“12 Eylül öncesinde işlenmiş suçlardan, bir tane solcu cezaevinde mi? Hepsi tahliye oldu. Sadece ülkücüler kaldı” denildi ve 3. Yargı Paketi ile birlikte, kanunda bir değişikliğe gidildi.
Tam anlamı ile, “eşitlik gözeten” bir değişiklik.
Şu görüşe torpil, bu görüşe ayrıcalık amacı taşımıyor.
Solcular zaten çıkmışlar.
Solcularla aynı eylemi gerçekleştiren ülkücüler çıkamamış.
Eşitlik nasıl sağlanır?
“Solcuları yeniden içeri alsınlar” diyecek halimiz yok.
O zaman ne yapılmalı?
Solcular çıktığına göre ve tekrar içeri alamayacaklarına göre, ülkücüleri de çıkartmak gerekir.
Temel mantık bu..
Olur muuuu?!..
“Göz göre göre ülkücüler tahliye oluyor. Biz buna nasıl dayanırız?” diye tepindiler, durdular..
Söze gelince nasıl da hümanistlik edebiyatı yaparlar.
Kindarlıklarını, hem de haksız yere güttükleri kini ispatladılar..
İlk günler, itirazları kekeleyerek ve çekingendi..
Nihayet sonunda, dün rahatladılar.. Adana’da bir solcuyu bulmuşlar.. Şimdi gür sesle itiraz ediyorlar: “Bakın işte, solculardan da, 12 Eylül öncesinden cezaevinde kalan birisi varmış!”
Ahlaksızlıklarını bilmesem, yalancılıklarına bin defa şahit olmasam, “Vay canına.. Faka bastık. ‘12 Eylül’den kalma cezaevinde hiç solcu yok’ dedik, bak adamı çıkarttılar karşımıza. Şimdi ne cevap vereceğiz” diye dövüneceğim..
Ama biliyorum.. Ayak üstü bin tane yalan söylerler. Masum bir “tepki”yi, “terörist eylem” diye, “terörist eylem”i ise “masum hak arayışı” diye sunarlar..
İyi de, “adamın ismini” veriyorlar. “32 yıldır cezaevinde” diyorlar.. Burda ne ayak oyunu var?
Vardır var..
Öğrenmek için, buyrun kendi ağızlarından dinleyelim: “1979’da siyasi cinayet işlediği iddiasıyla 36 yıla hüküm giyen, 1991’de şartlı tahliye ile serbest kalan, ancak 1993’te örgüt üyesi olduğu iddiasıyla 12,5 yıla hüküm giyen ve 1991’deki şartlı tahliyesi yanan, 12,5 yıllık ceza tüm sonuçlarıyla mahkeme tarafından kaldırılmasına karşın 31 yıl cezaevinde yatan Tahir Canan için ise henüz bir gelişme yok.”
Demek ki ne imiş?
Aslında gerçekten, 12 Eylül öncesinden işlenen suçlar sebebi ile, cezaevinde hiçbir solcu yokmuş!
“Ama Tahir Canan cezaevinde” diyecekler.
İyi de, Tahir Canan, siz de itiraf ediyorsunuz işte, 1991’de çıkmış!
Bitti.
Oraya noktayı koyun.
Çıkmış mı?
Çıkmış.
Yani 1991 tarihi itibari ile, artık cezaevinde değil!.
Ülkücüler 1991’de çıkabilmiş miydi?
Hayır.
İşte söylenilen bu.
“12 Eylül’den hiçbir solcu cezaevinde kalmadı” denildiğinde, kastedilen bu..
Sizin örnek gösterdiğiniz Tahir de, 1991’de çıkmış işte..
Şimdi niye mi cezaevinde?
Onu sol kesimin, anarşiden vazgeçmeyen tavrında arayın. Uslanmaz kafa yapınızda arayın..
Adam çıkmış. Serbest.
Ama solcu kafa rahat durur mu?
Yine gitmiş, suç işlemiş..
Suç işleyince de, eski cezadan eksik yattığı miktarı, şimdi tamamlaması gerekiyor..
Oysa iki adam öldürmekten mahkum olmuş.
“7 TİP’li 7 TİP’li” diye, sürekli tekrar ediyorsunuz ya..
O “TİP”lilerin yerine, “ülkücü” koyduğunuzda, hiçbir değer ifade etmiyor mu sizin için?
7 olmamış da, iki olmuş. Üstelik sizinki, tek başına iki ülkücüyü öldürmüş.. Ve 1991’de çıkmış..
Aynı durumda ülkücü biri olsa, 36+36= 72 yıl yiyecekti.. Dolayısı ile, 1980’den 1991’e kadar cezaevinde ise, “Daha 6 yıl yatman lazım” denilecekti.. Zaten benzer durumda olanlara da denildi.
Ama TahirCanan’a denilmedi. “Haydi uğurlar olsun” denildi..
Ama o çıktı, ardından yine örgüt adına eylemlere karıştı..
Ne yapacağız?
Görmezden mi geleceğiz?
Suç işleme konusunda, sizin ayrıcalığınız mı var?
Sözün kısası; 12 Eylül’den bu yana, cezaevinde kalan tek bir solcu yok!
Aksini söyleyen, yalan söyler!
Sahtekarlık yapar!
YENİ AKİT