Ariel Şaron Öldü

8 yıldır komada olan İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron tedavi gördüğü hastanede 85 yaşında öldü.

1948'de Filistin işgalinden bu yana İsrail'in bütün savaşlarına katılan Şaron siyaset hayatında Filistinlilere karşı ırkçı ve acımasız tavrıyla dikkat çekmişti. 

Ariel Şaron, 4 Ocak 2006’da geçirdiği beyin kanamasının ardından komaya girmişti. O tarihten beri bitkisel hayatta bulunuyordu. Bu zaman zarfında zaman zaman parmak ve gözlerini oynatarak uyarılara cevap veriyordu.  Bir ara eve çıkarılmış ancak sonrasında yeniden hastaneye kaldırılmıştı. 1928 yılında İngiliz mandası altındaki Filistin’de doğan Ariel Şaron 14 yaşında orduya girmişti.

İSRAİL'İN BÜTÜN SAVAŞLARINA KATILDI

1973’te sağcı Likud Partisi’nden milletvekili seçildi, bir yıl sonra danışmanlık için istifa etti. 1977’de yeniden parlamentoya girdi ve 1981’de Menahem Begin hükümetinde savunma bakanı oldu. Yaser Arafat'ın lideri olduğu Filistin Kurtuluş Örgütü’nün İsrail’in kuzeyini havan topuna tutması üzerine, 1982’de Lübnan'’ işgal kararını aldı. Güney Lübnan’a girip güvenlik hattı oluşturdu. İşgal sırasında İsrail saflarında savaşan Lübnanlı aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milisler 16 Eylül 1982’de Batı Beyrut’ta Sabra ve Şatilla Filistin mülteci kamplarını basarak katliama girişti.

FKÖ savaşçılarının kamplarda saklandığı iddiasıyla Ariel Şaron komutasındaki İsrail ordusu “uluslararası sözleşme ile koruma altına alınmış” bu kampları kuşatma altına alarak Filistinlilerin kaçmalarına engel oldu. Katliamda hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 500 olarak ifade edilse de cesetlerin çoğunun toplu mezarlara gömülmüş olmasından ve parçalanmış cesetlerin yıkıntılar arasında kaybolmasından dolayı hiçbir zaman net bir sayıya ulaşılamadı. İsrail Meclis Araştırma Komisyonu Şaron’u katliamdan dolaylı olarak sorumlu buldu. Şaron bunun üzerine Savunma Bakanlığı görevinden istifa etti. Sonrasında Ariel Şaron, “Beyrut kasabı” olarak anılmaya başlandı.

FARKLI HÜKÜMETLERDE GÖREV ALDI

Başbakan seçildiğinde güvenlik ve gerçek anlamda barış getireceğine söz verdi. 2001’de üstlendiği başbakanlık görevi 2006’da geçirdiği felç üzerine sona erdi.

İsrail sağı içerisinde popüler olan Şaron, işgal altındaki Filistin topraklarında Yahudi yerleşimciler için en büyük inşaat projelerini başlattı. Batı Şeria’daki tartışmalı güvenlik duvarının örülmesine önayak oldu.

2000’de Kudüs’te El Aksa Camii’ne polis koruması altında yaptığı ziyaret Filistinlilerin İkinci İntifada yani ayaklanmayı başlatmasına yol açtı. 2005’te İsrail birliklerinin ve yerleşimcilerinin işgal altındaki bazı yerleşim yerlerinden tek taraflı olarak çekilmesi talimatını verdi.

Partisi Likud içinde bu çekilme kararına tepkilerin büyümesi üzerine Şaron, 2005 Kasım’ında destekçileriyle Kadima Partisi’ni kurdu.  Kısa bir süre sonra art arda geçirdiği beyin kanamaları yüzünden girdiği komadan çıkamadı, kariyeri sona erdi. Komaya girdikten birkaç yıl sonra yattığı hastane tedavisinin mümkün olmaması sebebiyle evine göndermek istedi ancak ailesi kabul etmedi. O dönemde hastane yönetimi Şaron’un masrafları, 1948 yılından bu yana her hangi bir hastaya yapılan ödemenin çok ama çok üstüne çıktığına dikkat çekti. “Buldozer” lakabıyla da anılan Ariel Şaron, fiziksel varlığıyla olduğu kadar söylemleriyle de İsrail ve Orta Doğu'nun siyasi sahnesine damgasını vurmuş bir kişilikti. 


