Açık denizde insan kaçakçılarının terk ettiği teknelerde yaşam mücadelesi veren göçmenlerin büyük bölümünü, 2012 yılında şiddet olaylarına sahne olan Myanmar'dan kaçan Arakanlı Müslümanların (Rohingyaların) oluşturması, nüfusunun yüzde 89'u Budist olan Myanmar'da dini ve etnik hoşgörüsüzlüğün yol açtığı insanlık dramını gözler önüne seriyor.
Myanmar'da Müslümanlara yönelik şiddet olaylarının ve nefret söyleminin merkezinde, radikal eylem ve söylemleriyle bilinen Budist rahip Aşin Virathu ve onun önderliğindeki 969 adlı milliyetçi örgüt bulunuyor.
İnsan hakları örgütlerinin ülkede 2012 yılında Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddet eylemlerini kışkırtmakla suçladığı Virathu ve 969 örgütünün, Myanmar'da hala etkin biçimde İslam karşıtı söylemlere imza attığı belirtiliyor.
Virathu'nun nefret söylemleri, Batı'daki, "Budist bir rahibin nazik ve hoşgörülü" olduğuna ilişkin yaygın inanışla ters düşerken, Myanmar'da 1982'de kabul edilen yasayla vatandaşlık haklarını kaybeden Rohingyaları "devletsiz" olarak kabul etmesinin ülkedeki bu durumu tetiklediği kaydediliyor. Myanmar'da uzun yıllardır Arakanlı Müslümanlara karşı yaşanan şiddet olaylarına ve uluslararası toplumun baskısına rağmen bu politikada değişikliğe gidilmemesinin, Virathu ve yandaşlarının militan milliyetçiliğini beslediği ifade ediliyor.
Aşin Virathu, din odaklı şiddeti kışkırtmak suçundan sekiz yıl hapis yatmasının ardından 2011 yılında genel afla serbest bırakılmıştı. Radikal rahibin, serbest bırakıldıktan sonra ülke genelinde nefret söylemlerini özgürce dile getirmesine izin veriliyor.
İslamiyet karşıtı söyleme sahip 969 örgütünü oluşturan üç rakam, örgütün eylemleriyle çelişen biçimde "Buda'nın erdemlerini, Budist ibadetlerini ve Budist cemaatini" simgeliyor. Örgütün adı, 2012 yılında Myanmar'da Müslümanları hedef alan şiddet eylemleri sırasında duyulmuştu.
Myanmar'da ve 2012'den bu yana Müslümanlara yönelik şiddet eylemlerinin görüldüğü Sri Lanka'da bazı siyasetçiler ve üst rütbeli askerlerin, milliyetçi hareketlerle bağlantılı Budist rahiplerle iyi ilişkiler içinde olması da bu tür radikal oluşumları ve eylemleri teşvik eden bir diğer faktör olarak nitelendiriliyor.