Arakanlı Müslümanlara Hayat Her Yerde Zor

Myanmar'ın Arakan'da uyguladığı baskı ve şiddetten kaçan 300 binden fazla Müslüman Rohingya, Bangladeş'teki kamplarda yaşam savaşı veriyor.

Elektrik yok, temiz su yok, yemek yok, giyecek yok... Neredeyse hiçbir şey yok. Burası Bangladeş’in sahil kenti Cox Bazar yakınlarındaki Kutupalong Kampı. Burada Birleşmiş Milletlerin 'dünyanın en çok eziyet çeken halkı' olarak tanımladığı Arakanlı Müslümanlar yani Rohingyalar yaşıyor. Bangladeş'te Rohingyaların yaşadığı üç kamptan biri olan Kutupalong Kampı'nda 45 bin ila 60 bin mültecinin yaşadığı tahmin ediliyor. Rohingyaların yaşadığı kamplara girdik, yaşadıkları sefalete tanık olduk.  

Çamurdan evlerde yaşıyorlar

Kampa girişte karşılaştığımız manzara içler acısı. Yerler atık ve çöplerle kaplı, tamamen toprak yollar, topraktan yapılmış sağlı sollu evlerin çatısı bambu ve çalılıklarla örtülmüş. Bangladeş kampta beton evlere izin vermiyor. Kampa el uzatan yardım kuruluşlarının dağıttığını öğrendiğimiz muşambalar da çatılarda gözümüze çarpıyor. Bu muşambalar yağmurların evlere sızmasına bir nebze de olsa engel oluyor. Zira haziran ile eylül arası muson yağmurları dönemi.

Kamptakiler için en zor dönem. Evlerin içine su girmesinin yanı sıra yağmur kampı bataklığa çeviriyor. Rohingyalar kapılarının önlerine koydukları kum torbalarıyla suyun içeri girmesine engel olmaya çalışıyorlar. Ancak yağmur yağdığı zaman altyapı olmadığı için kanalizasyon kamp sokaklarına yayılıyor. Evlerin dışında ve toplu kullanıma açık tuvaletler dikkat çekiyor. Taşıma su ile tuvalet ve banyo ihtiyaçlarını burada görüyorlar. Evlerin mutfakları yok. Yemeklerini ormandan topladıkları çalı, çırpı ve odunları yakarak saç üstünde pişiriyorlar. 

Bölgede kış döneminde en düşük sıcaklık 15-16 derece. Bu dönem çok soğuk olmaması kamptakiler için avantaj. Ancak ısınma yine de ihtiyaç. Çünkü kamp kışın fazla rüzgâr alıyor. Evlerde ısıtma sistemi yok. Bu dönemde yine yardım kuruluşlarının dağıttığı battaniyeler ve sıcak tutan kıyafetlerle ısınıyorlar. Güvenlik nedeniyle isminin yayınlanmasını istemeyen mihmandarımızın anlattığına göre zaman zaman kış döneminde esen rüzgârlar dolayısıyla çocuk ve yaşlılar soğuktan olumsuz etkileniyor. Bu yüzden ölenler olabiliyor. 

Çocukların oyuncakları çamur ve kum  

Evlerde elektrik yok. Aydınlatma kandil ve mumlarla sağlanıyor. Akşam erken yatıyorlar, sabah erken kalkıyorlar. Bu yüzden sabahın erken vakti olmasına rağmen kamp sokaklarında oynayan çocuklar görüyoruz. Çoğu çırılçıplak. Kıyafetleri olanların ise ayakları çıplak. Oyuncakları kamp sokaklarındaki kum, çamur ve taşlar. 

Bangladeş, Rohingyaları ülkede istemiyor. Bu yüzden kampların durumunu düzeltmek için bir şey yapmıyor, yapılmasına da izin vermiyor. Kamp şartları düzelirse daha fazla Rohingya'nın geleceğinden kaygı duyuyor. Çünkü zaten Bangladeş fakir bir ülke ve kendi halkına bile bakamıyor. Kampa yardım kuruluşlarının da destek sağlamasına sınırlı izin veriliyor. 

Kampın giriş ve çıkışları devletin görevlendirdiği kişilerce yapılıyor. Kampın girişinde karakol, kampla ilgilenen bir de polis şefi var. Kamp, Cox Bazar’ın bir köyünde. O köyün muhtarı da aynı zamanda kampın sorumlusu. Bölgelere ayrılmış kampta her bölgenin de bir sorumlusu var.

Okul yok

Myanmar, Rohingyaların en fazla lise eğitimi almasına izin veriyor. Yokluk, sefalet ve ayrımcılık nedeniyle bu eğitimi alanların sayısı da çok az. Kamplarda da benzer nedenlerle ne okul ne öğretmen var. Sadece dini eğitimin verildiği medreseler mevcut. Sayısı beş olan bu medreselerde İslami dersler, Kur'an-ı Kerim, Arapça, İngilizce ve Bangladeş’in resmi dili olan Bengalce öğretiliyor. Medreselerde ayrıca hafızlık eğitimi veriliyor. Eğitimi verenler de yine Arakan’da ya da burada din eğitimi almış hocalar ve hafızlar. İngilizce, Arapça ve Bengalce gibi kamptakilerin veremediği eğitim için STK’ların yardımı ile dışarıdan kaçak da olsa eğitmenler geliyor. Ancak tahmin edileceği üzere çok iyi bir eğitim değil. Bengalce dersinin verilmesindeki amaç çocukların kamp dışındaki yaşamlarında ya da eğitimlerinde zorluk çekmemesi düşüncesi. Kampta elektriğin olduğu tek yer de bu medreseler... 