ARİEL ŞARON Kimdir?

1928 yılında Kfar Malal'da dünyaya gelen Ariel Şaron, daha 14 yaşındayken Haganah terör örgütüne katıldı.

İsrail'in kuruluşuyla patlak veren 1948 Arap-İsrail savaşında Alexandroni Tugayı'nda bir piyade bölüğünü komuta etti.

1953 yılında "101. Özel Komando Birliği"ni kurup idare etti. Bu birlik misilleme operasyonları gerçekleştiriyordu.

1956'da bir paraşütçü tugayının komutanı olarak atandı ve Mısır'a karşı 1956'da İsrail-Fransa-İngiltere ittifakıyla açılan savaşta çarpıştı.

1957'de İngiltere'deki Camberley Kurmay Okulu'nda çalıştı.

1958-62 yılları arasında Şaron bir piyade tugayı komutanı ve sonra da Piyade Okulu komutanı olarak görev yaptı.

1964'te İSK'nın Kuzey Komutanlığı'nın başına atanan Şaron, 1966'da da Ordu Eğitim Bölümü'nün başkanı olarak tayin edildi.

1967'deki Altı Gün Savaşı'na bir zırhlı tümeninin komutanı olarak iştirak etti.

1969'da İSK'nın Güney Komutanlığı'nın başına getirildi.

1973 yılında, 25 yıllık bir hizmetten sonra Şaron, tümgeneral rütbesiyle ordudan emekliye ayrıldı. Ama Ekim 1973'te Yom Kippur Savaşı patlak verince bir zırhlı tümenine komuta etmesi için, yeniden aktif askeri göreve çağrıldı. Bu savaşta Süveyş Kanalı'nın geçilmesine komuta etti ve bu başarısı savaşın İsrail lehine sonuçlanmasına ve neticede Mısır ile bir barış anlaşması imzalanmasına sebep oldu.

Aralık 1973'teki seçimlerde Knesset'e milletvekili olarak seçilen Şaron, bir yıl sonra istifa ederek Başbakan İzak Rabin'in güvenlik danışmanı oldu (1975-76).

1977'deki seçimlerde yeniden milletvekili olarak seçilen Şaron, Menachem Begin'in ilk hükümetinde (1977-81) Tarım Bakanı oldu ve bu görevi süresince Mısır ile tarımsal işbirliğinin yollarını aradı.

1981'de Savunma Bakanı olarak atanan Şaron, Kasım 1981'de ABD ile ilk stratejik işbirliği anlaşmasının imzalanmasını ve İsrail ile birçok devlet arasındaki savunma bağlarının genişletilmesini sağladı.

Ayrıca Etyopya'daki Falaşaların (Siyahi Yahudiler) Sudan yoluyla İsrail'e nakledilmelerine de yardım etti.

Şaron Filistin direnişine karşı, 1982'de Lübnan'da gerçekleştirilen saldırıları yönetti. Lübnan'ı işgal eden Şaron, Lübnan Hristiyanları'nın Filistinlilere karşı Sabra ve Şatilla katliamlarını gerçekleştirmeleri için gereken ortamı hazırladı ve bu katliamların gerçek mimarı olarak, tarihe "Beyrut Kasabı" diye geçti.

Neticede Filistin direnişinin Lübnan'daki altyapısı çökertildi ve başta Yaser Arafat olmak üzere Filistinli gerillalar bu ülkeden sürgüne gönderildi.

İsrail'deki soruşturma komisyonlarında Lübnan'daki katliamlardan sorumlu tutulup Savunma Bakanlığı görevinden alınan Şaron, 1983-84'te Devlet Bakanlığı, 1984-1990 yılları arasında da Sanayi ve Ticaret Bakanı olarak görev yaptı. Bu mevkideyken, ABD ile 1985 yılında Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmasını sağladı.

1990-1992 yılları arasında Bayındırlık ve İskan Bakanı olan Şaron, Sovyetler Birliği'nin yıkılışı ve Rusya'dan büyük bir Yahudi göçü dalgasının gelmesiyle bu göçmenleri ülke çapında yerleştirmek için, 144.000 apartman inşa etmek dahil, geniş çaplı bir program başlattı. Filistin topraklarındaki birçok yasadışı yerleşim biriminin altında Ariel Şaron'un imzası bulunmaktadır.

