Ali Osman Aydın / Yeni Akit
Kızılelma’dan TCG Anadolu’ya harp sanayimiz
Siz Milli Muharip uçağa, TCG Anadaolu’ya bakarken ellerindeki soğanla görüşünüzü bulandırmaya çalışıyor birileri. Soğanı gündeme getirerek askeri teknolojideki gelişmeleri gölgeleyecekler akılları sıra. Küçücük soğan, dağ gibi TCG Anadolu’yu nasıl gizlesin! Görmek istemiyorsanız başka tabii.
Türkiye’de askeri teknoloji son yıllarda müthiş bir hızla gelişiyor.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa kuvvetleri karşısında yaşanan Nizip bozgununu, Ruslar’a karşı felaketli Kırım mağlubiyetini, bizi bir kılıç gibi ortadan ikiye bölen korkunç Balkan harplerini hatırlayın!
Askeri teknolojinin yetersizliğinden, bu teknolojiyi ayakta tutacak uzman personel ve finans eksikliğinden, kanımızı emmek isteyen azılı düşmanlarımıza muhtaç olmamızdan, etkileri bugün bile süren travmatik yenilgiler aldık.
3. Mustafa’dan bu yana bu anlamda gardımız düşüktü. Silahı daima Batıdan almak durumundaydık. Onlar da işlerine gelen silahları verir gelmeyenleri vermezlerdi. Bir zamanlar…
Mesela ABD, Firkateynlerde kullanacak Mk41 Dikey Atım Sistemi’nin satışına; ADA Sınıfı Korvetler’de kullanacak RAM Yakın Hava Savunma Füzesi’nin satışına; ve S-400’lerden dolayı F-35 savaş uçağının satışına onay vermedi.
Kanada, insansız savaş araçlarında kullandığı elektro-optik görüntüleme sistemlerine yönelik ambargo uyguluyor bize. Bunun nedeni de sistemlerin Karabağ Harekatında kullanılmış olması!
Almanya, milli imkanlarla geliştirilen ALTAY Ana Muharebe Tankı’nın seri üretiminde kullanılacak motorların satışına yönelik ambargo uyguluyor.
Fransa ve İtalya, birçok savunma ve havacılık alt sisteminin teminiyle ilgili ülkemize ambargo uyguluyor.
Türkiye bu dar boğazı, son 20 yıldır askeri teknolojiye yatırım yaparak, yerli üreticinin hareket alanını genişleterek, gayretle, sabırla, kararlılıkla aşmaya çalışıyor.
20 yıl önce 62 olan savunma sanayii projesi bugün 750’ye çıkmış.
Savunma sanayi alanındaki firma sayısı 56’dan 2700’e çıkmış.
İhracat 5 milyardan 60 milyar dolara çıkmış.
Bu alandaki AR-GE bütçesi 49 milyon dolardan 1,5 milyar dolara çıkmış.
Bu vizyon, Türkiye savuma sanayiinde yerlilik oranını neredeyse %80 oranına çıkardı.
Artık kendi akıllı mühimmatlarımızı, balistik füzelerimizi, fırtına obüslerimizi, milli gemilerimizi; Hürkuş, Hürjet, Anka 3, Bayraktar TB2, Aksungur, Atak 2, Kızılelma ve kulvarının en yüksek teknolojisine sahip Milli Muharip Uçak gibi muharebe araçlarımızı üretiyoruz.
Ordumuz daha önce milli olmayan piyade tüfekleri kullanıyorken, şimdi MKE ve özel sektör firmaları tarafından üretilen milli piyade tüfekleri kullanılıyor.
Dün de çok stratejik bir oyuncu katıldı savunma hattına. TCG Anadolu Amfibi Hücum gemisi…
2016 yılında yapımı başlanan gemi, 231 metre uzunluğa ve 32 metre genişliğe sahip. TCG Anadolu’ya 10 helikopter veya 11 SİHA konuşlandırılabilecek. Hangarında ise 19 helikopter veya 30 SİHA taşıyabilecek. 1233 personel taşıyacak gemide, afet zamanlarında kullanılmak üzere tam teşekküllü hastane ve 2 adet ameliyathane mevcut. Gemi, 13 tank, 27 zırhlı amfibi hücum aracı (ZAHA), 6 zırhlı personel taşıyıcı, 33 muhtelif araç, 15 römork olmak üzere toplamda 94 araç taşıyabilicek.
TCG Anadolu’yla iftihar etmemizin bir diğer nedeni, üzerinde bulunan silah sistemleri, elektronik harp sistemleri, torpido savuma sistemi, radarlar, muharebe sistemleri gibi tüm teknolojik donanımın %70 oranında milli sanayi tarafından gerçekleştirilmiş olması. Yani almıyor, yapıyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan TCG Anadolu ile ilgili yaptığı konuşmada, “TCG Anadolu Bayraktar TB3, SİHA, Kızıl Elma, İnsansız Savaş Uçağı ve HÜRJET Hafif Taarruz uçağımızın iniş kalkış yapabileceği kendi alanında dünyanın ilk savaş gemisidir. Bir başka ifadeyle TCG Anadolu dünyanın ilk SİHA gemisidir.” dedi.
Diğer kritik ifade de şuydu: “Ayrıca taşıdığı tanklar ve zırhlı amfibi hücum araçları sayesinde bu gemimiz gerektiğinde dünyanın her köşesinde askeri ve insani operasyon yürütebilmemize imkan sağlayacak özelliklere sahip."
Bu elbette muazzam bir hedef. Bırakın dünyanın her köşesinde operasyon yapabilmeyi, hemen sınırımızın dibinde operasyon yapmak için oylanan tezkereye bile “hayır” diyenler ve onları paravan olarak kullanan “ambargocu” devletler, taş taş inşa edilen bu büyük vizyondan rahatsızlık duyuyorlar.
Çünkü sınırları içine hapsolmuş, askeri ve siyasi anlamda bağımlı, daraltılmış, hizaya getirilmiş bir Türkiye istiyorlar. Bu yüzden muhalefet elinde “soğanla” dolaşıyor. Siz TCG dedikçe onlar “soğan” diyorlar. Hükümet teknolojiye yatırım yaptıkça, “iktidar bilime düşman” naraları atıyorlar. Savunma sanayiinde dünya klasmanında yükseldikçe, onlar “ battık, bittik” edebiyatı yapıyorlar. Bu ülkeye yürekten bağlı insanların göğsünü kabartacak, tarihi öneme sahip bu hizmetlerden tek kelime söz etmiyorlar. Karalama yahut sükutla karşılık veriyorlar.
Bana göre şu an Türkiye’de konuşulan en önemli, en hayati konuların başında geliyor bu. Silah tam bağımsızlık demektir. Buna tarihimiz şahittir. Silah konusunda bağımlıysanız, bağımsız kararlar alamazsınız.
Kendi mühendislerimiz ve firmalarımızla geliştirilen son teknoloji ürünü bu silahlar Türkiye’ye tam bağımsızlığın yolunu açacak. Makus talihimiz dönecek. Türkiye’ye “baharlar gelecek”se böyle gelecek. Değilse, kışa hazır olsun herkes!