Arakanda Müslümanlara Yönelik Katliama Son!

Memur-Sen'de bir araya gelen sivil toplum kuruluşları Rohingyalı Müslümanlara yaşatılan zulme son çağrısında bulundular.

Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı, ASEAN ve AB'nin Myanmar'da Müslümanlara dönük işlenen etnik temizlik felaketini bir an önce gündemlerine almasını isteyen MAZLUMDER, MEMURSEN ve HAK-İŞ, çağrıcı örgütler olarak, bugün Ankara'da bir basın toplantısı düzenledi.

Çağrıcı örgütlerin yaptığı basın açıklamasına Kızılay, İHH, Yardımeli, Cansuyu, Kimse Yok Mu ve Deniz Feneri yöneticileri katılarak desteklerini bildirdiler.

>>> Arakan İçin Harekete Geçiyoruz

Basın Açıklaması Metni:

Myanmar'ın Arakan Bölgesinde Yaşayan Rohingyalı Müslümanlara Yönelik Katliama Son!

Güney Asya'da yer alan 75 Milyon nüfuslu Myanmar'ın 20. Yüzyıldan bu yana devam eden Arakan sorunu,  son aylarda binlerce Rohingyalı Müslüman'ın katliamıyla yeniden gündeme oturdu.  

Tarihsel anlamda Arakanlı Müslümanların anayurdu olan bu bölge, Budist yönetimlerce baskı altında tutulmuş ve Müslüman nüfusa yönelik başta yaşam hakkı olmak üzere, ifade ve inanç, mülkiyet, evlenme, seyahat ve birçok temel hak artan bir şiddetle sürekli ihlal edilmiştir. Zorla çalıştırma, mallara el koyma, tecavüz ve vatandaşlık haklarından mahrum bırakılma; artık Müslüman halk için her an karşılaşabilecekleri uygulamalar haline getirilmiştir.  

Bölgede son iki aydır yaşanan olaylarda Rohingyalı Müslümanlar,  Rakhine etnik grubuna mensup Budist fanatikler ile resmi güvenlik kuvvetlerinin tecavüz ve katliamlarının kurbanı olmaya devam etmektedir. Haziran ayının başından bu yana yaşanan katliamlar Müslüman bölgenin tamamını kapsamış durumdadır. Son yaşanan olaylarda uluslararası insan hakları kuruluşlarının tahminlerine göre binlerce Rohingyalı Müslüman hayatını kaybederken 100 binlercesi de zorunlu yerinden edilmeye maruz bırakılmıştır.

Olayların başlamasından hemen sonra ilan edilen olağanüstü hal yönetiminin ardından güvenlik güçleri binlerce Rohingyalı'yı tutuklamış ve işkence ve kötü muameleye tabi tutmuştur. Uluslararası kurumlardan, son günlerde bu bölgede işlenmiş çok sayıda öldürme, tecavüz, yaralama, sivil bölgelerin ateşe verilmesi ve yerinden edilme gibi çok sayıda ihlal bilgisi gelmektedir. Kısaca, Arakan'da insanlık can çekişmekte ve sadece Müslüman oldukları için insanlar insanlık dışı muamelelere özne yapılmaktadır. Dini, dili ve rengi ne olursa olsun hiçbir insana hatta hiçbir canlıya insanlık dışı muameleyi kabul edemeyiz. Sessiz kalamayız.

Yaşanan bu trajedinin sorumlusu, Rakhine etnik grubunu Rohingyalı Müslümanlara karşı yıllardır kışkırtan Myanmar rejimidir. Yıllardır Müslümanlara yönelik ayrımcı politikalarla Arakan bölgesindeki Müslümanların yaşam, inanç, mülkiyet ve vatandaşlık gibi temel haklarını ellerinden alan bu rejim, yüz binlerce insanı komşu ülke Bangladeş'e sürmüş ve bu sürgünlerde iki ülke arasındaki nehirlerde büyük trajediler yaşanmıştır. Bugün itibariyle, Bangladeş'e sığınan Arakanlı mülteci sayısı 300 bini aşmıştır. Arakanlı Müslümanların yaşadığı sıkıntılar ve karşı karşıya kaldığı insanlık dışı muameleler, Bangladeş'te de devam etmektedir. Bangladeş,  Arakanlı sığınmacıları yasadışı kabul etmekte ve sınır bölgesinde oluşturduğu yalıtılmış bir alanda yaşamaya mahkum etmektedir. Bu insanlara yönelik baskılar uygulanmakta ve ağır koşullardan dolayı kamplarda, açlıktan ölümler ve kalıcı hastalıklar yaşanmaktadır. Myanmar'dan kaçan Arakanlı Müslümanların bir bölümü ise Tayland gibi diğer komşu ülkelere sığınmakta ve bu yolculuklarda nice umutlar Andaman denizinde yok olmaktadır.

