Arap baharında İslama yolculuk

Hayrettin Karaman

Arap baharı adı verilen çok yönlü ve şümullü hareket hakkında farklı, birbirine benzeyen veya zıt düşen değerlendirmeler, yorumlar var. Ben bu baharın bol ve bereketi ürünler verecek bir yaz ve güz ile sonuçlanacağını umanlardanım. Aksini söyleyenlerin, bahar öncesini görmezden gelmeleri, "devam etseydi daha iyi olacaktı" dercesine ifadelerde bulunmaları da hayretimi mucip oluyor.

Bu hareketi başlatanların çağdaş sömürücü Batı olduğu kanaatinde değilim. Başlatan zulümdür, baskıdır, despot yöneticilerin çağı okuyamamalarıdır, gerilimin patlamasıdır. Hareket bir kere başlayıp sonuç almaya yönelince dünya düzeni kurucu ve oyuncularının kendi menfaat ve politikaları istikametinde işe müdahil olmaları tabiidir. Ama bu herşeyin onların dediği ve istediği gibi olacağı manasına gelmiyor.

Meseleye bu yazıda rejim bakımından yaklaşmak istiyorum.

Heyecanlı ve hesapsız bazı müslümanlar, farklı kesimlerin yaşadığı bu ülkelerdeki reformları, İslam'a uygunluk yönünden değerlendiriyor ve olumsuz sonuçlara varıyorlar. Bunlara katılmıyorum. Normal bir sosyal değişim bir adımda olmaz. Farklı iradelerin çatıştığı bir toplumda bir grup her istediğini başkalarına dayatamaz. Adım adım mükemmele gitmeyi amaçlayanlar, hem ülke hem de dünya şartlarını göz önünde tutmak durumundadırlar.

Bir de laik(çi) kesim var; onlar da olup biteni kendi davalarına uygun olarak değerlendirmeyi tercih diyor ve bu baharın laik-demokratik ulus devletler ürünü vereceğini düşünüyor, umuyor ve söylüyorlar.

Geçtiğimiz ayda Tunus Nahda Partisi başkanı Raşid el Gannuşi'nin Tunus resmi kanalı Vataniye 1'de yaptığı açıklamaları TİMETÜRK nakletmişti (8 Haziran). Burada geçen şu ifade, Arap Baharı'nın ilk adımını atan ülkenin önde gelen ve tabanı olan liderinin rejim anlayışı bakımından önem arzediyor:

"Dengeli siyaset, Yusuf Kardavi tarafından geliştirilmiş bir kavramdır. Dengeler ve öncelikler üzerinden kurulan bir kavramdır. Maslahat fıkhının bir bölümüdür bu. Çünkü İslam insanların maslahat ve faydalarını korumak için geldi. Buna göre yaptığınız tüm amellerde hayır ile şer (fayda ile zarar) arasındaki dengeye korumanız gerekiyor. Dini, nefsi, aklı, malı, canı, aileyi, eşitliği, çevreyi ve özgürlüğü korumak için geldi İslam. Dengeli siyaset için buna riayet etmemiz gerekiyor!

"Sizden anladığım kadarıyla ılımlı laiklik İslam'a aykırı değil?" şeklindeki soruya da şu cevabı veriyor:

"Tabii ki laiklik dışlayıcı olmadığı sürece İslam'la beraber yaşayabilir. Ilımlı laikliğin getirdiği kazanımları İslam ile de getirebiliyoruz. Ilımlı laiklikte hoşgörü ve ötekiyi kabul etmek var. Farklılık ve renklilik var. Bütün bunlar islamda var zaten. Ama İslam'ın laikliğe ihtiyacı yok.

Arap Baharı'nın yönünün İslam olduğu kanaatimi destekleyen başka örnekleri gelecek bir iki yazıya bırakıyorum.

Yeni Şafak