Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi ve eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, gazeteci yazar Kemal Öztürk'ün Youtube kanalında konuk olduğu programın ikinci bölümü yayınlandı. Arınç, programda damadı Ekrem Yeter'in beraatıyla ilgili konuştu.
"Özellikle siyasetçileri, toplumda önde gelen kişileri damatları üzerinden vurmak çok yanlış. Ben damadımızdan sitayişle bahsetmek istiyorum. İyi bir evlat, iyi bir koca, torunlarımızın babası. Meslek hayatında çok başarılı. Çok vatansever bir insan. Güzel hasletleri üzerinde yaşayan bir damada sahibiz. Allah herkese de nasip etsin." diyerek sözlerine başlayan Arınç, FETÖ'ye geçmişte faaliyetleri nedeniyle sempati besleyenlerin olabileceğini söyledi.
"Dindar insanlar içinde bir şekilde FETÖ'yle yolu kesişmemiş insan az bulunur"
"Özellikle dindar insanlar içerisinde bir şekilde FETÖ denen olguyla yolu kesişmemiş insan az bulunur" diyen Arınç, şu ifadeleri kullandı:
“15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra Türkiye'de bir travma, bir kırılma yaşandı. Zannediyorum ki Türkiye'de her 3-4 aileden birinde yaşanmış bir travmadan bahsediyorum. Kimisinin damadı, kimisinin gelini, kimisinin gelini... Özellikle dindar insanlar içerisinde bir şekilde FETÖ denen olguyla yolu kesişmemiş insan az bulunur. Ya okullarına gitmiştir, ya derhsanelerine gitmiştir, ya gazetelerini alıp okumuştur ya da bazı faaliyetlerine sempati duymuştur. Yargıtay kararlarında da geçtiği üzere, bu insanlara o tarihlerde bir sempati beslenmiş olabilir. Ama bunun 15 Temmuz'da vuku bulan ve hepimizin çok derin bir kaygı ve üzüntü yaşadığımız olayla suçlanmak, terör örgütü üyesi olmakla yargılanmak, bütün haklarından mahrum edilmek maalesef yüzbinlerce insanın kaderine düştü. “
"Sorduklarında yanıt verebilmek için iddianameleri okuyup tasnif ediyorum"
"Türkiye nasıl bir süreç yaşadı, yargıda nasıl bir deprem oldu, yargı adalet noktasında nasıl sınıfta kaldı?" denildiği zaman yanıt verebilmek için iddianameleri okuyup tasnif ettiğini söyleyen Arınç, damadının yaşadığı süreci işe şöyle özetledi:
“Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde doçentti, bir kaç ay sonra da profesör olacaktı. Aynı zamanda da Dışkapı Hastanesi'nde her gün yüzlerce hastaya bakardı. Türkiye'nin en iyi 10 kardiyologundan birisi. Hain darbe girişiminden sonra eşi ve çocuklarıyla birlikte demokrasi meydanlarına koştular. KHK'yla meslekten ihraç edildi.
2017 yılının haziran ayında evinde bir arama yapıldı, emniyete götürüldü ve sonunda tutuklandı. Tabii hepimiz şaşırdık ve üzüldük. Avukat arkadaşlar, hakkındaki iddiaların hiçbirinin gerçekçi olmadığını söyleyerek tahliye için müracaat ettiler. İtiraz üzerine de tahliye edildi. İddianamesi yazıldı, mahkeme süreci başladı. İki yılın sonunda 17 Ekim'de Ağır Ceza Mahkemesi iddia edilen suçların sabit olmaması nedeniyle hakkında beraat kararı verdi. Savcı ve avukatlarımız temyize gittiler. “
"Bülent Arınç kötü bize göre, onun damadına da yüklenelim"
Damadı hakkında algı yaratıldığını ileri süren Arınç, kendisine düşman olanların hırslarını damadından çıkarmaya çalıştıklarını ifade ederek şöyle konuştu:
“Bugün yargıyı en çok zorlayan, kamuoyunu da en çok yanıltan bir olaydan bahsetmek istiyorum; o da algı meselesi. Geçmişte de bu tür şeyler olurdu. Önce o kişi hakkında peşinen suçlayıcı bir algı yaratılırdı. Olgu hariç. Olgu beraat kararıdır. Algıya bakarsanız, mahrem abilikten tutun, imamlıktan tutun, en çok arananlarla görüşmelerinden tutun... Zannediyorum iki sene içerisinde herkes, bu damat öyle bir damat ki, biraz da benim ismim üzerinden, bana düşmanlıklarını damada göstermek suretiyle tatmin olmaya çalışanlar da var. Bülent Arınç kötü bize göre, eh onun damadına da yüklenelim. Bu kötü adama yüklenelim, onun cezasını damadından çıkaralım. Ne kadar çirkin bir şey. Damadım hakkında iddia ettikleri suçlamaların hiçbirinin olgu haline gelmediği, bununla ilgili delil bulunamadığı yargı kararıyla sabit. Ama hızlarını gene alamıyorlar. Nasıl olur da beraat eder. “
"Damadım olmasaydı da beraat ederdi"
Arınç, Kemal Öztürk'ün "Ekrem Yeter Arınç'ın damadı olmasaydı beraat etmeyecekti... Buna katılıyor musunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
“Hayır. Yüzde yüz beraat edecekti. Benim damadım olmasaydı, sıradan bir insan da olsaydı beraat ederdi. Ancak, yargının öyle kararları var ki, mahkum da olabilirdi.”
"Ne iddianameler var, saçma sapan..."
Arınç'ın yanıtından sonra Öztürk'ün sorusu şöyle oldu:
“İnsanların isyan ettiği konuya geliyoruz. Ekrem Yeter hakkındaki iddialardan daha hafif, daha az bir çok insan beraat edemiyor. Bu insanlarda adalet duygusunun sarsılmasına neden oluyor. Neden Bülent Arınç'ın damadı hakkında bu kadar büyük iddialar varken beraat ediyor da, benim damadım, çocuğum hakkında bu kadar az, hafif iddialar varken beraat edemiyor. Burada bir haksızlık var mı?”
Eski TBMM Başkanı, şu yanıtı verdi:
“Bu iddialar yüzde yüz doğrudur ve haksızlık vardır. Bülent Arınç'ın damadının beraat etmesi karşılığında, Bülent Arınç'a ve onun üzerinden damadına yüklenmek, onları kamuoyunda mahkum etmek düşüncesini taşıyan kötü niyetli insanlar var. Ama onlardan çok daha fazlası sizin söylediklerinizi söylüyor. 'Bundan çok daha hafifleri için davalar açılmış ve mahkumiyet kararı verilmiş. Bu neyin nesi?' diyenler yüzde yüz haklıdırlar. Bu da yargının sorunudur. Yargının adalete ulaşma konusunda bu güne kadarki beceriksizliği, başarısızlığı, suçun vasfını iyi tayin edememiş olmasıdır. Ne iddianameler var. Saçma sapan...”