KHK'lılar sorunundan başlayarak Osman Kavala davsında görülen çelişkilere, Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'na yönelik tartışmalardan Hüseyin Gülerce ve Melih Gökçek'in misyonuna değin trol-troliçe mantığıyla serdedilen agresif siyasi söylemlerin Türkiye'de "testiyi çatlatabileceği" uyarısında bulunan Arınç'ın TV5’teki konuşmasından öne çıkan satır başları şöyle:
KHK'lılar ne yapsın dağa mı çıksınlar?
150 bin kamu görevlisi ihraç edildi. Haksızlığa uğradığını iddia edenler oldu. OHAL kalktı ve bu kişilerden aç kalanlar var. Yüzde 10 nispetinde işe iade edildi. Bu da yeterli değil. Beraat etmiş, hakkında takipsizlik kararı verilmiş veya hakkında hiçbir dava açılmamış insanlar sadece ihraç edilmekle kalmadı. Yurtdışına yasağı var, pasaportlarına el kondu vs. şimdi böyle bir adamı düşünün iş arıyor ve iş bulamıyor. Kimse buna iş vermiyor. ‘Yurtdışına gideyim bari yurtdışında nevalemi çıkarayım, 3 tane çocuğum var, 5 tane bakmakla zorunlu olduğum insan var.’ Yurtdışına çıkamıyor. Ben de isyan ediyorum; Bu adam dağa mı çıksın?"
En basit bir işi teklif ediyorum size
Bunlar da inançlı insanlar. Bir yargı kararına biz itibar etmeyeceksek neye itibar edeceğiz? Anayasanın o maddesi orda; Yargı kararları bütün kurumları bağlar diyor. Ben diyorum ki arkadaşlarıma dostlarıma, bu işle ilgili olanlara; En basit bir işi teklif ediyorum size. Beraat edenleri, takipsizlik kararı alanları veya soruşturma geçirmeyenleri görevlerine iade edin. Bu insanları tekrar topluma kazandırmamız lazım.”
Testi çatlar
(Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'a yönelik AK Parti içinden gelen eleştiriler) Yeni parti kuranlara hain demek çok yanlış olur. Bunu yapmamak lazım. Onların da bir hukuku var. Onlar bugüne kadar bizim hukukumuzu nasıl gözettiyse bizim de gözetmemiz lazım. Şahıslarla ilgili eleştiriye girmemek lazım. Trollerin, troliçelerin ağzı ile hain denecek kadar bu insanlara hakaret edilmesi çok yanlış olur. Birlikte olduğumuz dönemlere ait suçlamalar yapılırsa onlar da meşru müdafaa haklarını kullanırlar. Mahrem kalması gereken konuları kendilerini savunmak adına konuşabilirler. Bu da testiyi çatlatır. İki tarafa da zararı olur. Davutoğlu ve Babacan'ın şahsına bir şey söylemek bize yakışmaz. Cama taş atınca karşılığı olur.
Topbaş'ın damadı Kavurmacı için 'öldür öldür' diye bağırıyorlardı
Kavurmacı’nın oğlu, şahsen de tanırım. 4 sene içeride yattı. Ceza verdiler 8 küsur sene, hemen hemen başa baş geldiği için çocuk çok da rahatsızlığına rağmen tahliye edildi. Çok ünlü bir haber sitesi var, başlığı şu: Onun damadı da tahliye edildi. Ya sen ne vicdansız bir insansın. Ne kadar ahlaktan nasipsiz bir insansın. Adam 4 sene içeride yattı ya. Arena’da gladyatör almış kılıcı adamı bastırmış yukarıdan gelecek işareti bekliyor. Bağırıyorlar “öldür, öldür” diye. Adaletin işi zor, Allah bakanımızın da hakimlerimizin de savcılarımızın da yardımcısı olsun.
Yargıtay'da gerçek hukukçular var
Adaletin zıddı zulümdür. Azı çoğu olmaz. Ayet-i Kerime; ‘Sizin bir topluluğa olan, bir kavme olan veya bir kişiye olan nefretiniz sizi adaletten ayırmasın.’ Biz bu adamları sevmiyoruz ama topluca bakamazsın. Babanın suçundan evladı suçlamak da mümkün değil. Suçta cezada şahsilik prensibi vardır. Bugün en zor hâkimlerimizin savcılarımızın işi. Yargıtay Allah onlardan razı olsun. Yargıtay’ımızda gerçek hukukçular var. Suçu sabit olmuşsa onamayı veriyorlar. Suçu sabit olmayana ise yine evrensel bir hukuk kuralı vardır; şüpheden sanık yararlanır. Son güne kadar açık olan Bankasya’daki hesap hareketliliği niye suç olsun? Son güne kadar aktif olan bir sendika üyeliği niye suç olsun? Silahlı terör örgütü olmanın suç unsurlarının olup olmadığına bakıyor Yargıtay. Ben onları selamlıyorum.
Babanın suçundan evladı suçlayamazsınız, bir kesim rövanş hazırlığında
“Yargıtay bazı kararları bozmaya başladı. O bozmalar üzerinden şimdi yerel mahkemeler de daha isabetli kararlar vermeye başladı. Bu birilerinin hoşuna gitmiyor. Bir kesim istiyor ki onlar bir rövanş hazırlığı içerisinde ‘bize zamanında şöyle yapmışlardı biz de onların hepsine böyle yapacağız.’ Sana kim yaptıysa hesabını ondan sor. Günahsız bir insana niye bu kadar kinle bakıyorsun?”
Soros konusunda kendimize saygımız olsun
Soros'un Türkiye temsilcisi Can Paker idi. Onun araştırmalarını done olarak kullanırdık. Can Paker bana belki 5 defa gelmiştir, Etyen Mahçupyan ile birlikte. Soros o zaman baştacımızdı. Bir kısım insanların Sorosçu diye suçlanması yanlış. Kendimize saygımız olmalı.
Henri Barkey bizim için muteber adamdı
Refah Partisi zamanında Henri Barkey bizim için muteber bir adamdı. Ak Parti kuruluşunda da geldi. O zaman da muteberdi. Bizim toplantımıza gelmesi nasıl suç değilse, Osman Kavala ile görüşmesi de suç olarak gösterilmemesi lazım.
Hüseyin Gülerce'nin her şeyi yalan
Hüseyin Gülerce ile bir program yapıyorlardı, oraya mecburen bağlandım. Hüseyin Gülerce'nin her şeyi yalan. Herkes kendi kaderini yaşar. Müslüman’ın tek farkı, hesap gününe inanmasıdır. Hesap gününe inanan insan yalan söylemez, kul hakkı yemez.
Melih Gökçek'e parsel numarası mı vereyim
(Melih Gökçek ile yaşadığı "parsel parsel" polemiği) Ankara'da yaşananların çok iyi biliyorum. Herkesin bildiğini benim ayrıca söylememe gerek yok. Ankara'da ne yaşandığını, kimin kimlerle ne yaptığını veya ne yapmadığını bilir insanlar. Benim ayrıca parsel numarası vermeme gerek yok. Gökçek'in açtığı 50 bin liralık tazminat davasını mahkeme reddetti.