Arapları sırtından vurmak...

Yıldıray Oğur

Bir bilmecem var çocuklar.

Rus Ortodoks Kilisesi, Hizbullah, Taşnaklar, PKK, İran, Kemalistler, Perinçekçiler, İslamcılar (bir kısmı) ve CHP’yi biraraya getiren mucize acaba nedir, nedir?

Esad, Esad, Esad...

Mevzu ciddi ama mevzunun tüm aktörleri o kadar gayrı ciddi görünüyor ki, uzun analizler yerine bir bilmece daha açıklayıcı olur diye düşündüm.

Bu muhteşem koalisyona anti-emperyalist ittifak derseniz, geçen hafta Arap Birliği’nin Suriye’nin üyeliği askıya alan kararına çekimser kalan, dün de Arap dünyasını Suriye tavrı yüzünden yerden yere vuran ABD destekli Irak’ın Şii Hükümeti’ni ne yapacaksınız?

Hadi onu İran üzerinden anti-emperyalizm heyulasına bağladınız. Peki, ABD’nin Irak işgalini en ön sıradan Hegelyan tezlerle savunurken, yıllar önce bıraktığı Üçüncü Dünyacılık silahını yeniden ele alıp “Türkiye’yi ABD’nin Suriye’deki taşeronu gibi görünmekle” eleştiren meslek büyüğümüzü ne yapacaksınız?

Türkiye devletinin neredeyse tarihsel “axil of evil”i olan PKK, Taşnaklar, Rus Ortodoks Kilisesi’nin yanında CHP’nin ne işi var diye ise hiç kurcalamayın. Dört yıl önce Tandoğan’da, Çağlayan’da kırmızı bayraklara sarılıp meydanları doldurmuş Kemalistleri kürsüden coşturan CHP sözcüsünün, Şam sokaklarında Suriye bayraklarına sarıldığı fotoğrafları üzerinden daha bir hafta geçmeden, daha dün “aynı sudan içmişiz biz” şarkıları söylediği Baasçı dostları Atatürk resimlerini parçaladı, bayrakla ayakkabılarını cilaladı. Talihsizliğin böylesi.

Ya PKK Kürtlere bu Esad aşkını nasıl açıklayacak? Liderlerinin “Eğer Türkiye Suriye’ye girerse direniriz”e kadar varmış, haber ajansından “Yüzbinler Esad dedi” haberleri akan, dünyanın her yerinde Esad yanlısı gösterilerde Öcalan posterleriyle boy gösteren, Beyrut’taki Suriyeli muhaliflerin kaybolmasında adı Hizbullah ile birlikte fail olarak geçen PKK, bu depreşen Baasçılığı Kürtlere anlatabilir mi? İsyanın başladığı günlerde Suriye’deki PKK partisi PYD’nin liderinin nasıl Esad’ın davetiyle apar topar sürgünden Kamışlı’ya döndüğünü, Baas karşıtı Suriyeli Kürt lider Meşal Temo’nun öldürülmesinde PKK sitelerinin günlerce Muhaberatı aklama komplo teorilerini, cenazesi kaldırılmadan Temo’ya çekilen “Türkiye’nin adamıydı zaten” muamelesini tarih bir kenara yazmadı mı? Ya Türkiye’de Öcalan barış konseyinden bahsederken birden devrimci halk savaşı pozisyonuna geçtiğiniz günlerle Ankara’nın Esad’la köprüleri attığı günlerin birbirine bu kadar yakın olmasının tesadüf olmadığını, bunca Kürt genci ölüme gönderdiğiniz bu manasız savaşın gerçek sebebi de bir gün tüm bu toz bulutu dağılınca ortaya çıkmayacak mı sanıyorsunuz?

Peki, ya yıllarca Kemalizm’in “Araplar bizi arkadan hançerledi” yalanına karşı direnmiş Türkiye’nin bazı İslamcıları, kör bir anti-emperyalizm aşkına Müslüman kanı döken bir laik diktatörü tercih edip Suriyeli Arapları nasıl arkadan hançerlediklerini görmüyorlar mı? Tabii Esad diktatörlüğünün her Cuma biraz daha eksilttiği Suriyelilerin isyanını işbirlikçilik iftirasıyla karalamanın hangi büyük günaha girdiğini, her hafta bir İslamcı televizyona çıkıp “Amarika” adlı boş çuvalı döven Esad’ın yandaş gazetecisinin onlara söylemesi zor olsa gerek.

Humeyni’nin başbakanını bile aile boyu içeri tıkmakta bir adaletsizlik görmemiş Ahmedinejad rejiminin her durduğu yerde arkasında tek sıra olmayı İslamcılık zannedenlerin ne dediğine bakmadan Suriye’de Alevi diktatörlüğüne karşı Suni muhaliflerin, Bahreyn’de Sünni iktidara karşı Şii muhalefetin yanında olmak bu kadar zor mu? İran’ın reel politiğine mesafeli durup, İran’a ilk ABD bombası düştüğünde, sokağa çıkmak mümkün değil mi?

Ortadoğu’da ilk kez halklar aktör olmaya çalışırken onları işbirlikçi, Amerikancı diye arkadan bıçaklayanlar için bir gün Arap tarihi yeniden yazılırken “O Türkler/Kürtler bizi arkadan bıçaklamıştı” denmeyecek mi sanıyorsunuz?

Ve bu kez Kemalistlerin aksine onlar bunu söylerken haklı olmayacaklar mı?

yildirayogur@gmail.com

TARAF