Askeri Cunta ve İdamlardan Medet Umanlar

KENAN ALPAY

Zulme ve tuğyana karşı mücadelenin değişik safhalardan geçerek verileceğinin idrakinde olanlar açısından Mısır’daki Sisi darbesi ve sonrası gelişmeler önemli bir aşamayı göstermekte.

İmtihan olgusunun en kritik noktalarından birini oluşturan cezaevleri, işkence, idam boyutlarını coğrafyamızda şüphesiz ki en iyi bilen hareketlerden biri de İhvan-ı Müslimin hareketi ve onun lider kadrolarıdır. Hasan el- Benna ile başlayan örneklik Seyyid Kutub’larla devam etmiş ve bugün de Muhammed Bedii, Muhammed Mursi. Hayrat Şatır Muhammed Biltaci gibi öncü isimlerle sürmekte.

Despotizmim Psikolojisi

Diktatörlerin en temel zaafı bu tarihsel birikim konusundaki cehaletleridir. Siyasal psikolojinin muhakkak üzerinde durması gereken diktatörlerin davranış kodları bu gerçekliğin görülmesini engelliyor. Zannediyorlar ki Müslümanların iradesi giyotinlerle, yağlı urganlarla teslim alınabilir. Oysa geçmişten bugüne bunun böyle olmadığını gösteren sayısız örnek bulunmakta. General Sisi, sadece Suriye’nin Firavunu Esed’e baksa yeterli olacak. Ama nafile!

Her diktatörün, karşısında kim olursa olsun sinek gibi ezeceği, ona karşı söz söylemeye kimsenin cesaret edemeyeceğiyle örülü karanlık bir dünyası var. Bu sahte gerçeklik üzerinden işleyen siyasal, sosyal, hukuki, kültürel, ekonomik sistem işte bu sebeple fütursuz icraatlarıyla temayüz ediyor.

Nitekim Mısır’da başta Mursi, Bedii ve Karadavi olmak üzere İhvan liderleri hakkında verilen idam kararları bu despotik işleyişin tipik bir tezahürüdür. Geçtiğimiz yıl Siyonistler tarafından şehit edilenHamas komutanlarından Raid Attar hakkında dahi idam kararı vererek kin ve düşmanlık hedef ve sınırlarını nereye kadar zorlayacağını sembolik olarak göstermektedir aslında.

İdam kararlarına yönelik olarak Türkiye’de gösterilen tepkiler, seçim meydanlarının ve bu bağlamda iç siyasetin başlıklarından biri haline gelmesi de çok büyük bir olumluluktur. Rabia bayrakları ve Mursi’nin resimlerinin taşındığı seçim mitingleri siyasetin yönünün tayini açısından önemlidir. Hakeza Diyarbakır’dan Antalya’ya, Amasya’dan Kahramanmaraş’a birçok yerde yapılan eylemleri dayanışma ve sorumluluk bilincinin örnekliğini göstermesi açısından kayda geçirmemiz gerekir.

Eylemlerin İstanbul ayağında Özgür-Der’in çağrısıyla bir araya gelen Müslümanların yürüyüşünde taşınan “Zulme Boyun Eğmeyen, Haktan Taviz Vermeyen Öncülere Bin Selam!” pankartı ise bütün bir sürecin özetidir aslında. Yazımı müsaadenizle hem İstanbul’daki eylemde bir konuşma yapan hem de ülke çapında yapılan protestolara öncülük eden Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya’nın çarpıcı, kısa ve öz konuşmasına ayırmak istiyorum:

“İslami Hareketi Engelleyemezsiniz!”

“Kardeşlerimizin mücadelesine, direnişine ve zalimlerin zulmüne şahitlik etmek için buradayız. Sözlerime başlarken geçtiğimiz hafta darbecilerin cezaevinde hayatını kaybeden İhvan liderlerinden Ferid İsmail ve göstermelik mahkemede yargılanıp dün idam edilen 6 Beytul Makdis mücahidine Rabbimizden rahmet diliyorum.

Mısır’da şahit olduğumuz şey bir mahkeme kararı, bir yargılama süreci değil. Düpedüz aşağılık bir oyun, sefil bir tiyatrodur. Sisi yargısı sadece İhvan lideri Muhammed Bedii ve seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi değil; yıllardır Siyonistlerin cezaevinde bulunan Hamas komutanlarından Hasan Seleme gibi, yine geçtiğimiz yıl Gazze’de şehit edilen Hamas komutanlarından Raid Attar gibi mücahitler hakkında da idam kararı vererek Siyonist İsrail’e uşaklık ettiğini ispatlamıştır.

Bu karar şüphesiz Mısır’da icra olunan hukuksuzluğu, zulmü ortaya koyduğu gibi aynı zamanda Sisi cuntasının çaresizliğini de ifşa etmektedir. Cunta elinden gelen her şeyi yapmış, katliamla, işkenceyle, yasakla, zulümle İhvan’a boyun eğdirmeye, İslami hareketi susturmaya, sindirmeye çalışmış ama başarısız olmuştur. Kardeşlerimiz esir olsa da asla teslim olmamışlardır. Ve şimdi cunta bir türlü boyun eğdiremediği Müslümanların boynuna idam ipini geçirerek teslim almaya çalışmaktadır.

Oysa Müslümanlar Rablerine verdikleri ahitlerine sadıktırlar. Bir kısmı ahdini yerine getirmiş ve şehadete yürümüş, diğerleri de sıralarını beklemektedirler. Ama asla sözlerinden dönmemişlerdir, dönmeyeceklerdir.”

Hürriyet’in Manşeti ve Misyonu

Darbecilerin zulmü karşısında Türkiye’de gösterilen tavırları da ele almak zorundayız. Bu bağlamda Sisi darbesi Türkiye’de Hürriyet’in kurumsal kimliğinde bazı çevrelerin çirkin yüzünü bir kez daha göstermiştir.

Mısır üzerinden cuntacılığı, darbeciliği meşrulaştırmaya kalkan, Mısır’daki bu zalim kararı Türkiyeli Müslümanlara karşı bir sopa gibi öne sürmeye çalışan Kemalist darbeci zihniyeti de hep birlikte lanetliyoruz. Mısır halkının iradesi askeri darbeyle tasfiye edildiğinde içten içe sevinmekle yetinmediler.

Aynı sürecin Türkiye’de gerçekleşmesinden, seçilmiş cumhurbaşkanı ve siyasi kadrolara karşı askeri darbe yapılsa ve haklarında idam kararı çıksa bundan hoşnut olacaklarını izhar ettiler. Attıkları manşetlerle yine çirkin ve nefret dolu karakterlerini ele verdiler. Lakin Allah’ın izniyle hayal kırıklığına uğramaya devam edecekler.