Artık siyaset zamanı

Gülay Göktürk

Tarih tekerrür etmiyor.

Tarihi yapanlar, geçmişten dersler çıkarttıklarını gösterdiler.

Yazıya oturduğum sırada, Türkiye'ye dönen 34'üncü kişi de serbest bırakılmıştı. Devlet 1999'daki hatayı tekrarlamadı. Kürt açılımında ne kadar samimi olduğunu gösterdi. Bakanlar, müsteşarlar, savcılar, hakimler, avukatlar el ele verip barış için bir yatak açtılar.

Yıllardır ana vatanlarından uzakta, mülteci kamplarında, dağ başlarında, mağara kovuklarında yaşayan bu 34 insan bu gece sımsıcak baba ocağında, annelerinin serdiği sakız gibi çarşafların içinde derin ve ılık bir uykuya dalacaklar.

Mahmur'da, Kandil'de gözünü dikmiş bu otuz dört kişinin akıbetini izleyen binlerce insan bu uykuya imrenecek.

X x x

Türkiye dün Türkiye Kürt sorununun çözümünde çok önemli bir dönüm noktası yaşadı. Mahmur'dan, Kandil'den, Dohuk'tan gelen PKK'lılar kameralar önünde ve bölge halkının büyük sevgi gösterileri eşliğinde teslim olurken, Türkiye'nin hiçbir yerinde aleyhte bir gösteri yapılmadı. Şehit yakınları dahil bütün halk bu insani kucaklaşmayı büyük bir olgunlukla izledi.

Bu olgunluğun, bu empati yeteneğinin kıymeti bilinmelidir. Ve Kürtler tarafından da örnek alınmalıdır.

Şu anda önümüzde yeni bir sayfa açılıyor. Bu yeni dönemin bizi kalıcı bir barışa doğru götürmesi için en önemli koşul, bu olgunluğun karşılıklı olarak gösterilmesidir. Birbirimizin duygularına, hassasiyetlerine saygılı davranmayı öğrenmeliyiz. Hepimiz şimdiye kadar kullana geldiğimiz dilden sembollere kadar her şeyi yeniden gözden geçirmeye hazır olmalıyız.

Bu iş yasalarla olmaz. Bu, hiçbir yasanın formüle edemeyeceği ince bir çizgidir; hassas bir ayardır. Bu ayarı her insan kendi vicdanı, empati yeteneği ve terbiyesi ölçüsünde kendi yapabilir.

X x x

Evet; şu anda önümüzde yeni bir sayfa açılıyor.

İşler umduğumuz gibi giderse, şiddetin aradan çekildiği; Kürt sorununa siyaset yoluyla çözüm arandığı bir döneme giriyoruz. Bu yeni dönemde siyaset arenasında yerini alacak olan Kürt siyasi hareketi içinde muhtemeldir ki geçmişte PKK'lı olan birçok insan bulunacaktır. Hatta bu kişiler PKK'nın öteden beri savunduğu kimi siyasi projeleri de savunacaktır.

Buna karşılık birileri de habire çıkıp "PKK'nın siyasallaşması oyunu" klişesini tekrarlayacak; "İşte gördünüz mü, bu fikirler PKK'nın fikirleri; PKK siyasallaştı" diye bağıracaktır.

Oysa PKK'yı PKK yapan o fikirler değildi; o fikirleri hayata geçirmek için seçtiği yoldu.

Aslında bu kavram kargaşasını geçmişte yapılan büyük hata yarattı.

Geçmişte devlet, "bölücü terör örgütü" klişesi altında, fikir ile eylemi; şiddet ile siyaseti bir araya getirip her ikisini birden mahkum etti. İkisini birbirinden ayırmamaya özel dikkat sarf etti.

Bugün geldiğimiz noktada yaşananlara "PKK'nın siyasallaşması" diyebilirsiniz. Ama bir başka bakış açısıyla bakarsanız, gerçekte PKK'nın PKK olmaktan çıktığını görürsünüz. Çünkü PKK'nın temel karakteristiği savunduğu fikirler değil, hedefine ulaşmak için seçtiği yoldur; yani şiddettir. Şiddet ortadan kalktığında PKK da ortadan kalkmış, yeni bir durum doğmuştur. Bu yeni durumda aynı fikirlerle karşı karşıya kaldığımızda siyasetin aşırılıkları törpüleyici, uzlaştırıcı, sorun çözücü gücüne güvenmek gerekir.

Eğer biz yasaklardan arınmış bir siyasi tartışma platformu yaratabilir, tıkalı temsil kanallarını açabilir, herkese özgürce siyaset yapma hakkı tanıyabilirsek, korktuğumuz kimi fikirlerin gerçekte ne kadar naif olduğunu da göreceğiz. Geçmişte öcü gibi gördüğümüz kimi projelerin ne kadar değişebileceğine, karşılıklı uzlaşmalarla nasıl da ayakları yere basan projeler haline gelebileceğine tanık olacağız.

Ve ön önemlisi, hangi fikirlerin ne kadar kabul gördüğünü; hangilerinin birkaç kişinin kafasından başka bir yerde tutunamayan çürük fikirler olduğunu anlayacağız.

Önümüzde uzun bir yol var ama kimsenin yürümekten yorulacağını sanmıyorum. Yeter ki iki taraftaki barış düşmanlarının örmeye çalışacakları barikatlar konusunda uyanık olalım ve bu barikatları yıkmak ya da etrafından dolanmak üzere el ele verebilelim.

BUGÜN