Arap Ülkeleri İsrail’in İlhak Planı Karşısında Ne Yapabilir?

​​​​​​​Filistinli uzmanlar, Arap ülkelerinin İsrail yönetiminin işgal altındaki Batı Şeria'da yer alan yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri ve Ürdün Vadisi'ni "ilhak" planıyla mücadelede gerçek bir rol oynamayacakları görüşünde.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve koalisyon ortağı Benny Gantz, Batı Şeria'daki bazı bölgelerin ilhakı konusunda anlaşırken, Arap ülkelerinin bu plana karşı hangi ad ımları atabilecekleri merak ediliyor.

Filistinli siyasi analistlere göre, Arap ülkelerinden yükselen itiraz seslerine rağmen somut adımlar beklemek çok gerçekçi değil.

Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin kentinde yer alan Arap Amerikan Üniversitesinden Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eymen Yusuf, birçok Arap ülkesinin hâlâ Arap Baharı ve yeni tip koronavirüs (COVİD-19) salgını gibi durumların yol açtığı sorunlarla mücadele ettiğini belirtti.

"Arapların tutumu ekonomik destekler ve siyasi açıklamaları aşmayacaktır"

Arap ülkelerinin söz konusu durumlarının Filistin davasına yönelik önceki tutumlarından farklı adımlar atmalarına izin vermeyeceğini söyleyen Yusuf, "Arapların tutumu, Filistin topraklarına ciddi yansımaları olmayan bazı ekonomik destekler ve siyasi açıklamaları aşmayacaktır." dedi.

Filistinli akademisyen, Arap ülkelerinin İsrail'le ilişki kuran ülkelere yaptırım uygulamaya başvurmasının pek mümkün olmadığını ifade etti.

Yusuf, Filistin'de Hamas ve Fetih Hareketi arasındaki siyasi bölünmenin yol açtığı "parçalanmış" tutumun da İsrail-ABD planlarıyla mücadele için ortak Arap-Filistin stratejisi oluşturulmasına teşvik etmediğini aktardı.

Filistin'deki bölünmenin İsrail'in Arap ülkelerine sızmasını ve Filistinlilerin kendi kendilerini yönetemedikleri bahanesiyle ilişkileri normalleştirmesini kolaylaştırdığını söyleyen Yusuf, Filistin'deki birlik eğiliminin Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki ilişkilerin önünde engel oluşturabileceğini kaydetti.

Prof. Dr. Eymen Yusuf, "Filistinlilerin toprağını ve mülkünü çalan işgalciler ile normalleşme, hiçbir Arap ülkesine fayda sağlamayacaktır." diye konuştu.

"Arap ülkelerinin Filistin'e destekleri zayıf olacak"

Siyasi analist ve yazar Hani el-Mısri de Arap ülkelerinin iç problemleri olduğunu, dolayısıyla Filistin davasını desteklemek yönünde atacakları adımların zayıf kalacağını ifade etti.

Mısri, "Ürdün gibi Arap ülkeleri ilhakın gerçekleşmesi halinde tüm seçeneklerin İsrail ile ilişkiler yönünde olduğu tehdidinde bulundu. Arap ülkelerin İsrail ile normalleşmeyi durdurması, İsrail ile barış anlaşmalarının dondurulması, Arap ülkelerinin ekonomik ve siyasi kozlarını kullanması gerekiyor." dedi.

Araplar arasındaki parçalanma ve Washington'un sempatisini kazanma hevesinin İsrail planlarıyla mücadele için eyleme geçmelerini engelleyeceğini kaydeden Mısri, Arapların tutumununun Filistin'in birliğine bağlı olduğunu vurguladı.

"Arap ülkeleri kırılgan ve zayıf durumda"

Filistinli gazeteci yazar Muhammed Hevaş ise, "Arap ülkeleri kırılgan ve zayıf durumda. İç sorunlarıyla meşgul oldukları için Filistinlileri destekleyecek gerçek Arap mekanizmaları yok." ifadelerini kullandı.

Arap ülkelerinin Batı Şeria'nın ilhakıyla ilgili harekete geçmelerini uzak ihtimal olarak gören Hevaş, "Her ne kadar Araplar Filistin davasının öncelikleri olduğunu söylese de ABD ve genel olarak Batı'yla kurdukları çıkar ağı nedeniyle etkili bir karar alabileceklerinden bahsetmek mümkün değil." değerlendirmesinde bulundu.

"Arap ülkeleri ilhakı kabul etmeyecek"

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Danışmanı Nebil Şaas, Arapların İsrail'in ilhak planlarını reddetmesinin, bunu önlemek ve durdurmak için etkili araçlara dönüştürülebileceğini söyledi.

Şaas, "Arap ülkelerinin, tüm uluslararası anlaşmaları ve yasaları ihlal eden ilhak fikrini kabul edeceğini sanmıyorum." dedi.

Mevcut durumu göstermek ve desteklerini istemek için Arap dışişleri bakanlarıyla toplantı talep ettiklerini kaydeden Şaas, Arap ülkelerini İsrail üzerinde baskı kurmak için uluslararası etkilerini kullanmaya çağırdı.

Tüm İsrail planlarını durdurmak ve işgali sona erdirmeye çalışmak için Birleşmiş Milletler kurumları aracılığıyla bir harekete liderlik edeceklerini söyleyen Şaas, İsrail'in ilhak planını durdurmak için ilk adımın, işgal ve Yahudi yerleşim birimleriyle ile karşı karşıya olan Filistin tarafından olması gerektiğini vurguladı.

İsrail'in Batı Şeria'daki bölgeleri "ilhak" planı

ABD Başkanı Donald Trump'ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile 28 Ocak'ta Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında açıkladığı sözde Orta Doğu barış planında, Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin "İsrail'in toprağı" olarak kabul edilmesi ve Tel Aviv yönetiminin Filistin'e ait Ürdün Vadisi üzerindeki hakimiyetini sürdürmesi maddeleri yer alıyordu.

ABD ve İsrailli yetkililerden oluşan ortak komisyon, sözde barış planının ardından söz konusu bölgelerin "ilhakı" için Batı Şeria'da haritalandırma sürecine başlamıştı.

Netanyahu ile Mavi-Beyaz İttifakı lideri Benny Gantz'ın imzaladığı koalisyon anlaşmasına göre, İsrail Başbakanı 1 Temmuz'dan itibaren Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri ve Ürdün Vadisi'nin "ilhakını" kabine veya meclisin onayına sunabilecek.

AA

Filistin Haberleri

İşgal rejiminin UNRWA kısıtlamalarına karşı UAD'den alınacak görüş bağlayıcı olacak
Cenin kentindeki saldırılarda 2 günde 9 Filistinli şehit oldu
Göçe zorlanan Filistinlilerin çadırları su altında kaldı
HAMAS: UCM'nin Netanyahu kararı tarihsel emsal teşkil ediyor
Filistinli gruplar, UCM'nin Netanyahu hakkındaki kararını memnuniyetle karşıladı