1992-1996 arasında Knesset'in Dışişleri ve Savunma Komitesi'nin bir üyesi olarak çalıştı.

1996'da Ulusal Altyapı Bakanı oldu.

1998'de Dışişleri Bakanı olan Şaron, Filistin Yönetimi ile daimi statü görüşmelerine başkanlık etti. Bu görevdeyken Şaron nihai barış görüşmelerini ilerletmek için ABD'li, Avrupalı, Filistinli ve Arap liderlerle görüştü. Ayrıca Amiral gemisi Su Projesi gibi uluslararası kamuoyu tarafından bölgenin su krizine uzun vadeli bir çözüm bulabilmek için finanse edilen projeleri şekillendirip geliştirmek için çalıştı.

Ehud Barak'ın Mayıs 1999'da Başbakan olarak seçilmesinin ardından, Netanyahu Likud Partisi'nin liderliğinden ayrılınca, Ariel Şaron bu partinin geçici başkanı olması için davet edildi ve Eylül 1999'da Likud Partisi'nin genel başkanı oldu. Bu göreve geldikten sonra da Dışişleri ve Savunma Komitesi'nin bir üyesi olarak hizmet verdi.

28 Eylül 2000 tarihinde Likud Partisi Genel Başkanı Ariel Şaron, Mescid-i Aksa'ya provokatif bir ziyarette bulundu. Amacı Filistinlileri tahrik etmek ve genel seçimler öncesinde İsrailli aşırı sağ kesime mesaj yollamaktı. Bu ziyaret Filistinlilerde büyük bir infial meydana getirdi. "Beyrut Kasabı"nın kutsal bir mekana, Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'ya ayak basması kabul edilemezdi. Bu tahrikle birlikte İkinci İntifada başlamış oldu. Bu ayaklanma sırasında da binlerce Filistinli hayatını kaybetti.

Şaron bu gerginlik ortamını lehine çevirmeyi iyi bildi ve seçimlerde oy oranını yükseltip Ehud Barak'ı seçimlerde yenilgiye uğratarak Likud Partisi'ni birinci parti olarak çıkarmayı başardı.

6 Şubat 2001'de Başbakan olarak seçilen Şaron, hükümetini Knesset'e 7 Mart 2001'de sundu ve güvenoyu alarak göreve başladı. Şaron'un başbakan olması Filistin'deki tansiyonu iyice yükseltti ve şiddet ortamı yeniden ortaya çıktı.

29 Mart 2002'de İsrail ordusu "terörün kökünü kazımak" gerekçesiyle, Batı Şeria'daki neredeyse bütün Filistin kentlerine girerek katliamlar gerçekleştirdi. Arafat, Ramallah'taki bürosunda kuşatıldı. Bilhassa Cenin mülteci kampında açıkça katliam gerçekleştirildi. Bu işgal neticesinde binlerce Filistinli hayatını kaybetti ve Şaron "kasap"lığını bir kez daha tescil etmiş oldu.

28 Ocak 2003'te erken seçimlere giden Şaron, Cumhurbaşkanı tarafından hükümeti kurmakla yeniden görevlendirildi ve yeni hükümetini 27 Şubat 2003'te Knesset'e sunarak güvenoyu aldı.

2003 yılının Nisan ayı sonunda AB, Rusya ve ABD, Filistin ve İsrail taraflarına bir 'Yol Haritası' sundu. Bu haritada "şiddet olaylarının tamamen durması, İsrail'in yeni yerleşim birimleri açmayı durdurması ve 2005'e kadar Filistin devleti kurulması" öngörülüyordu.

4 Haziran 2003'te Ürdün'deki Akabe Zirvesi'nde ABD başkanı Bush, Filistin Başbakanı Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Ariel Şaron 'Yol Haritası'na imza koydular, ama İsrail sürdürdüğü terör politikasını yine terketmedi. Anlaşmadan bir hafta bile geçmeden, 10 Haziran'da Hamas'ın siyasi kanat lideri Abdülaziz El-Rantisi'ye yönelik bir suikast düzenledi. El-Rantisi bu suikasttan yaralı olarak kurtuldu, ama bu saldırıda üç kişi öldü.

Kaynak: Kudüs Dergisi - Sayı: 3 - Güz 2003

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu