Gökhan Özcan / Yeni Şafak
Pamuk ipliği olarak Elon Musk
Terör devleti İsrail, Elon Musk’ı kafakola alınca herkeste bir endişe hasıl oldu. Ne yapacağız, nereden haber alacağız, İsrail’in Gazze’de yaptıklarını nasıl öğreneceğiz? Yersiz bir endişe mi bu? Değil; çünkü neredeyse bütün dünyada medya, medyaya haber taşıyan ajanslar zaten İsrail lobisinin hükümranlığı altında, onun izni olmadan kıllarını kıpırdatamıyor, gerçeği perdelemekte, yerine yalanı koymakta, İsrail’i aklamak, Filistinlileri karalamak için gereken her şeyi yapıyor. Sosyal medyada da durum farklı değil; İsrail’in vahşi saldırılarına, açıktan savaş suçlarına ya da Filistin’in kendi vatanlarındaki toprak hakkına dair bir şeyler yayınlamaya çalıştığınızda sansürle karşılaşıyorsunuz. Geride bir tek Elon Musk’ın twitter’ı kalmıştı, şimdi o da ağır baskı altında... Hal böyle olunca; ya twitter da giderse diye endişelenmek, o zaman bölgeden haber alamayız, İsrail’in gözlerden uzakta işlediği insanlık dışı cürümleri görünür kılamayız ve Filistin halkının maruz kaldığı zulmü dünyaya duyuramayız diye endişelenmek elbette yersiz değil...
Öte taraftan, durumun kendisi, yani içinde bulunduğumuz çaresizlik halini daha da koyultan bu yeni çaresizliğimiz bizler açısından oldukça dramatik... Hatta zavallıca... Kendimizi kendi elimizle getirdiğimiz bu nokta gerçekten çok zavallıca... Haber almak, haksızlığı duyurmak ve haklıyı savunmak noktasında bu kadar dışa bağımlı hale gelişimiz, neredeyse tamamı bize dost olmadığı aşikar emperyalist sermayenin malı olan küresel haber organizasyonlarının, medya yapılarının, sosyal medya ağlarının esiri oluşumuz bizim için açıklanması çok müşkül bir durum...
Bizim kendi haber kuruluşlarımız, ajanslarımız, medya unsurlarımız var elbet... Ancak onların küresel dolaşım şansları da bu sözünü ettiğimiz kötü niyetli sermaye yapılarının, medya imparatorluklarının gücüyle rahatlıkla tıkanabiliyor. Kaldı ki bizim medya kuruluşlarımızın güçlükle bölgeye gönderebildiği muhabirler de İsrail’in saldırılarına maruz kalabiliyor ve her işe maydanoz olan küresel medya etiği kuruluşları bütün bunları rahatlıkla görmezden gelebiliyor.
Bütün bunları şunun için yazıyorum; modernleşelim diye gönüllü olduğumuz yaşama biçimi bizi, asırlardır yaşadığımız hayattan çekip aldı ve başka türlü bir hayata götürdü bizi. O yeni hayat, alışkanlıklarımızı değiştirdi, bu yeni alışkanlıkların etkisiyle elindekine kanaat eden insanlar olmaktan uzaklaştık. Elimizde olmayanı ister hale geldik. Bunun bir bedeli vardı, faturayı önümüze koydular, yıllardır ödüyoruz. Satın aldığımız şeyler bizi Batı sermayesinin servetini büyütmeye, bizim kendi üretim ve ticaretimizi küçültmeye devam ediyor. Medyatik bağımlılıklarımız yerli haber kaynaklarını neredeyse kuruttu, hepimiz bu kötü niyetli şirketlerin mecralarında kendimize uygun gerçekler arıyoruz. Bize güya bir bağımsızlık tanıyor gibi görünseler de aslında dört koldan bu yapıların esiri konumundayız. Ne bağımsız bir ticaretimiz ne ekonomimiz ne sanayimiz ne kültürümüz ne güvenliğimiz ne medyamız ve en kötüsü ne bağımsız bir zihniyetimiz var.
Bu esaretimiz şu son yaşananlarla artık apaçık ortaya çıktı. Filistin ve özellikle Gazze ile irtibatımızın kopacak kadar zayıflamaması, sosyal medyada kimilerine göre son kale olan, bendeniz gibi düşünenlerinse asla güvenmediğimiz Elon Musk’ın iki dudağı arasından çıkacak kelimelere bağlı...
Gazze yenilmeyecek, buna inancım tam... Ancak bizim için durum farklı, ben şu yaşadığımız esaretten daha feci bir mağlubiyeti nasıl alabiliriz, doğrusu bilemiyorum. Böyle vahim bir durumu yaşadıktan sonra, bizi bu zalimlere esir eden modern yaşama biçimimizi mazeretlere sığınmadan sorgulayabilecek miyiz, ondan da emin değilim