Korgeneral Galip Mendi sivil bir kıyafetle Kandıra Cezaevi’ndeki iki emekli orgenerali ziyaret etti. Bu kişisel bir ziyaret olsaydı, gelişmeyi daha değişik şekilde yorumlayabilirdik. Ancak Genelkurmay Başkanlığı’nın bu ziyaretin TSK adına gerçekleştirildiğini açıklaması olayın artık siyasi bir boyuta taşındığını gösteriyor.
Bazı yorumcular bu ziyaretin ‘ahde vefa’ olarak kabul edilmesinden yanalar. Galip Mendi bu ziyareti kendi başına yapmış olsaydı, Mendi’nin geçmiş ilişkileri de dikkate alındığında bunun bir dostluk ziyareti olarak sayılması daha akla yakın sayılabilirdi. Ortada ‘resmi’ nitelikte bir ziyaret bulunuyor. Önümüzdeki günlerde iddianameleri hazırlanacak iki orgeneral için bu ziyaret bir ‘destek’ ziyareti sayılmanın dışında bir anlam taşımaz.
Bu ziyaret de gösteriyor ki, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasetle ilişkisi normal demokratik bir ülkede olandan farklıdır. Bu işin bir yanı. Bir başka yanı ise bazı emekli orgeneraller yasadışı eylemlere karıştıkları gerekçesiyle tutuklanmış bulunuyorlar. Bu ülkenin sivil yargı sistemi en üst düzey komutanları, parlamenter rejimi hedef aldıkları gerekçesiyle tutuklayabiliyor.
andıra ziyareti, Türkiye’nin iki arada bir derede ülke olduğunun kanıtı gibi. TSK, haklarında tutuklamayı gerektirecek iddialar bulunan eski mensuplarıyla dayanışma gösterebiliyor. İleri bir ülkede olamaz bu. Ancak Türkiye ileri ülkelerde olduğu gibi ‘silahlı örgüt kurma’ iddiasıyla orgeneralleri, eski silah arkadaşlarının sempatisine rağmen cezaevinde tutulabiliyor.
İşte Türkiye’nin üstünlüğü ve zorluğu bu iki arada bir derede konumundan kaynaklanıyor. Üstünlüğü dedim. Türkiye’nin dinamizmini bu geçiş ülkesi olmaktan kaynaklanıyor. Sürekli değişen inişli çıkışlı siyasi, sosyal ve ekonomik yaşamı Türkiye’yi zenginleştiriyor, aktif bir ülke haline getiriyor. Tabii yarın hangi sürprizle karşılaşacağının bilinmemesi bu ülkenin geleceği konusunda endişeleri de beraberinde getiriyor.
Askeri siyasetle ilişkisi sağlıklı ve normal bir ilişki değil. Bunun normalleşmesi de kolay değil. Baksanıza ana muhalefet partisi lideri neler söylüyor. Askerin siyasi konuşmalarını yeterli görmüyor, daha da ileri gidin çağrısında bulunuyor. Böyle bir ülkede askerin kendi normal görevine dönmesi kolay değil. Çünkü bu bir iktidar ilişkisi. Üstelik bu ilişkinin değişik tarafları da sürekli hamle yapmayı sürdürüyor.
Kandıra ziyareti bir hamledir. Ancak, orgeneraller orada tutuklu durumdalar ve yargıya hesap vermekle karşı karşıyalar. Diğer ve somut gerçek de bu...
***
TSK’nın tutuklu orgeneralleri ziyaret etmesini ‘olumlu’ bulan kesim, beklendiği gibi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermenistan ziyaretine de tepki gösteriyor. Tipik ‘içe kapanmacı’ zihniyet kendini her iki olayda da gösteriyor. Türkiye, Yunanistan’la da, Suriye ile de, İran ile de ve de Ermenistan ile de ilişkilerini geliştirmemeli, geleneksel sorunları aşmak için çaba sarf etmemeli, durduğu yerde durmalı. Durmalı ki, içerdeki sistem varlığını sürdürsün, eski korkularla bu ülke yönetilmeye devam etsin.
Türkiye, Ermenistan’la 100 yıllık kavgayı sürdürürse, bundan iki ülkenin milliyetçileri prim toplarlar. Çünkü ‘düşmanlık’ milliyetçiliği besleyen ana damarlardan birisidir. Nitekim bu ziyaret nedeniyle iki tarafın milliyetçileri tepki içinde, öfke içinde, biraz da çaresizlik içinde. Son dakikada gelen haberler milliyetçi kesimleri ayağa kaldırıyor, Abdullah Gül’ün önünün kesilmesi isteği onları canlandırıyor.
Milliyetçi kesimler ‘Hiçbir geri adım atmadılar’ diyerek ziyarete karşı çıkıyor. Ermenistan Devlet Başkanı, hiçbir ön şart öne sürmeksizin Türkiye Cumhurbaşkanı’nı davet ediyor. Türkiye’nin yaptığı ise davete evet demekten ibaret. Ortada kimsenin kimseye verdiği bir taviz yok.
Bir ilişki kuruluyor. Bu ilişkinin geleceğini iki ülkenin kardeşlik isteyen, çözüm isteyen, barış isteyen kesimleri ilerletecekler. Atılan adım ileri bir adım. Bundan sonrasını göreceğiz.
Tabii sorunları olan tarafların bir araya gelmesi ve adımlar atabilmesi iki tarafın da eski durduğu yere göre özverisini gerektirir. Herkes durduğu yerde durursa uzlaşma olur mu?
Her zaman olduğu gibi milliyetçiler de bunu sömürmek isteyeceklerdir.
Gördüğünüz gibi ziyaret var, ziyaret var...
Radikal gazetesi