Asil bir direniş

RAZİYE NUR ÖZKÖSE

Dünya, yaratıldığından beri aynı hızla dönüyor olsa da, eski zamanlarla aynı hızda yaşamıyoruz hayatı…

Elbette o zamanların da ayrı imtihanları, ayrı zorluk ve kolaylıkları ve asıl gündemden uzaklaştıran ayrı dünyaya dalıp götüren telaşları hep vardı.

Şu an ise imtihanlarımızın büyük bir kısmı hız ve hıza bakışımızdan kaynaklanıyor.

Hızla değişip giden gündemlerde, asıl gündemimizle irtibatımız kopmasın diye hep bir direniş sergilememiz gerekiyor. Kimi zaman sessiz, kimi zaman sesli, kimi zaman yalnız, kimi zaman hep beraber, kimi zaman gündüz, kimi zaman gece…

Biraz boşversek, dalıp gitsek, kendimizi menzilden oldukça uzaklarda bulabiliyoruz. Ya da kimilerimiz akıntıya kapılıp giderken kendilerini bulacak bir farkındalığı bile çoktan kaybetmiş olabiliyorlar.

Direnişin öğretmeni canımız peygamberimiz (sav), kendisine ilk inen ayetlerle bize Kur’an’la büyük bir mücadele vermeyi yaşantısıyla gösterirken, geceleri namazla diriltmeyi, gündüzleri direnişin hayatın her alanına nasıl yayıldığını ince ince öğretiyor.

Sabah gözlerini açarken başlayan dua, zikir ve hamd, farkındalıklı bir başlangıçla, günün her anında ayrı ayrı direnişlere dönüşüyor.

Kulun Rabbinin gözetiminde bir yaşamın asilliğinden, esfeli safiline yuvarlanmış kimi insanların dayattığı basit ve tuhaf yaşantılara kaymaması için bu en güzel örneğimizin en güzel direniş örneklerinden kopmaması ve direnen mü’minlerle beraber olması gerekiyor.

Yalnız Allah’a olması gereken teslimiyetini çoğunluğa vermiş, pes etmiş, yılmış, bırakmış, dünyaya dalmış, boş gündemlerle avunan kimselerle yol arkadaşlığı bulaşıcı bir hastalık gibi direnen ruhları da etkileyip hastalandırabiliyor.

Zamanla gördük ki, yola çıkmaktan daha çok yolda kalmak zormuş…

Ve hakta sebat ne güzel bir yol azığıymış…

“Sabır ve namazla Allah’tan yardım dileyin” emrinin ne büyük manalara geldiği yolda ilerlemeye çalışırken daha çok anlaşılıyor. Ve ayetin devamındaki ‘huşu duyanlar dışındakilere bunun çok ağır geleceği’ derinliklerimizi sarsıyor.

Ve direniş demişken…

Asil bir direniş, GAZZE…

Direnmenin nasıl olacağını tüm dünyaya sözcüklerle değil kanlarıyla göstermeye devam eden izzetli şehir…

Günlerin, ayların, mevsimlerin değiştiği, ama direnişte kararlılığın değişmediği topraklar…

Yaz rehavetine kapılan, konforlu tatiller planlayan kimilerimize, direnişin mevsimi olmadığını gösteren kahramanlar…

Ve hızla değişen gündemlerde, gündemimizde kalsın, gündemlerde kalsın diye bizim de buralarda direniş göstermemizi en çok hak eden DİRENİŞ!

Aylardır farklı sebeplerle, farklı araçlarla gündem eden, bunun için direnen kardeşlerimizi de burada anıp Rabbim’den amellerini razı olacağı ihlaslı amellerden kılmasını diliyorum.

Hızla değişen gündemlerin, popüler kültürün takipçileri ve zulme karşı sessiz çoğunluk olduğu gibi, aylardır her hafta Pazar günlerini soğuk sıcak demeden direnişe ayıran, küçük bebekleri ve çocuklarıyla kadın-erkek, genç–yaşlı, hiçbirşey yapamıyorsak toplanırız, haykırırız diye kararlılık gösteren kardeşlerimiz de var elhamdülillah.

‘Toplanıyorsunuz da ne oluyor,  işgal ve katliam devam ediyor’ diyerek istikrarla süren eylemleri eleştiren kardeşlere de  –yapılanları yeterli görmemekle birlikte-  Allah’a karşı bir mazeretimiz olsun diyorum.

Ve bu gün istikrarını bozmadan en az haftada bir gününü eylemlere ayıran fedakarlık yapan kardeşlerin, yarın bir başka direniş gerektiğinde Allah’ın izniyle sabır, sebat ve kararlılıkla o direnişi de yapabileceklerini ümit ediyorum.

Son olarak Mehmet Ali Aslan ağabeyin bir marşında söylediği gibi:

‘ ALLAH YOLUNDA KAYBOLAN BİR ŞEY YOKTUR.’