İnsan hakları ihlalleri dolayısıyla son yirmi yıldır İLO başta olmak üzere pek çok uluslar arası kuruluş ve toplumun gündeminde bulunan Myanmar kara bir leke olmaya devam etmektedir. Dünya, Libya, Mısır, Suriye ve Afganistan ile ne için ilgileniyorsa Myanmar ile onun için ilgilenmelidir. Dünya ve ülkemiz bu acıyı hissetmeli ve elinden geleni yapmalıdır. Bu acıyı hisseden ve çağrımıza ilk cevabı veren Kızılay, İHH, Yardımeli, Cansuyu, Kimse Yok Mu ve Deniz Feneri yöneticilerine hassasiyetlerinden ve katılımlarından dolayı teşekkür ediyoruz.

Bizler MEMUR-SEN, HAK-İŞ ve MAZLUMDER olarak Güney Asya'da yaşanan ayrımcılığa dayalı insanlık vahşetinin ve dramının son bulması için Myanmar hükümetine, Bangladeş'e, Güvenlik Konseyi ve Mülteciler Yüksek Komiserliği öncelikli olmak üzere BM'ye, İslam İşbirliği Teşkilatı'na, Güney Asya İşbirliği Teşkilatı'na (ASEAN), AB'ye ve Türkiye'ye çağrıda bulunuyoruz:

1- Myanmar hükumeti, gerek Myanmar güvenlik güçleri gerekse de Rakhineli milis güçlerince Rohingyalılara dönük devam eden saldırılara bir an önce son vermelidir,

2- Myanmar hükumeti, vatandaşlık haklarını kabul etmediği Rohingyalı Müslümanlar'a, binlerce yıldır yaşamakta oldukları kendi vatanlarının hür ve eşit vatandaşları olma hakkı tanımalı ve temel insan haklarını kullanmaları önündeki insanlık dışı engelleri kaldırmalıdır.

3- Bangladeş hükümeti 1951 tarihli BM İltica Sözleşmesi'ni imzalamadığı için, kendi topraklarında onlarca yıldır misafir ettiği Rohingyalı Müslümanlar'ı yasadışı göçmenler olarak görmektedir. Bangladeş'in İltica Sözleşmesi'ni imzalamamış olması, hayatta kalmanın son çaresi olarak ülkelerine sığınmış Rohingyalılar'a karşı insani ve vicdani sorumluluklarını yerine getirmesine mani değildir.

4- BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, Dünya'nın en fakir ülkelerinden biri olan Bangladeş'i Myanmar'da yaşanan trajediden kaynaklı yükün altında tek başına bırakmamalı ve zengin ülkeleri yük paylaşımına ortak etmelidir.     

5- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi acilen Myanmar'a gözlemci heyet göndermeli ve kendi ülkelerinde vatandaşlık hakları ellerinden alınan Milyonlarca Rohingyalı Müslüman'ın maruz kaldığı ırkçı etnik temizliğe seyirci kalmamalıdır.

6- İslam İşbirliği Teşkilatı, Myanmar'da Müslümanlar'a dönük işlenen etnik temizlik felaketini bir an önce kendi gündemine ve BM gündemine getirmelidir. 

7- AB ve uluslararası toplum, Budist cunta sonrası Myanmar'da yapılan seçimlerle her şeyin tamamlandığı yanılgısına kapıldığını görmeli ve bir ülkede yaşayan insanların temel insan hakları, azınlık hakları ve hür ve eşit yurttaşlık hakları olmadan yapılan seçimlerin demokrasi demek olmadığını anlamalıdır. 

8- Mazlumun yanında olması gereken Türkiye'nin,  Arakanlı Müslümanların sesi ve yardımcısı olacağına olan inancımız tamdır.  Bu çerçevede, Türkiye zulmün son bulması için bölgesel ve küresel platformlarda girişimlerde bulunmalıdır.

9- Türkiye,  ülkemizdeki yardım kuruluşları başta olmak üzere uluslararası yardım kuruluşlarının Arakan içerisinde ve mülteci kamplarında yardım dağıtabilmeleri için gerekli adımları en kısa sürede atmalı ve mutlaka sonuç almalıdır.

10- Dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan vicdanlı Budistlerin konuya müdahil olmasını sağlamalı ve bölgedeki zulmü durdurmak için sorumluluk almalarına zemin hazırlamalıdır.

Ahmet GÜNDOĞDU (Memur-Sen Genel Başkanı)

Mahmut ARSLAN (Hak-İş Genel Başkanı)

Ahmet Faruk ÜNSAL (MAZLUMDER Genel Başkanı)

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu