Arakanlı Müslümanların Çilesi Bangladeş’te de Sürüyor!

Myanmar yönetimi tarafından sistematik bir şekilde zulme ve baskıya maruz bırakılan Arakanlı Müslümanlar çareyi Bangladeş’e göç etmekte buluyor ama çekilen çile orada da son bulmuyor.

Birleşmiş Milletler’in (BM) üst düzey görevlileri Arakanlı Müslümanların insanlığa karşı işlenen suçların potansiyel kurbanı olduğunu belirtiyor.

Günümüzde 500 bin Arakanlı mülteci Bangladeş’te yaşıyor. Bir askeri noktaya yapılan saldırının ardından başlatılan operasyonlar nedeniyle ekim ayından bu yana 74 bin kişi Arakan’ı terk etti.

*   *   *   *   *

Euro News, Bangladeş’in en büyük mülteci kampı olduğu belirtilen Kutupalong’u ziyaret etmiş ve orada yaşayan Arakanlı Müslümanların yaşadığı sorunları yerinde gözlemiş. İlgilerinize sunuyoruz:

Kutupalong, Güneydoğu Bangladeş’teki en büyük mülteci kampı. Resmi kampla, Arakanlıların kendi imkânlarıyla kurdukları kamp yan yana. Bu resmi olmayan kampta 66 binden fazla mülteci statüsü verilmeyen kâğıtsız Arakanlı yaşıyor. Ülkedeki Arakanlıların çoğunluğu bu durumda.

“Altı Yedi Asker Bana Tecavüz Etti”

Zannat, bunlardan biri. Kampa 3 ay önce gelen Zannat 15 yaşında. 13 yaşında evlenen Zannat bize hamileyken Myanmarlı askerler tarafından tecavüze uğradığını söylüyor:

“Askerler evimize gelip kocamı aldılar. O gece tekrar gelip beni bir çalılığa götürdüler ve altı yedi asker bana tecavüz etti. Askerler bir sürü insanı öldürdüğü için çok kötü hissediyorum. Bir sürü Müslümanın gözlerimizin önünde işkenceye uğraması öldürülmesi beni kahrediyor.”

Birçoğunun hikâyesi onunkine benziyor.

Bir Beslenme Merkezi Açıldı

Bangladeş, Arakanlıların ülkede geçici olarak kalacağını tahmin ediyordu ama on yıllardır burada yaşıyorlar. Geçen yıl Dünya Gıda Programı (WFP), Avrupa Birliği (AB) İnsani Yardım Bürosu’nun mali desteğiyle burada bir beslenme merkezi açtı.

Zannat’nın bebeği buraya düzenli olarak gidiyor. Programın yöneticilerinden Muhammed Ashikulla hasta sayısının son gelen mültecilerle birlikte çok arttığını belirtiyor:

“Bu merkezde 6 aydan 59 aylığa kadar 7 bin civarında çocuk, 1390 civarında hamile ya da emziren kadın bulunuyor. Ekim ayından bu yana günlük yardım alanların sayısı yüzde 40 arttı.”

Bebekler her ay bir kere ölçülüp tartılıyor. Ayrıca, annelerine çocuklarını beslemeleri için vitamin destekli mamalar veriliyor. Bu resmi olmayan kampta yaşayanlara yiyecekler doğrudan dağıtılıyor. Resmi kampta kalanlara ise alışveriş yapabildikleri elektronik kartlar verilmiş durumda. Ama bu farklılık giderilmeye çalışılıyor.

Sorun sadece gıda ile sınırlı değil, tıbbi yardıma ulaşım da önemli bir problem. Kutupalong’dan Bangladeş ve Myanmar sınırını belirleyen Naf nehrinin kıyısındaki Leda’ya hareket ediyoruz.

“Ayda 5 Bin Hasta Ağırlıyoruz”

Uluslararası Mülteci Örgütü, Avrupa fonlarıyla ekim ayında resmi olmayan kampın yanında bir klinik açmış. Ayda 5 bin hasta ağırlayan klinik çok kısa sürede parmakla gösterilir bir merkez hâline gelmiş. Doktor Muhyiddin Khan ile acil servisten başlayarak bir tur atıyoruz:

“Burada her türlü vakaya acil müdahalede bulunabiliyoruz ve hemen daha kapsamlı merkezlere yönlendirebiliyoruz. Burası sakatlığı engelleme ve rehabilitasyon merkezi. Hastalarımız resmi olmayan kamptan geliyor. Burası da laboratuvar, burada çok temel ama çok kapsamlı laboratuvar hizmetleri sunuyoruz.”

Peki klinik açılmadan önce hastalar ne yapıyordu?

“En yakındaki laboratuvara ulaşmak için 40 kilometre gitmeleri gerekiyordu.”

“Çocukların Diri Diri Ateşe Atıldığını Gördüm”

Klinikte Muhammed’le karşılaşıyoruz. Aralık ayında Myanmarlı askerler köyüne saldırdığında kaçarken kolunu kırmış. Bangladeş‘e geldiğinde doğrudan ameliyata alınmış. Şimdi kontroller için geliyor. Muhammed ekim ayında ailesinden aralarında iki kızının da olduğu beş kişiyi kaybetmiş:

“Gözlerimin önünde bir sürü kaza oldu. İnsanların kaçırıldığını gördüm. Toplu tecavüzler, çocukların diri diri ateşe atılması. Köyüm tamamen yakıldı. Arakanlı Müslümanlar olarak tanınmak istiyoruz, sonra vatandaşlığımızı, sonra da barış içerisinde köyümüze dönmeyi. Burada yaşamak istemiyorum ben, geri dönmek istiyorum.”

“Bangladeş’in Krizle Mücadele Edebilecek İmkânı Yok”

AB İnsani Yardım Bürosu’ndan Pierre Prakash’a son yaşanan şiddet olaylarının, Bangladeş‘in Myanmar’da vatandaş olarak kabul edilmeyen Arakanlılara karşı tavrını değiştirip değiştirmediğini sorduk:

“Dünyadaki en fakir ülkelerden biri olmasına ve kendisinin birçok sorunu olmasına rağmen Bangladeş bu insanların kendi topraklarında kalmasına izin veriyor. Fakat buradaki insanlık krizi ile mücadele edebilecek imkânları yok. Kendi kaynakları yetersiz olduğu için uluslararası toplumun burada bulunması çok önemli. Buradaki insanlar tamamen insani yardımlarla yaşamlarını sürdürebiliyor.”

“İnsani Yardımlar Tek Başına Yeterli Değil”

Peki bir sonraki adım ne? Ne yapılmalı?

“Elbette insani yardımlar tek başına uzun soluklu bir çözüm değil. Bu krizin uzun vadeli bir çözüme ihtiyacı var. Ama bu da sadece problemin kaynağına inmeyi isteyen siyasi bir iradeyle mümkün. Bunu da insanların sürekli olarak bu tarafa doğru kaçtığı sınırın diğer tarafındaki Myanmar’ın yapması lâzım.”

Myanmar, Naf nehrinin diğer tarafında gazetecilerin girmesine izin vermezken insani yardımları da kısıtlıyor. BM ise etnik temizlik iddialarını araştırıyor.

Arakan Haberleri

Bangladeş, Myanmar'a Arakanlı Müslüman sorununu çözmesi çağrısında bulundu
Arakanlı Müslümanlar, Budist Arakan Ordusu'nun tehdidi altında
Myanmar askeri cunta lideri General Min için tutuklama talebi
Tayland Myanmar'dan kaçan 70 Arakanlıyı gözaltına aldı
93 Arakanlı Müslüman, 6 kişinin cesediyle Endonezya'ya ulaştı