Hijyen yok, ishal en yaygın hastalık 

Hijyenden yoksun olan kampta sağlık hizmetleri de yok. Kampta kalanlar Bangladeş’teki devlet hastanelerinde ücretsiz muayene olabiliyorlar. Ancak muayene haricindeki masraflar kendilerine ait. Yoksulluk içinde yaşayan Rohingyalar çocuklarını tedavi ettirmek ya da kendileri tedavi olmak için para bulmakta zorlanıyorlar.

Hijyenden son derece yoksun olan kampta bu zamana kadar çok ciddi bir salgına rastlanmamış. Ancak sıtmadan ölenler olmuş. İshal de en yaygın rahatsızlıklardan. Hamile kadınların, doktora gitme fırsatı yok. Onlar da çoğu zaman yetersiz beslenme ve hijyen sorunundan dolayı bebeklerini kaybediyor. Doğumlar ise geleneksel yöntemlerle kampta yapılıyor.

Su ihtiyacı kuyulardan sağlanıyor 

Kampta gezerken aralıklarla tulumbalı su kuyularına rastlıyoruz. Su ihtiyacının karşılandığı bu kuyular kadınlar için de bir çamaşırhane görevi görüyor. Ancak bu kuyular kampın su sorununa çözüm değil. Arıtılmadığı için çok da temiz sayılmaz. Ancak başka çareleri de yok. Kuyular ve tulumbalar bozulduğunda da tamirci getirmek sorun. O zaman o bölgedeki insanlar suya ulaşmak için daha fazla yol yürümek zorunda.

Kaçak çalışıyorlar

Kampta gezerken çok az genç kız ve erkeğe rastlıyoruz. Genç erkeklerin çalışmak için kamp dışına çıktığını, genç kızların da zengin Bangladeşlilerin evlerine tam zamanlı çalışmaya gittiğini öğreniyoruz. Yetişkin erkeklerin büyük çoğunluğu da günlük işçi olarak kamp dışında çalışıyor. Kimi ise Bangladeş’teki yaygın ve geleneksel bir ulaşım aracı olan Rikşa, yani bisiklet taksilerde çalışıyor. 

Kamptaki erkeklerin ve dul kadınların da büyük çoğunluğu yakınlardaki ormanlardan odun toplayıp pazarda satarak geçimlerini sağlıyorlar. Kadınların da büyük kısmı dışarıda tekstil fabrikalarında çalışıyor. Ancak vatandaş değiller. Bu yüzden kamp dışındaki mafyanın yardımı ile ya da kamp görevlileri ile anlaşarak kaçak çıkıyorlar ve kaçak çalışıyorlar. Kazandıkları paranın da bir bölümünü kampa girerken bu görelilere ya da mafyaya veriyorlar.

Kampta sadece iki saat kalmamıza izin veriliyor. Bu yüzden çok hızlı hareket ediyoruz. Gitme vaktimizin geldiğini söyleyen mihmandarımız bizi kamp çıkışına doğru götürüyor. Hızlı adımlarla yürürken kampın içindeki bakkallar, manavlar, terzi atölyeleri dikkatimizi çekiyor. 

Kamp çıkışında gözümüze bir mezarlık çarpıyor. Kampta ölenler buraya gömülüyor.

Geçtiğimiz aylarda Myanmar’dan kaçan Rohingyalar okyanusta mahsur kalarak gündeme gelmişlerdi. Daha özgür ve iyi bir hayat için bu risk alanlar arasında Bangladeş’teki kamplarda kalan Rohingyalar da vardı. Yaşadıkları zor şartlardan kurtulmak isteyen yıllarca bir miktar para biriktirmiş Rohingyalar, Malezya gibi hem Müslüman hem de yaşam şartları daha iyi olan ülkelere gitmek istiyorlar. 

Rohingyaların büyük bir çoğunluğu Arakan ile Bangladeş arasındaki Naf Nehri'nden ya da iki ülke kara sınırındaki ormanlardan geçerek kaçak yollarla geliyorlar. Mihmandarımızın anlattığına göre başta Naf Nehri kenarında Bengal Müslüman sınır güvenlik görevlileri vardı. Ancak bu görevliler Müslüman oldukları için Rohingyaların kaçak olarak ülkeye girmesine göz yumuyordu. Bunun üzerine devlet sınır güvenlik ekibine ülkedeki Hinduları yerleştirdi. Hindular kaçak olarak ülkeye girmeye çalışan Rohingyalara daha katı davranıyor ve izin vermiyor.

Al Jazeera

Arakan Haberleri

Bangladeş, Myanmar'a Arakanlı Müslüman sorununu çözmesi çağrısında bulundu
Arakanlı Müslümanlar, Budist Arakan Ordusu'nun tehdidi altında
Myanmar askeri cunta lideri General Min için tutuklama talebi
Tayland Myanmar'dan kaçan 70 Arakanlıyı gözaltına aldı
93 Arakanlı Müslüman, 6 kişinin cesediyle Endonezya'ya ulaştı