Askerden intikam almak mı?

Mümtazer Türköne

Kimin haddine?Yazları küçük bir korulukta toplanan bir izci oymağından değil, koskoca Türk Silahlı Kuvvetleri'nden bahsediyoruz. Tam bir milyon civarında personeli, en son teknoloji eseri olan silahları, önündeki tel örgülerde 'yasak bölge' yazan ve silahlı nöbetçilerin beklediği koca arazileri ve binaları, istihbarat örgütü, istihbarata karşı koyma birimleri, sosyal tesisleri, eğitim kurumları, Seferberlik Tetkik Kurulları, büyük paraların biriktiği ve harcandığı vakıfları ve Türkiye'nin en büyük holdinglerinden birinin sahibi olan devasa bir kurumdan bahsediyoruz.

Kim askerden intikam almaya kalkabilir? Üstelik neyle? Hangi akılla? Hangi cesaretle?

Ergenekon davasında sanıkların savunması, suç delili olan belgelerin sahte olduğu iddiası üzerine inşa ediliyor. Darbe planlarını, katliam projelerini, komploları ve provokasyonları içeren belgelerin sonradan üretildiği söyleniyor. Ne cüret? Koskoca Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı sahte belge ile tezgâh kurmaya kim cesaret edebilir? Deha gerektiren bu kadar ince işçiliği, bu kadar fesadı kim üretebilir? Kim?

'Askerden intikam alınıyor' diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bu soruya cevap vermesi lâzım. Cümle çok tehlikeli: "Sözde darbe iddiaları doğrultusunda tutuklananlar içinde Güneydoğu'da terörle amansız bir mücadele sergileyen emekli ya da muvazzaf askerlerin de bulunması, aklımıza bu değerli şahsiyetlerden intikam alındığı hususunu getirmektedir." Bahçeli, alenî olarak terör cephesinin terörle mücadele eden askerlerden intikam aldığını söylemiyor mu? O zaman TSK, bu intikam eylemini elleri-kolları bağlı seyretmiş, hâkimler, savcılar intikamın infazı işine memur edilmiş, hükümet de bu ihanetin ortağı durumuna gelmiş olmuyor mu?

"Nerede bu örgüt, üye olayım." diyen Kılıçdaroğlu da dâhil devam eden davaya burnunu sokan herkes kendine çekidüzen versin! Mahkeme, darbeye zemin hazırlamak için kendi halkına karşı cinayet planları yaptığı iddia edilen bir örgütü kovuşturuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni veya Türk Ordusu'nun şerefli mensuplarını değil, vatanı koruma vazifesini kalkan gibi kullanıp iktidarı ele geçirmek için kaos planlayan, millî menfaatlerimizi darbeye meze yapan bir örgütten bahsediliyor. Herkesin çenesini kapatıp, saygı içinde yargının işini yapmasına fırsat vermesi gerekmez mi? Nedir telaşınız? Hangi hak ve yetkiyle mahkeme kurup yargılama yapıyor, haklarında suç isnadı olanları aklıyorsunuz? Bıraksanız yargıçlar işini yapsa; ne kaybedersiniz?

Mahkemenin peşinde olduğu hukuk, vatandaşın hukuku. Benim hukukum. Oyuna talip olduğunuz seçmenlerin hukuku. Bu darbe planları ile canı ve onuru tehdit altında olanlar, mahkeme kapısı dışında hiçbir yerde hakkını arayamayacak olan sade vatandaşlar. Elinde silah, emrinde asker olanların hukukunu savunacak koskoca bir Türk Silahlı Kuvvetleri var. Size ne oluyor? Sonradan gerçek olduğu kanıtlanan 'İrtica ile mücadele eylem planı' için, 'Savcılar bu belgenin sahte olduğunu kanıtlasın' diye talimat veren eski Genelkurmay Başkanının rolünü siz mi üsteleneceksiniz? Emrinde üç-beş tane polisle hukukun peşine düşmüş savcıların, yargıçların vicdanı üzerine neyin yükünü yerleştiriyorsunuz? Koskoca ordu, hakkını-hukukunu aramak için sizin desteğinize muhtaç hale geldiyse, vay bu ülkenin kaderine...

Darbecilerin, komplocuların savunmasını askerin itibarını pazara sürerek yapanlar, Türkiye'ye zarar veriyor. Büyük bir silahlı gücü komuta edenler sanık sıfatıyla mahkeme huzuruna çıkartılırken, yargıçlar halkın hukukunu devlet gücünün suistimaline karşı koruma görevi yapıyor. Üç ay sonra seçimlerde oyunu isteyeceğiniz halkın hukuku bu. Ordunun topu-tüfeği ve her şeyi var. Savunmanız gereken kimin hukuku?

Mahkeme karar verene kadar kimse suçlu değil. Mahkeme karar verene kadar kimse aklanmış da değil. Bırakın mahkeme işini yapsın. Yoksa halkın sizden alacağı intikam çok acı olacak.

ZAMAN