Askerlerin dünyasından

Etyen Mahçupyan

Balyoz planı bu ülkenin nasıl yönetildiğini, cumhuriyetin asker nezdinde ne anlama geldiğini, vesayet sisteminin nasıl işlevsel kılındığını ve tabii askerlerin zihniyetini anlamak açısından bir define gibi... Satırlar arasında dolaştıkça kafanız daha berraklaşıyor, her şeyin gerçek anlamını kavrıyorsunuz.

Planın can alıcı paragraflarından birini bütünüyle hatırlamakta yarar var: “TSK haricindeki dost unsurlar tarafından yapılacak ekonomik operasyonlarla hem ulusal hem de uluslararası ortamda ülke ekonomik darboğaza sürüklenerek, AKP hükümetine karşı büyük çaplı toplumsal gösteriler için zemin hazırlanacak ve koordine edilecek. Sürekli irticai faaliyetler ile ilgili haberler, öğrenci olayları, artan şehit cenazeleri, ekonomik bunalım, faili meçhul eylemlerle sokaklara dökülmüş halk temaları sürekli işlenerek, halkın en güvendiği kurum olan TSK’dan gereğini yapmasını beklediği yönünde kamuoyu yönlendirme çalışmaları yapılacaktır.”

Demek ki darbeyi mümkün ve meşru kılmak üzere bir kamuoyu çalışması gerekiyor. Bu kamuoyu çalışması askeri göreve çağırmak üzere yapılacak ve görev de yaşanan karmaşanın bitirilmesi olacak. Söz konusu karmaşanın içinde ise epeyce ilginç öğeler var... Örneğin faili meçhuller, öğrenci olayları ve şehit cenazeleri gibi. Ancak soru bunların olacağının nasıl önceden bilinebildiği. Acaba karşımızdaki, ‘ya bunlar olursa’ varsayımından hareket eden bir senaryo mu, yoksa ‘bunları’ gerçekleştirmeye soyunan bir girişim mi? Kritik kelime ‘işlenerek’ fiili. Yani TSK’nın ülkedeki kargaşayı bitirmesi değil, onu ‘işleyerek’ kamuoyu baskısı yaratması planlanıyor. Amacın bir iç tehlikeyi durdurmak değil, iç tehlike üretip darbe yapmak olduğu açıkça söylenmiş oluyor. Bu durumda acaba faili meçhuller, öğrenci olayları ve şehit cenazeleri de bilerek planlanabilen olaylar kategorisinde mi yer alıyor? Diğer bir deyişle acaba TSK bunları ihtiyaca göre mi üretiyor?

Bu sorunun ne denli vahim olduğu açık... Bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin bilerek cinayet işlemesinden, toplumsal çatışma yaratmasından ve bizzat kendi emrindeki askerlerin ölmesini sağlamasından söz ediyoruz. Kısacası ‘vatana ihanet’ diye bir terim olacaksa onun içini ancak bu tür bir girişim doldurabilir. Dolayısıyla muhtemelen büyük çoğunluğumuz söz konusu ihtimali düşünmek bile istemeyecektir. Ne var ki aynı paragrafın ilk kısmı bizi durduran nitelikte. TSK ile ‘dost’ olan unsurların ekonomik operasyonlarla ülkeyi darboğaza sürükleyeceği öngörülüyor. Burada ‘ya bunlar olursa’ gibi bir durum yok... Öznesi belli olan bir operasyon var. TSK’nın dostu olan birileri ülkeyi zayıflatacak adımları atacak ve bu kişi veya kurumlar ‘dost’ olduğuna göre zaten isteneni gerçekleştirmeye de hazır olacaklar.

Eğer sağduyunuzu kaybetmediyseniz şu tesbitten kaçınamazsınız: Ülkenin bilerek ekonomik darboğaza sürüklenmesi ülkeye zarar verecek olduğuna göre bunu ancak ülkenin düşmanları yapmak isterler. O zaman da şu soruya yanıt vermek gerekir: Eğer TSK’nın dostları böyle bir operasyonun içindelerse ve bizzat TSK böyle bir operasyonun planlayıcısıysa, bu TSK ülkenin dostu mudur düşmanı mı? Çıkan sonuç yenilir yutulur gibi değil. Ama biz bir şey yapmadık... Sadece okuduk. Yazanlar ise asker. İster emir komuta zinciri içinde olsun, ister olmasın.

***

Ülkenin
ekonomik darboğaza girmesinin askeri de etkileyeceğini öngörerek sakın hayıflanmayın... Balyoz planında “Silahlı Kuvvetlerle ilgili yatırım ve harcamalar, ihtiyaçlar ve çağın gerekleri doğrultusunda artırılacaktır” deniyor. Diğer bir deyişle TSK ekonomik darboğazdan etkilenmediği gibi, bütçesini daha da büyütüyor. İnsan, acaba ‘dost’ unsurlar bunu da mı sağlayacak diye sormadan edemiyor doğrusu. Öte yandan her şey kurumsal değil... Darbe yapmak gibi bir fedakârlığı üstlenen personele de emeklerinin karşılığının verilmesi hakkaniyetin gereği. Nitekim ‘yatırım ve harcamalara’ ilişkin paragraf şöyle bitirilmiş: “Ayrıca, Güvenlik Kuvvetleri mensuplarının mesken sorunlarının çözümlenmesi için konut yaptırılması ve satın alınması bir program dahilinde gerçekleştirilecektir.” Eğer bu bir darbe planı ise, cümle son derece ‘gerçekçi’ gözüküyor. Bal tutanın parmağını yaladığı ülkemizde, askerlerin bazılarında da kovan kırma alışkanlığı olması normal değil mi?

***

Bazılarınız
ise muhtemelen ‘onlar istediklerini alırken bize bir şey yok mu?’ diye düşünüyorsunuzdur. Balyoz planında bu konuya ilişkin önemli bir detay var. Yapmanız gereken şey, açık havada gezinmek ve ailede ne kadar çocuk varsa ortalığa salmak... Merak etmeyin, gerisi kendiliğinden gelecek. Balyoz planına göre “134. Filo çeşitli şehirlerimizde iki günde bir gösteri yapacaklar ve gösteriler sırasında halka ve özellikle de çocuklara hediyeler dağıtılacaktır.” Düşünün, ekonomik darboğaz olmuş, geliriniz azalmış, sıkıntılar artmış ve TSK gelip size hediye veriyor... Daha ne istersiniz ki?

TARAF