IOM'dan yapılan açıklamada, 2018'in Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddet olaylarına bir son getirmediğine işaret edildi.
Aralık 2017'de 2 bin 400'den fazla Arakanlı Müslüman'ın Bangladeş'e geçtiğinin tahmin edildiği kaydedilen açıklamada, 2018'in ilk günlerinde de sivillerin sınırı geçmeye devam ettiği belirtildi.
Açıklamada, günlük geçişlerin Myanmar'daki operasyonların en yoğun olduğu döneme oranla azaldığı, ülkeye yeni ulaşanlardan pek çoğunun, kaçışlarını geciktiren sorunlarla karşılaştıklarını söylediği ifade edildi.
"Odun toplamak için dahi evden çıkamadık"
Yeni yılda Bangladeş'e ilk gelen Arakanlı Müslümanlardan 50 yaşındaki Ahmed, "Köyümüz kuşatıldığı için daha önce oradan ayrılamadık. İki ay önce balık tutmaya giden iki oğlum öldürüldü." diye konuştu.
Bangladeş'in Cox’s Bazar şehrindeki Balukhali kampına, 15 ila 20 yaşlarındaki 3 çocuğuyla gelen Ahmed, ailesinin Arakan'ın Rathedaung bölgesindeki köylerinde haftalarca korku içinde yaşadıklarını ve yakınlarda odun toplamak için dahi evden çıkamadıklarını dile getirdi.
Ahmed, kendilerini tehdit eden komşularına dışarı çıkmaya izin vermeleri için yaklaşık 112 dolar (150 bin kyat) rüşvet verdiklerini söyleyerek, "Burada kimse bizi takip etmiyor, eziyet etmiyor. Ölüm korkusu yok. Kızımın işkence gördüğüne ve oğullarımın öldürüldüğüne şahit oldum." dedi.
Ahmed'in 18 yaşındaki kızı Raysuana da annesinin yıllar önce öldüğünü, babasının kendisi ve kardeşlerini yetiştirmek için tek başına çok çalıştığını dile getirerek, "Kendimi burada güvende hissediyorum." diye konuştu.
"Çevremizdeki boş evleri yakmaya başladılar ve daha fazla orada kalamadık"
Kampa yeni gelenlerden 35 yaşındaki Asama Begüm, "(Arakan'ın) Buthidaung bölgesindeki köyümüzdeki bütün evler yakıldı. Yalnızca benim evim kaldı." ifadesini kullandı.
Eşinin 25 Ağustos'ta başlayan şiddet olaylarından önce öldüğünü, 15 yaşındaki oğlu ve bir bebeğiyle kaldığını anlatan Begüm, birkaç ay önce saldırıya uğrayan oğlunun enfeksiyon nedeniyle şişen bacağının kesilmesi yüzünden köylerinden kaçamadığını söyledi.
Begüm, "Oğlum hasta olduğu için kaldım. Evde yalnız kalmaktan çok korkuyorduk, kalacak zihinsel gücü bulmaya çalıştık. Fakat sonra çevremizdeki boş evleri yakmaya başladılar ve daha fazla orada kalamadık." dedi.
Bir ülkeden diğerine geçtikten sonra sığındıkları kampın çok huzurlu geldiğini belirten Begüm, "Kendi ülkemizde serbestçe dolaşmamıza bile izin verilmedi, bu yüzden bunun anlamı büyük." diye konuştu.
Kaynak: AA