Arakan’daki Savaş Müslümanları Silme Amaçlı
Ahmet Varol / Yeni Akit
Dünyadan gelen çeşitli tepkilere ve kınamalara rağmen Myanmar hükümetinin Arakan’da yaşayan Müslümanlara yönelik zulüm uygulamaları ve şiddet politikası devam ediyor. Tabii bu arada zulmün arka planıyla ilgili çeşitli komplo teorileri de üretiliyor. Bu zulmün Bazı uluslararası ve bölgesel güçlerin birtakım stratejik hesaplarıyla ilgili olduğu dile getiriliyor ve bu hesaplarla bağlantılar kuruluyor. Ancak burada şunu belirtelim ki Arakan veya bir diğer adıyla Myanmar ülkesinde yaşayan Müslümanların büyük bir kısmının yaşadığı Rakhine eyaleti her ne kadar stratejik bölgede olsa da Müslümanlar orada kimsenin stratejik hesabını bozacak kadar bir güce sahip değildir. Dolayısıyla herhangi bir ülkenin stratejik hesaplarını oturtması için Myanmar hükümetini buranın Müslümanlarına karşı harekete geçmeye yöneltmesine ihtiyacı yoktur. Bu savaş şu veya bu ülkenin stratejik hesapları için değil doğrudan Müslüman varlığına karşı verilen bir savaştır. Eğer işin içinde bir strateji varsa o da Myanmar hükümetinin Müslümanları ülkeden tamamen tasfiye etme amacına yönelik stratejisidir.
Bunun yanı sıra şunu özellikle vurgulamamız gerekir ki bu bölgedeki Müslümanlara yönelik savaş ve baskı yeni başlamadı. Uzun yıllardan beri devam ediyor. Zaten bölgede Müslümanların bugün azınlık durumuna düşmüş olmasının sebebi de bu savaşın uzun yıllardan beri devam ediyor olmasıdır. Çünkü bu bölgede Müslümanlar daha yakın zamana kadar çoğunluk halindeydi. Ama sistemli bir şekilde sürdürülen baskı ve savaş yüzünden çok sayıda Müslüman yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Bir kısmı Bangladeş başta olmak üzere bölgedeki muhtelif ülkelere iltica etti. Bir kısmı da dünyanın değişik ülkelerine dağıldı. Gittikleri yerlerden bir daha yurtlarına dönmediler veya dönemediler.
Müslümanların bu ülkenin bağımsız olmasında önemli katkıları olmuştu. Önceki adı Burma olan bu ülkenin bağımsız olmasından sonra kurulan ilk mecliste 12 Müslüman milletvekili ve ilk hükümetinde de 2 Müslüman bakan vardı. Müslümanlar diğer halklarla eşit haklara sahip olacaklarını umuyorlardı.
Fakat öyle olmadı. Devlet yönetimini ele alanlar tamamen budist ırkçı bir politika izleyerek Müslümanların mağdur olmalarına yol açtılar. Müslümanlar budistlerin ırk ayrımı politikasına karşı bir dönem özgürlük mücadelesi verdi ve Müslümanların çoğunlukta olduğu Arakan bölgesinde özerklik ilan ettiler. Ancak 1962’de askeri darbeyle iş başına gelen cunta yönetimi ve bu yönetimin kurduğu komünist rejim bölgenin özerkliğini kaldırdı ve Müslümanlara karşı şiddetli bir şekilde baskı uyguladı. Zulüm ve baskı ülkede 2008’de cumhuriyet rejimine geçilmesinden sonra da devam etti.
Arakan Müslümanlarına zulüm ve baskı iki yönden uygulanmaktadır. Bir yandan hakim sistemin Şebbiha çeteleri niteliğindeki budist çeteler baskınlar düzenliyor, Müslümanların evlerini yakıyor, kadınlarına tecavüz ediyor ve cinayetlerle onları yok etmeye çalışıyorlar. Bir yandan da devletin silahlı güçleri vasıtasıyla zulmediliyor.
Bu zulüm ve şiddetin amacı onları bölgeden tamamen çıkarmak ve bölgenin tümüyle budistlere verilmesini sağlamaktır. Son dönemdeki saldırılara da Rohingya Kurtuluş Ordusu adına gerçekleştirildiği ileri sürülen karakollara yönelik baskınların ve saldırıların gerekçe gösterildiğini daha önce bu konuyla ilgili yazımızda dile getirmiştik. Bu saldırıların ve baskınların bir oyun ve taktik olması da mümkündür. Çünkü olaylardan sonra saldırıları düzenledikleri tahmin edilenlerin izlerinin takip edilmesi yoluna gidilmemiş bölgedeki tüm Müslümanlara yönelik ırkçı tasfiye politikası uygulanmıştır.