeyecek ve müdahale edeceklerdir. Yani Seyfülislam ölümü gösterip halkı rejime razı etmeye çalışmaktadır. Rejimin seçeneği şudur: Ya statüko ya ölüm veya yeniden sömürge haline gelmek. Gösterileri ‘fitnetü’l Kübra/büyük fitne’ olarak değerlendiren Seyfülislam iç savaş uyarısında da bulunmaktadır. Göstericilere ve bazı yorumculara göre, Kaddafi idaresi Trablusgarp’ı elinde tutma karşılığında ülkenin bölünmesine ve Bingazi’nin kendi yolunda gitmesine bile razıdır. Zaten Trablusgarp şimdilik rejimin düşmeyen tek kalesi olarak kalmıştır. Libyalı devrimciler Seyfülislam Kaddafi’nin ima ettiği gibi Beyza kentinin bir Kaide üssü olmadığını ve şehirde Kaide’nin izine rastlanmadığını ve bölgede İslami bir emirliğin de söz konusu olmadığını beyan ediyorlar. Kaddafi’ye karşı Libya bayrağını sallıyorlar,
*
Bu da gösteriyor ki, Libya rejimi gibi rejimler ayakta kalabilmek için iki dayanağa tutunuyorlar. Bunlardan birisi arka bahçe diğeri de korkuluktur. Kaddafi rejiminin arka bahçesi mensubu bulunduğu Kazazife kabilesi ve benzeri kabilelerle birlikte dışarıdan getirttikleri paralı eşkıyadır. Lakin artık Kaddafi için gitme vakti gelmiştir. Rejimin ikinci tutamağı ise Batılıların desteğini alabilmek için İslam korkuluğuna tutunmak ve bunu öne çıkarmaktır. Mübarek rejimi 30 yıldır İhvan’ı korkuluk olarak takdim ederken Kaddafi’giller de gider ayak Kaide sütununa tutunmaya yelteniyorlar. Nasreddin Hoca’nın göle maya çalması gibi: Ya tutarsa! ‘Biz gidersek Kaide gelir’ diyorlar. Aynısını giderayak Tunus için Bin Ali söylemişti. Yine Mısır’da rejim yanlıları Gazze için ‘İslam emirliği’ ifadelerini kullanıyorlardı. Hatta devrimden sonra Mısır’ın Gazze haline geleceğini ileri sürmüşlerdi. Lakin artık bu tür korkuluklar kimseyi korkutmuyor. Bilakis Libya rejiminin kendisi Kaddafi Emirliğine dönmüş durumda. Libya halihazırda Kaide Emirliği değil ama ona benzer Kaddafi Emirliği tarafından yönetiliyor. Hem de 42 yıldan beri. Bundan dolayı Muhtar Muhammed gibi devrimci ve göstericiler Kaddafi için ‘asrın Müseyleme’si tabirini kullanıyorlar. Ortadoğu kezzaplardan ve Müseyleme’lerden bir bir temizleniyor. Arap dünyasında 21. yüzyıl, ufukta belirdi. Fecri kazip ve sahte devrimler devri bitti ve fecri sadık yani gerçek devrimler dönemi başladı. Yedi Bela Hüsnü’den sonra püsküllü bela Kaddafi de yolun sonuna geldi.
YENİ AKİT